İstanbul Sanayi Odasının 1968 yılından bu yana yayınlamaya devam ettiği 500 büyük sanayi kuruluşu çalışmasının 2012 listesi geçen hafta yayınlandı. Çalışma, ülke ekonomisinin ne durumda olduğu ve hangi istikamette deveran ettiği hususunda bizlere son derece çarpıcı ve somut veriler sunuyor.
Çarpıcı verileri sıralamaya çalışacağız, ancak önce çarpıcı ama aynı zamanda çarpık bir veri ile başlayalım; 81 ili bulunan ülkemizin tam 33 ili listenin dışında. 17 ilimiz ise sadece 1’er firma verebilmiş listeye. İki büyük bölgemizin bulunduğu Gaziantep, Maraş Sivas hattının doğusundan sadece 4 firma var listede. Buna mukabil İstanbul tek başına listeye 198 firma verirken, altın boynuzu da içinde barındıran endüstri havzamız Marmara bölgesi 276 firma ile temsil ediliyor.
Yani listenin %55’i Marmara bölgesinden. Tabloyu Ülke haritasına tatbik ettiğimizde, doğu Güneydoğu, İç anadolunun doğusu ve Karadeniz bölgelerinin ne kadar sanayi fakiri oldukları açıkça ortaya çıkıyor. Tablo gösteriyor ki, son yıllarda ekonomik anlamda birçok başarıya imza atmış da olsak, uygulanan, uygulanmaya çalışılan bir çok teşvik sistemlerine rağmen yatırımları ülke sathına yaymayı başaramamışız.
Sivas’ın ötesine yatırım götürülememesinin nedenini hep terörle açıkladık ve bir noktaya kadar kabul edilebilir bir gerekçedir.Ancak listeye bir tane bile firma veremeyen Amasya,Çorum,Kırıkkale, Niğde, Nevşehir gibi illerimize neden yatırım gitmediği sorusunun maalesef bir cevabı yok. Kaynakları belli, anlaşılır, uygulanabilir bir kalkınma ve sanayi stratejimiz olmadan, şehirlerimizin, bölgelerimizin karşılaştırmalı üstünlükleri üzerinden kalkınma ve sanayi stratejileri geliştirmeden ve teşvik sistemini bu stratejiler üzerinden uygulanabilir kılmadan yatırımları ülke sathına yayamayacağımız ortada.
Cironun neredeyse yarısını ilk 50 firmanın gerÇekleştirmiş olması ise bir diğer çarpıcı veri. Aslında önceki yıllarda da tablo aynıydı ve yıllar itibarı ile ilk 50 tekeli maalesef bir türlü kırılamadı. Yatırımları coğrafi olarak dağıta madığımız gibi, sektörel bazda da dağıtamamışız. Total cironun içinde teknolojik üretimin payının yok denecek kadar az olması ise bir başka can sıkan veri. Tabiki herşey kötü değil. Ülkenin gelişmesine koşut olarak tablodan yansıyan olumlu veriler de var; Yıllar itibarı ile kamunun ağırlığının iyice azalarak kamu kuruluşu sayısının 13’e düşmesi, firma karlılıklarının %6,7 oranında artması,
listedeki yabancı firma sayısında azalış olması, kar eden şirket sayısının artmasına mukabil zarar eden firma sayısının önemli oranda azalması gibi veriler bizleri umutlandıran veriler.
Netice itibarı ile tablo bize gösteriyor ki, 10 yılda elde ettiğimiz kazanımlarımız çok değerli.
Ancak bundan sonra aynı sanayi politikaları bizlere sadece patinaj yaptırır. Kazanımlarımızı katma değere dönüştürecek ve bizleri geleceğe taşıyacak sanayi stratejileri üretmek ve titizlikle uygulamak durumundayız.