30 Ağustos ordumuzun hasret duyduğu bir zaferdi

Dursun Gizli

Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemindeki askeri başarılarına bakarsak bunların “Plevne, Şıpka, Yanya müdafaaları” gibi savunma savaşları olduğunu görürüz. “Sarıkamış ve Kanal harekâtı” gibi taarruzlarda ise başarılı olunamamıştır. Milli Mücadele’nin sonunda 26 Ağustos 1922’de başlayan ve 9 Eylül’de Yunan Ordusu’nun Ege’ye dökülmesiyle neticelenen Büyük Taarruz ise Türk tarihinin son asırlarındaki en önemli taarruzudur

Türk milleti, Anadolu'nun işgali üzerine esareti kabul etmeyip direnmeye başladı. 19 Mayıs 1919'da Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'a ayak basmasıyla birlikte de Milli Mücadele'de kendisini zafere götürecek liderini buldu. Atatürk, hem cephelerde hem de diplomaside adım adım Milli Mücadele'yi başarıya götürdü. Zekeriya Türkmen, Şerafettin Turan ve Sadık Sarısaman, Hikmet Öksüz ve İsmail Köse gibi tarihçiler, araştırmalarında Büyük Taarruz'u anlatırlar.

Yunan topçuları, hâkim tepelere yerleştirilerek bir hat teşkil edilmişti. Ayrıca 69 uçaklık bir hava güçleri vardı. Yunanlılar, sahip oldukları coğrafi avantajlar ve silah üstünlüğü sebebiyle hemen her noktasını savundukları tel örgüler çekilmiş hattın geçilmez olduğuna inanıyorlardı. Bu yüzden 1922 Temmuz'unda Yunanlı generaller, güney cephesi komutanı hariç Türk Ordusu'nun genel bir taarruz yapmasına ihtimal vermiyorlardı.


Birliklerimiz gizlice, Yunanlılar'ın haberi olmadan Afyonkarahisar bölgesine konuşlandılar. Gelişmeleri Yunan istihbaratının ruhu bile duymamıştı. Yunanlılar, 22 Ağustos'ta taarruzu sezmeye başladılar, ancak taarruz başlayıncaya kadar ana hedefin neresi olduğunu anlayamadılar. Bu arada Hacıanestis görevinden alınarak, Yunan Ordusu başkomutanlığına General Nikolaos Trikopis getirildi.


Mustafa Kemal Paşa, 24 Ağustos'ta cephedeki gelişmeleri incelemek üzere 1. Ordu karargâhına geldi. 25 Ağustos saat 12.30'da ertesi gün yapılacak taarruza dair emir yayınlandı. Gece vakti Mustafa Kemal Paşa, Fevzi Paşa, İsmet Paşa ve Nurettin Paşa taarruzu sevk ve idare etmek için seçilen Kocatepe'ye geldiler.

TÜRK ASKERLERİ İZMİR’DE

26 Ağustos 1922 sabahı saat 5'te Türk Ordusu harekete geçti. Önce top atışlarıyla Yunan mevzileri tahrip edildi, ardından bütün cephe boyunca ordumuz taarruza geçti. Yunan ordusunun lojistik ve haberleşme bağlantıları kesilince Yunan birliklerinin kendi arasındaki irtibat koptu. Yunan mevzileri teker teker ele geçirildi. Afyon bölgesindeki mevzileri inceleyen yabancı uzmanlar, "Türkler bu mevzileri dört-beş ayda ele geçirirlerse bir günde düşürdüklerini iddia edebilirler" demişlerdi.

Bu yüzden Yunanlılar geçilmez bir savunma hatları olduğuna inanmışlardı. Ancak geçilmesi aylar sürer denilen mevziler Türk taarruzu sonucu 2 günde yarılmış, Yunan birlikleri Afyon'un doğu ve güneyindeki mevzilerinden sökülüp atılmıştı. Türk askeri kovalıyor, Yunanlılar kaçıyordu. Yunanlılar, Dumlupınar mevzilerine ulaşarak direneceklerini zannettiler.

Türk taarruzu karşısında, Yunan Ordusu hızlı bir şekilde parçalandı. Yunan Ordusu kötü idare edilmiş, moral açıdan çökmüş ve Anadolu'ya hâkim olacaklarına dair inancını kaybetmişti. Yunanlılar, birliklerini yaklaşık 650 kilometrelik bir cephe hattına dağıtarak kuvvet yığma prensibini ihlal etmişler, taarruz üzerine birliklerini Afyon'a yönlendirme de yetersiz kalmışlardı.


Buna karşılık Türk Ordusu, birliklerini 65 kilometrelik bir cephede konuşlandırmıştı. Türk komuta heyeti savaşı Yunan mevzilerine çok yakın yerlerde idare ederken, Yunan komuta heyeti cepheden daha uzaktaydı. Bu taktik hatalar ve Yunan Ordusu'nun psikolojik durumu savaşı kaybetmelerinde önemli rol oynamıştır.

"İlk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri."

RUM SINDIĞI SAVAŞI
30 Ağustos'ta Dumlupınar'da Yunan birliklerinin etrafı sarıldı. Mustafa Kemal Paşa tarafından komuta edilen Başkomutan Meydan Muharebesi'nde akşam olduğunda büyük bir zafer kazanılmıştı. Atatürk, bu zafere Sırplar'a karşı kazanılan Sırp Sındığı savaşına benzeterek Rum Sındığı savaşı demişti.
Mustafa Kemal Paşa, zaferin ardından 1 Eylül'de de ordularına, "İlk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri!" emrini verdi. General Trikopis ve kurmay heyeti 2 Eylül'de Uşak'ta Türklere esir düştü. Türk birlikleri 9 Eylül'de İzmir'e girip, hükümet konağına yeniden Türk bayrağını çektiler. 18 Eylül'de Bandırma'nın kurtarılmasıyla Batı Anadolu, Yunanlılar'dan tamamıyla temizlendi. BU ZAFER 14 GÜN BOYUNCA ARALIKSIZ DEVAM ETTİ.