Çok güzel bir cümle ile tanımlanmış açgözlü olmak; "yokluğa açılan penceredir" denilmiş.
Çünkü kanaat etmeyi bilmeyen, hep daha fazlasına sahip olmayı isteyen kimseler elindekinin kıymetini bilemez, lütfedileni göremez. Aklı hep kendinde olmayanda kalır.
Bu duygunun etkisinde kalanlar hiçbir zaman rahat edemezler, mutlu olamazlar, kendi kendilerini içten içe yerler; kendilerine en büyük zararı verirler.
Bu bitmek tükenmek bilmeyen daha fazlasına sahip olma isteği kişiyi yanlış yollara itebilir. Daha fazlasının hakkı olduğunu düşünür ve bunu elde etmek için her yolu mübah görmeye başlar. Çevresi tarafından sevilmez, dışlanır ve yalnızlaşır.
Açgözlü olmanın akıbeti her zaman hüsran olmuştur.
Tolstoy'un "İnsan Ne İle Yaşar" kitabında anlattığı hikâye oldukça ibret vericidir.
Sıradan kendi halinde bir çiftçi olan Pahom, daha zengin bir hayatın hayalini kurmaktadır. Uzak bir yerlerde, cömert bir reisin karşılıksız herkese istediği kadar toprak verdiğini duyunca, daha çok toprak elde etmek için reise gidip talebini iletir. Gerçekten cömert biridir. Pahom'a "Sabah güneşin doğuşundan batışına kadar katettiğin bütün yerler senin fakat güneş batmadan yeniden başladığın yere dönmen lazım." der. "Yoksa bütün hakkını kaybedersin.
"Pahom güneşin doğuşuyla beraber başlar yürümeye. Tarlalar, bağlar, bahçeler geçer. Tam geri dönecekken gördüğü sulak bir araziyi esgeçemez. Şu bağ, bu bahçe derken bakar ki ama kesilir takati. Güzel güneşin batmasına az kalmıştır. Halsiz adımlarla yürümeye devam ederken, Pahom'un burnundan kanlar damlamaya başlar. Tam başladığı noktaya yaklaşmışken, bir an yığılır yere ve bir daha kalkamaz..
Reis olanları izlemektedir. Çok kereler şahit olduğu olay yeniden vuku bulmuştur. Adamlarına bir mezar kazdırır. Pahom'u bu mezara gömerler. Reis Pahom'un mezarının başında durur şöyle der: "Bir insana işte bu kadar toprak yeter!"
Efendimiz (sav)'in de buyurduğu gibi: "Kanaat eden aziz, aç gözlülük yapan zelil olur." vesselam.