Esed’in Suriye’deki zalimliği neticesinde, dünya kamuoyu ayağa kalktı. Son olarak gelişen Esed’in kimyasal silah kullanması nedeniyle yüzlerce kişi hayatını kaybetti.
Kimyasal silah kullanımının ardından, BM Güvenlik Konseyi’nin acil toplanması çağrısında bulunuldu. Daha sonra meydana gelen gelişmeler silsilesi neticesinde ABD, İngiltere, Fransa başta olmak üzere, Suriye’ye askeri bir müdahalenin olması gerektiği gündeme getirildi.
Tabi Rusya bu durumun kabul edilemeyeceği konusundaki tavrını hiç geciktirmedi.
Askeri müdahale tartışmaları sürerken, Rusya’da G 20 zirvesi toplandı. Suriye konusunun da bu zirvede yer alması kaçınılmaz bir gelişmeydi. Tabi bu zirvede gözler ABD ve Rusya’da oldu. Rusya Devlet Başkanı Putin ve ABD Başkanı Obama Suriye konusunda ikili bir görüşme gerçekleştirmedi. Ancak G 20 zirvesi devam ederken Rusya donanmasına ait 6 savaş gemisinin İstanbul ve Çanakkale Boğazları’nı geçerek Suriye’ye doğru yol alması, Putin’in Suriye konusunda daha önce belirttiği ‘askeri müdahale istemiyoruz’ fikrinin bir sonucuydu. G 20 Zirvesi’nde Putin, Suriye’ye askeri müdahale konusunda Obama ile ortak noktada buluşamadı.
ABD ve Rusya arasındaki bu restleşmeler ve anlaşmazlıklar devam ederken, Türkiye’de de ‘Suriye’ye müdahale edilecek mi edilmeyecek mi, edilmeli mi edilmemeli mi?’ tartışmaları halen gündemde. Burada beni üzen durum ise, ABD’nin başı çekeceği emperyalist ülkelerin Suriye’ye daha doğrusu Esed rejimine askeri müdahalenin olması yönündeki fikirlerin daha fazla olmasıydı.
Suriye’ye olası bir askeri müdahalenin sonucu hiç düşünüldü mü ki Türk halkı olarak bunu istiyoruz anlamak mümkün değil. Şimdi burada tabi şu savunma kullanılıyor. ABD, İngiltere, Fransa gibi ülkeler olası bir saldırı gerçekleştirirlerse, bu sınırlı bir operasyon olacak ve Müslümanlara zulüm eden kâfir Esed’e karşı gerçekleştirilecek. Düz mantıkta bakarsak olaya, evet bunları düşününce kulağa hoş geliyor. Esed’in zulmünü bu müdahale sonlandıracak! Gerçekten öyle mi peki? Kesinlikle hayır. Şunu bilmeliyiz ki, Emperyalist ülkelerin Suriye’ye müdahale etmesi, orada daha çok Müslüman kanı akmasına neden olacak. Atılan bir füze asla zulüm eden zulüm gören diye bir ayrım yapmayacak ve kilometrelerce kare alanda bulunan her insanı yok edecek. Bunu hangi Müslüman ister ki? Ayrıca medet umduğumuz ABD, Fransa, İngiltere gibi ülkeler zaten Afganistan’da, Irak’ta, Filistin’de ve dünyanın çeşitli yerlerinde işlenen insanlık suçunda sınıfta kalan hatta bu insanlık suçlarını bizzat işleyen ülkeler değiller midir? Bunu bile bile, hala bu ülkelerin müdahale etmesini istemek de neyin nesidir? ABD Irak’a demokrasi getirecekti bir zamanlar. Irak halkı bile buna inandırılmıştı. Yıllardır görüyoruz Irak’ın durumunu. ABD’nin getirdiği sözde beyaz güvercin, Irak’ın her gün patlayan bombalarla uyanmasına neden oluyor. Şimdi Suriye’de de durum bundan çok farklı olmayacak. İşin bir de bölge boyutu var. Suriye’ye müdahale demek, Rusya’nın ve İran’ın şu an uyguladıkları restleşmeyi, fiili duruma geçirme durumu da söz konusu. Bu da tabi ki en çok Türkiye’yi zor duruma sokacaktır. Böyle bir sonuç ya da ihtimal ortadayken, Suriye’ye yapılacak askeri müdahaleyi savunurken bir kez daha düşünmek gerekiyor.
‘Tabi bunlardan Esed’in yaptığı zulmü destekliyor’ manası çıkmasın. Çünkü bunlar söylendiği zaman, Esed’i destekliyormuşuz gibi bir yanlış algı oluşuyor insanların kafasında. Yazımın başında da belirttiğim gibi, Esed’in zalimliği elbetti ki kabul edilebilecek bir durum değil. Esed’in bu zalimliğini durdurmak için başka çareler aranmalıdır. Bu yüzden ne Esed’in zalimliğinin ne de Suriye müdahalesinin yanında olmamak gerekiyor diye düşünüyorum. Çok zor seçim ve çok zor bir süreç gerçekten. Bu yüzden Allah Müslümanların yardımcısı olsun. Saygı, sevgi ve dua ile…