Sokağa çıkıp bakınca, yaptığı işleri görünce, halkın nazarındaki konumunu duyunca; vatandaşın gözünde yeni bir Kara Murat doğuyor demekten kendini alamıyor insan.
Sokakta, köyde, mahallede sürekli onun adı konuşuluyor.
Bir bakıyorsunuz deprem bölgesine gidiyor, bir bakıyorsunuz denizleri kurtarmak için müsilaja savaş açıyor, bir bakıyorsunuz yangınlarla mücadeleye katılıyor, bir daha bakıyorsunuz sel bölgesine koşuyor.
Dur durak bilmiyor, vatandaşın yaraları için seferber oluyor, bir an olsun bile yanlarından ayrılmıyor.
Ormanlar yanınca 15 günde sil baştan inşa edilen evlerine yerleşirken gözleri dolu dolu ağız dolusu dualar ediyor yaşlı amcalar ve teyzeler.
Kimileri de ona sarılıp ‘bu iyiliği bana babam bile yapmadı’ diyor.
Afet bölgelerinde, Kara Murat geldi yine diye sevinçle onu karşılayan yazmalı teyzeler titrek sesleriyle derdini anlatmaktan hiç çekinmiyor.
Biliyorlar ki gönüllerine dokunan bir yağız delikanlı var karşılarında. Biliyorlar ki dertlerine bir çözüm aranacak ve derman bulunacak.
Tam bir halk kahramanı gibi çalışıyor.
Afetzedeler ne isterse yapıyor. Hızla çözüm buluyor. Halkın kara gün dostu oluyor Kara Murat.
Türkiye tarihinin belki de en fazla felaketinin yaşandığı bir dönemde yükü üstlenmek kaderinde varmış ya; depremler, seller, yangınlar, çevre felaketleri; say say bitmiyor. Ama pes etmiyor hepsine yetişiyor.
Öyle eskiler gibi 3 gün sonra bölgeye gidip ütülü takım elbisesiyle sağa sola emir yağdırıp poz falan da kesmiyor.
Anında gidiyor. Yeri geliyor çizmeleriyle sel sularının arasında geziyor, yeri geliyor kafasında baretle deprem bölgelerini inceliyor, yeri geliyor kan ter içinde yanan ormanların arasında halkın mağduriyetine ortak oluyor.
Yeri geliyor yorgan döşeği, taş toprak oluyor.
Oturduğu yerden ahkam kesenleri boş verin siz. Kara Murat evine gitmeyeli 80 günden fazla oldu. Dile kolay, neredeyse 3 ay!
Yaz başında müsilajla mücadele için gittiği İstanbul’da verdiği savaşın ardından, bayramı Rize’de sel bölgesinde karşıladı. Sonra ciğerlerimizin yandığı Manavgat’ta, Muğla’da vatandaşın derdiyle dertlendi. Oradan da Kastamonu’ya, Sinop’a koştu.
Kimileri denizlerde güneşlenip keyfine bakarken, o tüm yazı bu felaketlerle mücadeleyle geçirdi.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum için ne söylesek az geliyor.
Bir seferde 15 ok atması, at üzerinde giderken bile hedefi 12’den vurması, bir kılıç darbesiyle düşmanı dağıtması, surlardan parendeler atarak düşmanın üstüne atlamasıyla ünlü olan Kara Murat edasıyla; mağdurların koruyucusu, mazlumların abisi, imdada koşan oluyor. Bizim Kara Murat 15 oku aynı anda atamasa da 15 günde ev yapabiliyor…
Hakkını herkesin teslim etmesi gerekiyor.
O tam bir Kara Murat. Gönülleri fetheden yağız bir delikanlı.
Halk adamlarını ayrı bir yere koymayı her zaman bildik. Onlardan övgüyle bahsettik. Yine öyle yapacağız.
Bakın arkadaşlar, yangın bölgesinde vatandaşa 15 gün içinde yeni bir ev yapmayı başarmış güçlü bir devletin en çalışkan Bakanından bahsediyoruz. Az buz şey değil. Bunu başaran bir ülke daha gösteremezsiniz.
Allah onun da devletimizin de yardımcısı olsun, kolaylık versin. Kara Murat’ın enerjisi hiç bitmesin.