Çin yıllardır işgal altında tuttuğu Doğu Türkistan'dakı Müslüman Uygur Türklerini asimle etmek için her yolu deniyor. Bu asimle projelerinin bir parçası olarak Uygur Türklerini, özellikle de 15-25 yaş aralığındaki Uygur kızlarını çalışma ve meslek edinme bahanesiyle Çin’in iç bölgelerine zorla götürüyor. Meslek edinme adı altında zorla götürülen Uygur kızlarının şanslı olanları fabrikalarda ucuz işçi olarak çalıştırılıyor. Diğerleriyse otel, bar, gece kulüpleri ve genel evlerde çalıştırılarak fuhuşa zorlanıyor. Resmi kaynaklara göre Çin’in iç kesimlerine götürülen Uygur kızlarının sayısı 1 milyondan fazladır.
23 Haziran 2009 tarihinde Çin’in iç kesimlerindeki bir oyuncak fabrikasında çalışan Uygur kızlara Çin’li işçilerin sarkıntılık etmesi sonucunda aynı fabrikada çalışan Uygur erkeklerle Çin’liler arasında kavga çıktı. Bu kavgadan 3 gün sonra gece saat 2’de 5 bin Çin’li 800 civarında Uygur Türkünün bulunduğu yatakhaneye saldırdı. Demir, sopa ve kesici aletlerle yapılan bu saldırıda Çin’liler kadın erkek demeden Uygur Türklerini döverek katlettiler. Çin’li yetkililer bundan haberdar olmasına rağmen müdahile etmeyerek ancak olay bittikten 4 saat sonra yerdeki cesetleri ve çöpleri temizleyip, kan izlerini yok etmek için oraya geldiler.
Uygur Türkleri Çin Hükümetinden sorumluların bulunup cezalandırılmasını talep ederken, Çinli yetkililer göstermelik olarak olaya karışan bir iki kişiyi yargıladıktan sonra deli raporu vererek serbest bıraktı. Bunun üzerine 5 Temmuz 2009 tarihinde Doğu Türkistan’ın başkenti Urumçi'de halk sokaklara çıkarak Çin Hükümeti'nden adalet talebiyle gösteri düzenledi. İnsanların bu meşru talebine bile Çin, zorbalıkla cevap verdi. Hükümet bölgeye binlerce asker ve polis sevk ederek barışçıl gösteriyi kanla bastırdı. Çin Güvenlik Güçleri silahsız insanları hedef ayırmaksızın gerçek mermiler kullanarak katletti. Bunun üzerine Urumçi sokakları bir anda cesetlerle doldu. Bununla da yetinmeyerek Uygur Türklerinin evlerine baskınlar vererek olayla ilgisi olmayanları dahi tutuklayarak misli görülmemiş zorbalıkta bulundu.
Olaylardan birkaç gün geçmesine rağmen sivil kıyafetli Çin’li asker ve polisler ellerinde sopa ve kesici aletlerle Urumçi sokaklarında resmen Uygur avına çıktılar. Önlerine çıkan Uygurları katleden bu grup evlere baskınlar vererek dışarıya çıkmayan Uygurlara bile vahşet uygulamışlardır.
Olaylar başladıktan hemen sonra Çin Hükümeti bölgenin internet ve telefon hatlarını keserek yaşananların dünya medyasına çıkışını engelledi. Bölge ile ilgili haberler sadece Çin kaynaklarından servis edildi. Bu haberlerde de yaşanan olaylarda sadece 184 kişinin öldüyü, 1080 kişinin yaralandığı ve 1400 kişinin tutuklandığı bildirildi. Ama gerçek rakamlar bundan çok daha fazladır. Bölgeden gelen Uygur Türklerinin verdiği haberlere göre 5 Temmuzda yaşanan katliamdan sonra 3 binden fazla Uygur Türkünün katledildiği 30 bin kişinin gözaltına alındığı, gözaltına alınanlardan 18 bin kişinin öldürüldüğü bildiriliyor. Geri kalan 12.000 kişi halen kayıp.
Yaşanan olaylarda Çin Hükümeti bütün suçu Uygur Türklerinin üzerine attı. Bunun için tutukladığı bazı Uygur gençlerini göstermelik mahkemeye çıkartarak önceden hazırladığı sözde delillerle idam ve hapis kararları verdi.
Batı dünyasının bu olaylar karşısında suskunluğu bellidir. Ancak sırf Müslüman Türk olduğu için zülüm gören Uygurlara İslam Dünyasının suskun kalması kabul edilemezdir. İslam Dünyası sustukça biz bu katliamları daha çok yaşayacağız. Ama emin olun Mahşer günü bunların hepsinin hesabı bizden sorulacaktır.