Biliyorsunuz geçen hafta Perşembe akşam saatlerinde Abdülkadir Molla idam edilerek Şehit edildi…
Şahadeti mübarek olsun…
Rabbim şahadetini kabul buyursun…
Bu dünyada yaşarken bizler birçok şeyin farkına varamıyoruz.
Mesela bu dünya ile o kadar meşgul oluyoruz ki ahiretin varlığını hiç aklımıza bile getirmiyoruz.
Aslında sorduğumuzda hepimizin yanıtı ahirete iman ettiğimiz, ölümden sonra hayata inandığımız yönündedir ama benim iman dediğim şey bu değil, ilmelyakin ve aynelyakin ahirete imandan bahsediyoruz.
İşte bu anlamda ahreti tam olarak tasavvur edebildiğimizi zannetmiyorum.
Dünyaya kanıyoruz asıl âlemi unutuyoruz.
Oysa ölümden kaçınılmaz ve bu dünya yalan dünya…
Bu dünya yalansa ve dönüş ancak Rabbimize olacaksa aslında Şehitlik kadar güzel bir makam olabilir mi?
Sorgusuz sualsiz Cennete gidiyorsunuz…
Zaten Abdülkadir Molla’da bu gerçeği aynelyakin hissetmiş ki kendisine Cumhurbaşkanı, Bangladeş’teki Siyonist uşak başbakan Bayan Şaron’a “rejime itaat et” dediklerinde, “beni asın, ben Allah’tan başkasına itaat etmem” diyebilmiştir.
Müthiş bir iman, müthiş bir bağlılık, müthiş bir teslimiyet…
Gençlerimize, çocuklarımıza işte bu imanı anlatabilmemiz gerekiyor…
Allah için yaşamak, Allah için ölmek…
Bu dünya bana sorarsanız ancak o zaman bir anlam taşıyor, yoksa bir anlam ifade etmiyor…
Neyse gelelim başlıktaki sorumuza, peki bu şahadet bizi, Konyalıları, Konya’mızdaki insanları niye ilgilendiriyor?
Yurttaşlar, vatandaşlar, Müslümanlar biz işte bu soruyu kendimize tekrar tekrar sorup, yanıtını kendimizden tekrar tekrar dinlemeliyiz.
Peki neden?
Bu dünyada biliyorsunuz binlerce yaşam şekli var, mesela iyi bir insan olabilir, ama Müslüman olmayabilirsiniz, tanrıya inanıp Müslüman olmayabilirsiniz, Hıristiyan olabilirsiniz, Yahudi olabilirsiniz, puta tapabilirsiniz…
Ve Rabbimize iman edip Müslüman olabilirsiniz…
İşte Müslüman olmak bize bir sorumluluk yüklüyor da ondan ilgilendiriyor…
Müslüman olup, “Hıristiyanlarla dinimi diyaloga katacağım” diyemezsiniz…
Müslüman olup, “keşke din şöyle olsaydı” diyemezsiniz…
Müslüman olup, “Müslümanların dertleri beni ilgilendirmiyor” diyemezsiniz…
Müslüman olup, “benim cemaatimden olmayanlar beni ilgilendirmiyor” diyemezsiniz…
Müslüman olup, “benim partime oy vermeyenler bizden değildir” diyemezsiniz…
Müslümanlığı Rabbimizin ve bizlere elçi olarak gönderdiği Resulü’nün istediği şekilde yaşamak zorundayız…
Gerçekten iman etmenin yolu buradan geçiyor…
İyi Müslüman olmanın yolu, Rabbimize kayıtsız şartsız imandan ve Rabbimizin sevdiklerini sevmek sevmediklerini sevmemekten geçiyor…
Dürüst olmaktan, iyi olmaktan, bütün canlılara karşı faydalı olmaktan, ibadetlerini zamanında ve ihlâslı bir şekilde yapmaktan geçiyor…
Ve bunun yolu Müslümanların ancak kardeş olduğunu bilmekten geçiyor.
Netice itibariyle eğer Müslüman olarak kendimizi tanımlıyorsak, elbette bizi Abdülkadir Molla’nın şehit edilmesi ilgilendiriyor…
Suriye’de soğuktan donan çocuklar bizi ilgilendiriyor…
Mısırda zulüm gören halk bizi ilgilendiriyor…
Doğu Türkistan’da zulüm gören kardeşlerimiz bizi ilgilendiriyor…
Afrika’da Fransızların, Amerikalıların Avrupalıların zulmü ile katliama uğrayan kardeşlerimiz bizi ilgilendiriyor…
Tabi buralar bizi ilgilendiriyorsa buralardaki zulmü bitirecek güce ülkemizi eriştirmekte bizim asli görevimiz oluyor…
Şundan eminim Konya güçlü olmazsa Türkiye güçlü olamaz, Türkiye güçlü olmazda fitne durmaz, Müslüman kanı akmaya devam eder…
Bu arada sizce CHP lideri Kılıçdaroğlu niye ABD’ye gitti ki?
Niye Fethullah Gülen’le görüştü CHP heyeti?
Fethullah Gülen niye Abdülkadir Molla için açıklama yapmaz?
Büyük oyun oynanmaya devam ediyor, Hindistan’dan, İsrail’e, ABD’den Avrupa’ya küfür üzerine düşeni yapıyor…
Peki, biz Konyalılar, Konya’daki Müslümanlar üzerimize düşeni yapabiliyor muyuz?
Teknoloji, fikir, düşünce, medya, nano teknoloji, inovasyon, sanat olmadan biz üzerimize düşeni yapmış olur muyuz?
Bence hayır…