Senaryo, ‘muhtemel olaylar ve gelişmeler henüz ortaya çıkmadan kurgulanan gelecek tasavvuru’ olarak tanımlanabilir. Siyasetçilerin önlerini görebilmeleri için ihtiyaç duydukları bir araçtır. Gerçekçi senaryoları kurgulayabilen adaylar ve partiler gelecekte sürprizle karşılaşmazlar.
7 Haziran seçimlerinin önemini biliyor ve iktidarıyla, muhalefetiyle ülke içinde ve dışında yaşayanlar sonuçlarını çok merak ediyorlar. Seçimlerde hangi neticenin ortaya çıkabileceği öngörüsü üzerinden kendi konumlarını planlıyorlar. Herkes aynı planı yapıyor mu, bilemem. Ama en azından yapması gerekir, diye düşünürüm.
Bugün geleceği tahmin etme, muhtemel sonuçları öngörme imkânımız çok fazla. Bilimsel olarak yapılan ve doğru kişilere doğru sorular yöneltilerek elde edilen kamuoyu yoklamaları yüzde yüze yakın doğru neticeler verir. Bu yargıyı yıllardır farklı vesilelerle test ettik.
Bu açıdan, siyasi partiler aslında seçim sonucunda sürpriz ya da beklenmeyen bir neticeyle karşılaşmayacaklar, diyebiliriz. Toplum ‘üç aşağı, beş yukarı’ ne olacağını tahmin ediyor. ‘Üç aşağı beş yukarı’ dediysem bu belki milletvekili sayısındaki sapma olabilir. Yoksa yüzde olarak o kadarlık sapma bile beklenmiyor. Olmaması lazım.
Benim merakım tüm parti liderleri acaba seçim sonuçlarını taraftarlarına, kadrolarına ve topluma nasıl ilan edecekler, meselesinde düğümleniyor.
Tek tek partileri ele alalım; son durumu değerlendirelim: Ak Parti kanaatimce seçimlerde % 47-48 civarında oy alacak. Bu Türkiye siyasi tarihi ve hayatı açısından oldukça yüksek bir oy oranı. Geçmiş dönemlerde, referandum vesilesiyle mesela % 60’a yakın oy aldığı dönemler oldu.
Ama ülkemiz yaklaşık bir buçuk yıldır her gün farklı bir seçimi tartışıyor. Ak Parti kadroları ve seçmeni bu aşırı yoğunluklu siyasi ortamdan belli ölçüde sıkıldı. Seçmen sürekli tetikte. Siyasiler sürekli seçimle yatıp, seçimle kalkıyorlar. Ayrıca 13 yıllık iktidar yorar, yıpratır. Bu anlamda Ak Parti’nin oy oranı son derece yüksek. Ama, belki hala kazanılabilecek oylar var.
CHP eğer % 26 oy alırsa seçmenine ne diyecek? Başarılı olduğunu mu söyleyecek, yoksa Kılıçdaroğlu başarısızlığı kabul edip, İngiltere İşçi Partisi lideri gibi, istifa mı edecek? Seçmen bu orana nasıl bakacak? Yoksa ‘aslan sosyal demokratlar’ gene kulaklarının üzerine yatacaklar mı? Seçmene ‘bidon kafalı’, ‘makarna meraklısı’ mı diyecekler?
Peki, ya MHP? Seçimde alacağı % 18’le sevinecek mi? Gençliğe hitap ettiğini söyleyen, duygu ve heyecan yüklü kadrolar ne diyecek? Ülkücüler sonucu kabullenebilecekler mi? Parti kadroları bu oranı nasıl açıklayacaklar? Hiçbir şey olmamış gibi yollarına devam edebilecekler mi?
Anlaşılan HDP % 10’u bulsa bayram edecek. Slogan olarak ‘Bizler Meclise’ demeyi tercih etmişler. TBMM’ye parti olarak girdiklerinde her şey bitecek. Türkiye’de 20 milyon Kürt bulunduğunu iddia eden kadrolar beş milyon oy alamayacak! Alsa sevinecek.
‘Saadet’te Birlik’ ittifakı da aynı durumda. % 1-2 oy alsalar onlar da başarılı sayılacaklar. Peki, ya geri kalan % 98-99? Onları kuşatamamak, ikna edememek bir açmaz değil mi?
Benim merakım da bu: Liderler sonuçları nasıl açıklayacaklar? Kabullenebilecekler mi? Seçmen ne durumda?
Toplumun en az yarısını kucaklayamayan partilere destek vermeye devam edilmesinin belli açıklamaları olabilir. Ama o durumda kadrolarda bir değişiklik olması beklenir. Zira siyasi partiler ihtiyaç nedeniyle ortaya çıkarlar. İhtiyaç devam ettiği müddetçe o partiler de var olmaya devam eder. O durumda en azından lider ve belli kişiler istifa eder, yenilerine yol verirler.
Başarısızlığa kimse sahip çıkmıyor. Türkiye gibi çok dinamik ülkelerde iktidar ve muhalefet dinamik olmak zorunda. Seçimden birinci çıkamayan, oy oranını kayda değer ölçüde artıramayan liderler istifayı hiç düşünmezler!
Geçtiğimiz günlerde Başbakan Davutoğlu ‘hodri meydan’ dedi. ‘Seçimden birinci parti olarak çıkamazsam istifa edeceğim’ dedi. Ama diğer liderlerden bir açıklama duymadık. İstifa etsinler demiyorum. O kendi bilecekleri iş. Eğer parti teşkilatları ve seçmenleri memnunsa lafım olmaz. Benim merak ettiğim şey, bunu nasıl açıklayacaklar? Ne diyecekler?
Eskiden milli maçlarda yenilgi mukadderdi. Her yenilgiden sonra mazeret de hazırdı: ‘Saha çamurdu’, ‘hakem Yunandı’, ‘hakkımız yediler’, ‘yenildik ama ezilmedik’ vs.
Türkiye’de partiler ne söyleyecekler?
Bekleyip, göreceğiz…