Hangisini yazsam;
Tankların karşısına çıkan İş makinalarını mı?
Tankın önüne bent olmak için yere yatan o kel adamı mı?
“Asker köprüyü tutmuş geçeni vuracaklar” diyen polise “İnsan bir kere ölür, oda onurlu olsun bari” diye yürüyüşe geçen sakallı genci mi?
Az önce yanında yürüyen arkadaşının kafası tank tarafından ezilmiş olmasına rağmen geri adım atmayan kahramanları mı?
Eline ‘Tahra’ alıp devleti korumak bize düştü diyerek oturduğu sokağın başında bekleyen Nine’yi mi?
Ben yeterince yaşadım bırakın ölümüm vatan için olsun diye Av tüfeğiyle yola çıkan o Konyalı Dedeyi mi?
“Menderes gibi yapacaklarmış, isteyen Tayyib’i korumaya gelsin” dediler bende geldim” deyip asker tarafından vurulunca da keşke silahımı da alsaymışım yanıma diyen Kazanlı Muhtarı mı?
Cizre’de “Gelin Emniyetteki paralelcileri temizleyeceğiz diyen Jandarma Komutanına” karşı bütün aşiretini silahlandırıp Emniyetin önünde nöbet tutturan ve “Bizim tek derdimiz Vatan ve Bayraktır” diyen Aşiret Liderini mi?
Yüzbinlerin toplandığı yerde ufacık bir kargaşa olsa büyük izdihamlar çıkar diye düşünmeden kundaktaki bebeğini de yanına alıp meydanlarda nöbet yerini terk etmeyen Anneleri mi?
Koca birliğin üstüne üç beş kişiyle kartal gibi uçan delikanlıları mı?
Ölüm pahasına tankı durdurmaya çalışan yığınları mı?
Emniyet güçleri bile olayın şokunu yaşayıp ortalarda görünmezken, olayın ne olduğunu anladıktan sadece beş dakika sonra meydanları dolduran milyonları mı?
“Konu vatan savunmasıysa geri kalan her şeyi arkamda bırakabilirim” diyerek eşini dul, çocuklarını yetim bırakan yüzlerce vatan kahramanını mı? (Sanatçılar haklıymış, sahi şimdi bu vatan evlatlarıyla, hala darbeye karşı ses çıkarmaktan aciz 3 Üniversite bitirmiş bir prof’un yada sanatçının oyu nasıl eşit olur ki?)
Yunanistan’a sığınacak kadar acizleşebilen darbecileri mi?
Ben yanlışlıkla katıldım, aslında oradan geçiyordum sadece diyen korkakları mı?
Don atlet kameralar önüne çıkınca bütün karizmaları yerle bir olan, Kahvede okey oynarken rakibi taş çalınca çıkan kavgada haşat olmuş işsiz esrarkeşlere benzeyen ve tüm keramet üniformasındaymış meğer dediğimiz koca koca generalleri mi?
Güya millet için, Millete rağmen, millete kurşun sıkan hainleri mi?
Koca bir milleti sürekli ‘Koyun’ olmakla itham eden, otobüs biletlerine zam yapıldı ama bu millet sesini çıkaramayacak kadar acizdir diyen kokanalara, Özgürlüğü için ve çocuklarına daha güzel bir ülke bırakmak adına G3’ün, Tankın, Uçağın karşısında nasıl dimdik durulur dersi verenleri mi?
Hani bir görüntü vardı; Çin’de tek bir Çinli tankın önüne geçti diye, bütün dünya medyası onu kahraman ilan etmişti. Onlar da biliyorlar ki bu vatanın her bir evladı gerçek birer kahramandır…
Bu darbe girişimi olmasaydı, kimse meydanlara çıkmasaydı da bu böyledir… Ama 15 Temmuz bunu hatırlamak ve hatırlatmak için iyi bir fırsat oldu…
Ey Dünya! Darbeciler! Destekçileri! Darbeye gönül verenler! Medet umanlar!
Meydanlara selam ver ‘Emret’ diye ve önünde saygıyla eğil…
…
Bir gecede 79 milyon ayrı hikayeden, 79 milyon ayrı destan çıkardı bu millet.
Bu daha bir başlangıç… Birlik olunca neler başarabileceğini gördü… Beraber olunca hiçbir engelin önünde duramayacağını anladı…
Bu ülke 16 Temmuz sabahı dünya yeni bir ülkeye değil, yeni bir geleceğe de uyandı…
Asıl şimdi korkmalı emperyalistler… Asıl bundan sonra çekinmeli…
“Siz bu insanların artık kim olduğunu biliyor musunuz?” Dünyanın en büyük ordusuna ihtilal yaptırmamış gazidir her biri artık… Hatta savaşı kazanmış gaziler…
Anlaşıldı ki Ordu şimdi milletin ordusu oldu…
Anladık ki ‘Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez” bir şiirin bir bölümü değil…
Unuttuğumuz bir gerçeğin ifadesiymiş…
Allah bir daha unutturmasın!