Ahıska bir gül idi gitti
Bir ehli dil idi gitti
Söyleyin Sultan Mahmut’a
İstanbul kilidi gitti…
Şairin deyimiyle İstanbul’un kilidi olan Ahıska bölgesi, bugünkü Ardahan ve hemen sınırın diğer tarafındaki Gürcistan topraklarını kapsıyor. Ahıska ve Ahıska’lı Türkler için elem dolu yılların başlangıcı, Osmanlıdan koparıldıktan sonra başladı.
1828 yılında Osmanlı Devleti Ruslara yenilince Çar Hükümeti savaş ganimeti olarak Ahıska’yı aldı. Bunun üzerine Ahıskada yaşayan Müslüman Türklerin bir kısmı Osmanlı topraklarına göç ederken, büyük çoğunluğu vatanlarını terk etmeyerek Rus işgalindeki Ahıska bölgesinde yaşamaya devam ettiler.
Birinci Dünya Savaşının sonuna doğru, Çarlık Rusya’sı devrildiği zaman Ahıska, yeniden Anadolu’ya kavuşma fırsatını buldu. Fakat Mondros Mütarekesi imzalanarak Osmanlı Ordusunun bölgeden çekilmesi üzerine Ahıska aydınları, 29 Ekim 1918’de Ömer Faik Nemanzade başkanlığında, Ahıska Geçici Hükümeti’ni kurdular. Daha sonra bu hükümet, 30 Kasım 1918’de sonradan adı Canubi Garbi Kafkasya Cumhuriyeti olacak olan Kars İslam Şurasına birleştirildi. Osmanlı Devleti tarafından gizlice desteklenen Canubi Garbi Kafkasya Cumhuriyeti, 13 Nisan 1919 tarihinde İngilizlerin, Karsı işgal etmeleriyle yıkıldı. İngilizlerden sonra bölgeye gelen Ruslarla Ankara Hükümetinin 16 Mart 1921 yaptığı anlaşmayla Ahıska, yeniden Rus işgaline bırakıldı.
Ahıska ve Ahıska’lı Türklerin en büyük faciası İkinci Dünya Savaşıyla birlikte başladı. Savaşın başlamasıyla Sovyet Rusya’sının diğer bölgelerinde olduğu gibi, Ahıska’nında erkekleri Sovyetler tarafında savaş katıldılar. Ahıskada kadınlar, çocuklar ve yaşlı insanlar haricinde kimse kalmadı.
14 Kasım 1944 yılının bir kış gecesi erkekleri savaşta olan Ahıska’lı Türkler, Stalin’in emriyle birkaç saat içerisinde hayvan vagonlarına doldurularak Orta Asya bozkırlarına sürüldü. Kış günü tıka basa ölüm vagonlarına doldurulan Ahıska’lıların yarısından fazlası bir aylık bu yola dayanamayarak yollarda öldüler.
1956 yılında Stalin’in ölümünden sonra Ahıska’lılarla birlikte sürülen Çeçenler, İnguşlar, Balkarlar ve diğer halklara geri dönüşe hakkı verildiği halde Ahıska ve Kırım Türklerine bu hak hiçbir zaman verilmedi.
Ancak Ahıska’lıların kara günleri daha bitmemişti. 1989 yılında sürgün olarak geldikleri Özbekistan topraklarında, Rusların kışkırtmasıyla Özbekler ile yaşanan gerilimde birçok Ahıska’lı Türk hayatını kaybetti. Ahıska’lılara yeniden sürgün yolu görülmüştü. Bundan sonra Azerbaycana gelen birçok Ahıska’lı Türk, Karabağ başta olmakla farklı bölgelere yerleştirildi. Ancak Ermenilerin Karabağda yaptığı katliamlar sırf Türk oldukları için Ahıska’lıları da yan geçmiyordu. Hatta Ermeniler, zaman-zaman Ahıska’lılara, Azerbaycan Türklerinden daha fazla vahşet uyguluyorlardı.
Şuan sayıları 500.000 fazla olan Ahıska’lı Türkler Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Rusya, Ukrayna ve Amerıkada yaşamaktadır. Her ne kadar 1999 yılında Gürcistan, Avrupa Konseyi'ne üye olurken Ahıska’lı Türklerin geri dönüşüyle ilgili yükümlülük almışsa da bugün gelinen noktada sudan sebeplerle Ahıska’lıların gelişini engelliyor. Gürcistan hükümeti Ahıska’lı Müslüman Türkleri bölgede yaşamış olan Mesh halkından sayıyor. Mesh halkını da etnik olarak Hıristiyan Gürcü halkından sayarak Ahıska’lı Müslüman Türklerin geri dönüşü için nüfuslarında Gürcü adı almaları ve Hıristiyan olarak yazılmalarını şart koşuyor.
Netice olarak 14 Kasım 1944 yılında vatanlarından zorla koparılan Ahıska’lı Türklerin 73 yıllık sürgünleri hala devam ediyor…