Bu haftanın en önemli gelişmesi Merkez Bankası’nın 22 Haziran’da yapacağı Para Politikası Kurulu toplantısı olacak. Eğer piyasaların tahmin ettiği ve ekonomi yetkililerinin sinyal verdiği gibi Merkez Bankası beklenen hamleyi yaparsa politika faizi 27 ay sonra ilk defa artırılmış olacak.
Diğer bir deyişle 825 gün sonra gelecek bu ilk faiz artırımı para politikasında da dönüşün bir işareti ve önemli bir mihenk taşı olacak.
Ekonomi yönetiminin dümeninde olan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’dan şu ana kadar gelen açıklamalar yeni dönemde enflasyonla mücadeleye öncelik verileceğine işaret ediyor. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, geçen hafta yaptığı açıklamada “Orta Vadeli Program’da para ve maliye politikalarına dair önemli maddeler olacak” demişti. Yılmaz, özellikle enflasyon konusunun öncelikli olduğunu belirtmişti. Mehmet Şimşek’ten de benzer yönde enflasyon vurgulu açıklamalar gelmişti.
YABANCI YATIRIM...
Enflasyonla mücadele söz konusu olduğunda para ve maliye politikalarında da buna uygun bir duruş olması gerekiyor. Bu duruşun bir parçası Merkez Bankası’nın para politikasını sıkılaştırması, yani faizleri yükseltmesidir.
Merkez Bankası benzer süreçleri daha önce de yaşamıştı. 2019 yılı Temmuz ayında yüzde 25.50 olan faizi 21.25’e indirerek başlattığı indirim sürecini Mayıs 2020’ye kadar sürdürmüştü. Fakat enflasyonun tekrar artmaya başlamasıyla 25 Eylül 2020’den itibaren tekrar faiz artırımına başladı ve yüzde 9.75 olan politika faizi kademeli olarak 20.50’ye kadar yükseltildi. Sonra yönetim değişti ve 24 Eylül’den itibaren aylar sürecek bir faiz indirimi süreci sonunda yüzde 8.5’e kadar inildi. Bu süre boyunca enflasyon ise yükselerek son 24 yılın en yüksek seviyelerini gördü.
TAHMİNLER
Şimdi ise piyasalarda ve şirketlerde tüm hesaplar yeni bir faiz artırım sürecinin başlayacağı şeklinde yapılıyor. Beklenti çok arttı. Farklı görüşler var. Yaygın görüş Merkez Bankası’nın bu hafta faizi yüzde 15-20’ye yükselteceği ve ardından gelecek iki toplantıda daha 5’er puanlık artışlarla süreci devam ettireceği şeklinde. Ama bir de bankanın bir defada yüklü bir artış yaparak faizi 30-40 aralığına çekeceğini düşünenler var.
Aslında en etkili yöntem bu görünüyor. Çünkü böylece Hazine tahvillerine yatırım yapmak için Türkiye’yi radarına alan yabancılar için de “gel-gel” yapılmış olacak. Yabancıların Türkiye kağıtlarına güçlü bir şekilde yatırım yapması için hem Türk lirasında daha fazla zayıflama hem de Hazine tahvillerinde daha fazla faiz artışı beklentisinin kalmaması gerekiyor.
TEMİZ ENERJİYE YELKEN AÇMAK
Geçen hafta 15 Haziran’da Dünya Rüzgâr Günü kutlandı. Amaç küresel çapta rüzgâr enerjisinin farkındalığını artırmak, bu enerji kaynağının sunduğu potansiyeli vurgulamaktı. Bu özel günde, rüzgâr enerjisinin iklim değişikliği ile mücadelede ve sürdürülebilir enerji dönüşümünde oynadığı kritik rol dünyanın birçok yerinde kutlandı.
Rüzgâr enerjisi yeni bir şey değil, binlerce yıldır farklı şekillerde “bir güç” olarak kullanılıyor. Ancak günümüzde, iklim değişikliğiyle mücadele etmek ve sürdürülebilir bir gelecek için rüzgâr enerjisi daha da önem kazandı. Bu nedenle, her yıl 15 Haziran “Dünya Rüzgâr Günü” olarak kutlanır. Bu özel gün, insanların yenilenebilir enerji kaynaklarına olan ilgisini artırmak ve rüzgâr enerjisinin dünya genelindeki potansiyelini göstermek için bir fırsattır.
Rüzgâr enerjisinin küresel ölçekte benimsenmesini teşvik eden Dünya Rüzgâr Günü, bu değerli kaynağın farkındalığını artırırken, sürdürülebilir enerjiye olan bağlılığımızı da güçlendirmektedir. Birlikte hareket ederek, rüzgâr enerjisiyle geleceğe daha adil, temiz ve sürdürülebilir bir şekilde ilerleyebiliriz. Temiz bir dünya için hep birlikte hareket edelim ve rüzgârın gücünü sürdürülebilir bir geleceğe doğru yönlendirelim. Rüzgâr enerjisiyle yelken açarak, temiz bir geleceği inşa etme yolunda adımlar atmalıyız.
