ABD Başkanı Joe Biden büyük bir provokasyonun altına imza atarak Ermeni yalanını 'soykırım' olarak kabul ettiğini açıkladı.
Biden'ın açıklamalarına başta siyasetçiler olmak üzere toplumun her kesiminden tepkiler yükselirken, içimizdeki hainler yine kendilerini belli etmeyi ihmal etmediler. Ne zaman hasımları Türkiye aleyhine bir tavır içine girse HDP onlarla hareket ediyor.
Bu konuda da yine hiç kimseyi yanıltmadılar. Yine saflarını belli ettiler.
HDP, oylarının çoğunluğunu aldığı Van, Bingöl, Bitlis, Erzurum, Iğdır, Kars gibi bölgelerde katliamlar yapan Ermenilere sahip çıkıyor ama orada katledilen Kürt vatandaşlarımız için hiçbir zaman kaygılanmıyor. Hiçbir zaman onların hakkını aramak istemiyor. Nedense (!) bir Ermenistan sevdası baştan beridir devam ediyor….
Ne diyelim, bu hainlere de, bunlarla iş tutan diğer siyasilere de, bunlara ses çıkarmayıp lanetlemekten korkanlara da, ufak hesaplarla ya da siyasi hesaplarla bunların hadsizliğini yüzlerine vuramayanlara da yazıklar olsun….
Joe Biden’ın, Ermenilerce kurgulanan asılsız iddiaları temel alan ve Ermeni isyancılar tarafından katledilen Türklerin ızdırabını, acılarını göz ardı eden açıklamasının aslında hiçbir kıymeti harbiyesi yok.
1915 olaylarının soykırım olarak tanımlanabilmesi için hukukta öngörülen şartların hiçbiri mevcut değil. Türkiye bunu daha önce de dile getirdi ama Ermeni yönetimi hep kaçtı.
“Gelin arşivleri açalım bu konuya tarihçiler karar versin” yaklaşımından Ermeni yönetimi her zaman kaçtı… Bunun sebebi çok basit aslında.
Ermeni diasporası, özellikle ABD, Fransa ve Almanya gibi ülkelerde bu konu üzerinden varlıklarını devam ettiriyorlar. Lobilere akıttıkları paraların haddi hesabı yok. Zavallı Erivan vatandaşları da sefalet içinde yaşamaya çalışıyor.
Her 24 Nisan’da aynı konu. Yıl boyunca bugünü bekliyorlar. Fakat elde edebilecekleri pek bir şey yok aslında.
Biden “soykırım” dedi diye ne olacak sanki. Hiçbir anlamı ya da işlevi olmayan bir süreç. Dediğim gibi, sadece siyasi bir karar bu. Ticari, hukuki ya da diplomatik zeminlerde hiçbir karşılığı olmayan bir karar.
ABD daha önce de “soykırım” ifadesini kullanmıştı. 1981’de Reagan da bu ifadeyi kullanmıştı. Sonra ne oldu peki? Hiçbir şey…
1915 olayları üzerinden yapılan algıların hepsi tamamen siyasi kararlardır. Bundan öncekiler gibi Biden’ın açıklaması da sadece bir siyasi açıklama olarak kalacaktır, bunun bir hukuki temeli yoktur ama iki ülke arasındaki ilişkileri olumsuz etkileyecektir.
Eğer tarihi konular bu şekilde siyasi kararlarla ortaya konacaksa, Türkiye'nin de Amerikan tarihine dair TBMM’de kararlar alma yeteneği ve hakkı vardır...
Mesele soykırım olunca, tarihi olan ülkelerden birisi de ABD'dir. Gerek ABD'nin gerek başka ülkelerin 19. yy tarihlerine bakarak alabileceğimiz o kadar karar var ki...
Tarihi, katliamlar ve soykırımlarla dolu olan ABD, Amerika kıtasının keşfedildiği süreçte 70 milyon Kızılderili’yi kendi topraklarında katletmişti. Kızılderili soykırımıyla bugünkü Amerika’nın da temelleri atıldı.
Dolayısıyla dünyada en büyük soykırım suçlusu Amerika Birleşik Devletleri’dir.
Tam yetmiş milyon Kızılderili’yi kendi vatanlarında katlettiler. Sadece bu mu? Tabi ki hayır!
16’ncı yüzyılla 19’uncu yüzyılın ortalarına kadar toplamda 15 milyon Afrikalı köleleştirilerek Amerika Kıtası’na getirildi. Otuz beş milyon Afrikalı işkence ve kötü muamele neticesinde hayatını kaybetti.
ABD, 1945 yılında Japonya’ya iki atom bombası atarak 350 bin kişinin ölmesine ve binlerce insanın da sakat kalmasına sebep oldu. ABD aynı zamanda Ortadoğu ve İslam coğrafyası başta olmak üzere pek çok ülkede yaptığı soykırımlar üzerinde yükseldi.
ABD, tarihi boyunca yaptığı katliamların yanında, yerli işbirlikçileri aracılığıyla da dünyada pek çok bölgede ve ülkede uygulanan katliamların, darbelerin, göçlerin, açlık ve sefaletinde baş sorumlularından biri olarak dikkat çekiyor. Cumhuriyet tarihi boyunca Türkiye’de de aynı senaryoları sürekli uygulayan ABD, son olarak 15 Temmuz’da terörist FETÖ’cülere destek vermişti. A
BD aynı zamanda Suriye’nin kuzeyinde terör örgütü PYD ve PKK’ya verdiği destekle de bu karanlık tarihini sürdürmeye devam ediyor. Mısır’da darbeci Sisi’ye, Filistin’de katliamcı İsrail’e verdiği büyük destekle bilinen ABD, sadece Müslüman dünyasında değil; Şili, Guatemala, Vietnam, Arjantin, Kamboçya, Nkaragua, Laos, Kuzey Kore, Endonezya, Nakazaki ve Hiroşima’da da katliamların baş sorumlusu olarak biliniyor.
Yani ABD önce aynaya bakmalı…