Türkiye’nin koronavirüsle mücadelesi etkin bir şekilde devam ediyor. Ufak tefek eksiklikler haricinde devletimiz bu meselede önemli bir aşama kaydetti.
Bütün dünyada şuanda en çok sıkıntısı çekilen konuları Türkiye genellikle hiç yaşamadı diyebiliriz. Dünyanın çoğu ülkesinde yoğun bakım yatağı, maske, solunum cihazı gibi sıkıntıların çekildiğini daha önce söylemiştik.
Türkiye maske konusunda kısmen sıkıntı yaşasa da İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın kararlı tutumlarıyla bu sıkıntı aşıldı diyebiliriz. Aslında bu, fırsatçıların aç gözlülüğü sebebiyle yaşanan bir sıkıntıydı. Bazı firmalar, Sağlık Bakanlığı’na bile daha önce 14 kuruşa sattıkları maskeleri 3-4 liraya satmaya çalıştılar. Bakanlığa bunu yapmaya çalışanlar normal vatandaşa neler yapmaz varın gerisini siz düşünün…
Bu açgözlülere karşı hem devletimiz hem de fedakar iş adamlarımız elini taşın altına soktu ve üzerlerine düşeni yerine getirmeye çalıştılar. 2 gün önceki yazımda da bahsetmiştim, meslek liseli gençlerimiz bile kolları sıvayıp maske, dezenfektan, koruyucu gözlük üretmenin derdine düştüler diye.
Yine, aşı üretiminde de 5-6 üniversitenin çalışmalara başladığını belirtmiş, listede Konya’dan bir üniversite yok diye hayıflanmıştım. Meslek liseli gençlerin bile çözüm odaklı çalıştığı bir yerde, üniversitelerimizin bu kadar duyarsız olmasını eleştirmem haksızlık değildi doğrusu. Eleştirimin amacı, kamu ve ülke yararı için olduğundan dolayı bu konuda içim çok rahattı.
Nihayetinde, bu eleştirim dün itibarıyla karşılık buldu diyebilirim. Dün güzel bir haber aldık.
Konya Gıda ve Tarım Üniversitesi, COVID-19 tanı kitinin geliştirilmesine yönelik Ar-Ge çalışmalarına başladı. Yeterli altyapıya sahip olduklarını belirten Rektör Prof. Dr. Cumhur Çökmüş, bu alanda faaliyet gösteren kamu kuruluşu ve özel sektör ile yapılacak iş birliklerine de açık olduklarını belirtti.
Neyse ki Konya Gıda ve Tarım Üniversitesi var. En azından, Konya’nın üniversiteleri de bu meseleyle ilgili bir çaba gösteriyor diyebiliyorum.
Konya’nın üretken, çalışkan ve başarılı iş adamları Cumhur Çökmüş’ün işbirliği çağrısını yanıtsız bırakmayacaktır.
Konya’nın diğer üniversitelerinin teknik altyapısı ve insan kaynağı çok daha iyisini yapabilir, bundan eminim. Yeter ki meseleyi sahiplensinler. Onlardan da güzel haberler beklediğimizi hatırlatmak istiyorum.
ABD’YE 500 BİN KİT SATIP ÇİN’DEN 2 MİLYON KİT ALMAK
Sağlık Bakanlığı bu süreci o kadar başarılı yürütüyor ki, eleştirecek bir konu bulamayanlar, sosyal medyada, sağda solda bu konuyu gündeme getiriyorlar.
Bu eleştiriyi yapanlar iki önemli ayrıntıyı atlıyorlar.
İlk olarak; Türkiye'nin ürettiği kitler ile Çin'den gelen kitler birbirinden farklı ürünler. Çin’den gelenler hızlı tanı kiti, ki son yazımda da bahsetmiştim; Çin bu kitleri herkese satmıyor. Bu kitler şuan çok sınırlı sayıda kullanılıyor. Katar-Türkiye ilişkisi münasebetiyle Türkiye bu kitleri elde etme başarısı göstermişti. Türkiye’nin elindeki, hatta kendi ürettiği kitler ise teknik açıdan çok daha üstün ama aynı zamanda çalışması zahmetli ve süre alıyor. Dolayısıyla burada hem zamansal, hem teknik hem de insan kaynağı noktasında sıkıntı yaşanıyor.
Şöyle ki; eğer elinizde yeterli sayıda laboratuvar yoksa, iyi yetişmiş uzman mikrobiyologlarınız yeterli seviyede değilse; isterseniz 80 milyon tane kitiniz olsun. Hiçbir anlamı yok. Çünkü o kitlerin sonuçlarını değerlendirecek olan mikrobiyolog ve laboratuvar sayınız çok kısıtlı. Yani Türkiye şuan istese de günde milyonlarca sonuç çıkaramaz.
Sonuç vermede kaliteli ama teknik açıdan çalışması daha zahmetli olan ve kendi üretimimiz olan kitler boş boş depolarda çürüdükten sonra hiçbir anlamı yoktu yani. Hem de dünya o kitlere şuanda böylesine muhtaç durumdayken…
Türkiye burada hem diplomatik anlamda bir üstünlük kurdu, hem de ekonomik anlamda çok önemli bir kaynak elde etmiş oldu. Evet Çin’den hızlı tanı kiti aldık, başta ABD olmak üzere diğer ülkelere kendi kitimizi sattık. Hem ticaret, hem yardımlaşma hem de diplomatik hamlede bulunmuş olduk.
Her şey bittiği zaman ortaya çıkacak küresel düzende; bu süreci iyi yönetenler, yardımlaşanlar, reaksiyon gösterenler, ayakta kalmayı başaranlar önemli kazançlar elde etmiş olacak.
Kaldı ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın beyanına göre şuanda 69 ülke Türkiye’den yardım talep ederken bu yardımları cevapsız bırakamazdık. 17 ülkeye imkanlar nispetinde yardımlar yapıldı.
Büyük ülke olmak bunu gerektirir.
Bir Boşnak sosyal medya kullanıcısının paylaşımı buna en iyi örnek. ‘Türkiye 1 tır dolusu gıda ve sağlık malzemesi gönderdi. ABD de iki koli gıda yardımı yaptı. Neyse ki ABD var. Yoksa ne yapardık…’