DOĞANIN GÜCÜ...
Rüzgâr, doğanın gücünü ve hareketini temsil eder. Rüzgâr enerjisi ise temiz, sürdürülebilir ve yeşil bir enerji kaynağıdır; aynı zamanda sınırsız bir kaynaktır. Enerji ihtiyacımızı karşılamada ve gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmada büyük bir potansiyele sahiptir.
Rüzgâr türbinleri, rüzgârın kinetik enerjisini elektrik enerjisine dönüştürür. Bu sayede fosil yakıtlara dayalı enerji üretimi azaltılarak sera gazı emisyonları ve çevresel etkiler azaltılır. Rüzgâr enerjisi, iklim değişikliğiyle mücadelede ve enerji dönüşümünde önemli bir rol oynamaktadır. Doğal bir kaynak olan rüzgâr, elektrik üretimi için kullanıldığında çevreye zararlı gaz salımlarını önler. Bu nedenle, rüzgâr enerjisi dünya genelinde giderek daha fazla tercih edilmektedir.
Rüzgâr enerjisi, temiz enerji üretiminde önemli bir rol oynamakla kalmaz, aynı zamanda yeni iş imkânları ve ekonomik büyüme sağlar.
DÜNYADA İLGİ ARTIYOR
Rüzgâr enerjisi sektörü hızla büyümekte ve teknolojik gelişmelerle daha verimli hâle gelmektedir. Rüzgâr türbinlerinin boyutu ve verimliliği artarken, maliyetleri düşüyor. Bu da rüzgâr enerjisinin daha erişilebilir hâle gelmesini sağlamaktadır. Ayrıca, deniz üzerine kurulan rüzgâr çiftlikleri gibi yenilikçi projeler, rüzgâr enerjisinin potansiyelini daha da genişletmektedir.
Rüzgâr enerjisi hakkında bilgilendirilmeye ihtiyaç var. Bu iş ise enerji şirketleri, sivil toplum kuruluşları ve hükümetlere düşüyor. İnsanların rüzgâr enerjisiyle ilgili bilgilendirilmesi, yatırımların teşvik edilmesi ve politikaların desteklenmesi gerekiyor. Aynı zamanda, toplumun rüzgâr enerjisi projelerine katılımının teşvik edilmesi ve yerel ekonomilere bu çerçevede katkı sağlanması da önemlidir.
Dünyada rüzgâr enerjisi sektörü hızla büyüyor. Yenilenebilir enerjiye olan talebin artmasıyla, rüzgâr enerjisi kaynaklarının değeri ve kullanımı giderek daha da önem kazanıyor. Yenilikçi teknolojiler ve gelişmelerle rüzgâr türbinleri daha verimli ve ekonomik hale gelmiştir. Artan yatırımlar, istihdam olanakları ve enerji güvenliği açısından da büyük fırsatlar sunmaktadır.
TÜRKİYE RÜZGÂR ÜLKESİ
Ülkemizde de rüzgar enerjisi, enerji portföyümüzün önemli bir bileşeni haline geldi. Türkiye rüzgar enerjisi potansiyeline sahip olan ülkeler arasında. Türkiye’nin coğrafi konumu, rüzgar potansiyeli açısından oldukça avantajlı. Son dönemde bu potansiyeli değerlendirmek için önemli adımlar atılıyor. Özellikle sahip olduğumuz uzun kıyı şeridi ve rüzgarlı bölgeler büyük bir potansiyel sunmaktadır. Ülkemizde yapılan yatırımlarla rüzgar enerjisi sektörü hızla büyümektedir.
Rüzgar enerjisi yatırımları, ithal enerji bağımlılığı yüksek olan Türkiye için enerji güvenliğini artırırken, çevreye duyarlı ve sürdürülebilir bir enerji seçeneği sunmaktadır. Ben inanıyorum ki; rüzgar enerjisi, gelecekte enerji ihtiyacımızı karşılamada önemli bir rol oynayacaktır.
Rüzgar enerjisiyle ilgili bazı önemli konuları da göz önünde bulundurmalıyız. Örneğin, doğru yer seçimi ve çevresel etkilerin dikkate alınması önemlidir. Rüzgâr türbinlerinin kurulumuyla birlikte, kuş göç yolları, ekosistemler ve yerel halkın yaşamı gibi konulara dikkat etmek gerekmektedir. Sürdürülebilir bir rüzgar enerjisi projeleri geliştirirken, çevresel ve sosyal sürdürülebilirlik ilkelerine uyum sağlamak büyük önem taşır.
Kısacası; Türkiye’de de dünyada da gelecekte enerji ihtiyacının artmasıyla birlikte, sürdürülebilir ve temiz enerji kaynaklarına olan talep artacaktır. Rüzgar enerjisi, bu talebi karşılamak için önemli bir alternatif sunmaktadır. Gelişen teknolojiler ve daha fazla yatırım ile rüzgar enerjisi sektörü daha da büyüyecek ve enerji üretiminde önemli bir rol oynayacaktır.
Servet Yıldırım / Milliyet