30 Ağustos

Dr. Ramazan Tuzla

Öyle günler vardır milletlerin hafızalarına kazınmış.

Öyle zaferler vardır, en zor şartlarda kazanılmış.

30 Ağustos, Müslüman Türk milleti için yeni vatan edinişlerin ve kadim vatanda varoluş mücadelesinin zafer günüdür.

26 Ağustos günü başlayan büyük taarruz, 30 Ağustos günü Yunan ordusunun 4000 ölü ve 10.000’den fazla esir bırakarak bozgun hâlinde kaçmasıyla sonuçlanmış ve bu bozgundan sonra Yunanlıların yeniden toparlanmasına fırsat verilmemiştir.

Yunan ordusunun komutanı Nikolaos Trikupis ve kurmayları esir edilmiştir.

İstiklal nimeti, bu milletin hiçbir kıymet ile değişemeyeceği bir nimettir.

O nimetin bedeli, kan ile candır.

Bu topraklar, bu bedeli sonuna kadar ödeyen Müslüman Türkün vatanıdır.

İstiklal nimetinin kıymet takdiri, Türk milletinde tezâhür eden şekliyle, hiçbir millette tezâhür etmemiştir.

Öyle ki, bu nimetin bedeli olan kan ve can, Türk milleti için en kolay ve tereddütsüz verilen değerler olmuştur.

Vatan mevzubahis ise, kan ve can kıymetini yitirmiştir Türk milletinde.

Kıymet takdirine kıymet kazandıran unsurlardan birinin de, şehitlik mertebesi olduğu unutulmamalıdır.

30 Ağustos bizim için sadece Zafer Bayramı’nı ifade etmez.

Bu topraklardaki ilk zafer de 30 Ağustos günü kazanılmıştır, son zafer de. Son zaferden bahsettik satırlarımızda.

İlk zaferden bahsin sırasıdır şimdi.

1071 yılı, bu toprakların Müslüman Türklerin ilelebet vatanları olacağının işareti olan zaferin yılıdır.

26 Ağustos Cuma sabahı başlayan Malazgirt Meydan Muharebesi, 30 Ağustos 1071 günü kazanılmıştır ve Anadolu’nun kapıları Müslüman Türklere kapanmamak üzere açılmıştır.

Kral ve komutanları esir edilmiştir savaşta.

Esir kral Diyojen, Sultan Alparslan’ın yanına getirildiğinde Gazi Sultan, krala kendisinin esir edilmesi durumunda ne yapacağını sormuştu. Kral da, “ya öldürürdüm ya da zincire vurur Kostantinopolis sokaklarında gezdirirdim” diye cevap vermişti.

Niyeti kuru bir cihangirlik olmayan Sultan Alparslan, “benim cezam daha ağır olacak, seni serbest bırakıyorum” demişti. 

Esir edilen kral Diyojen’e Alparslan’ın tarihe geçen bir diğer sözünü, Yeni Haber’deki ilk yazımızda aktarmıştık. Yeri geldi, tekrar edelim.

“Mağlup olsaydı bu ordu, talan olurdu bu yurt,

Gâlip geldi bu ordu, kardeştir koyunla kurt.”

O zamandan bu yana, bu topraklar, bağımsızlık ve kardeşlik mekânı olmuştur.

İstiklal nimeti ve kardeşlik, bu milleti hiçbir zaman öksüz bırakmamıştır.

İstiklal tehlikeye girmiş ise, yeni 26 Ağustoslar; kardeşlik tehlikeye girmiş ise, maneviyat erleri devreye girerek topluma sükûnet vermişlerdir.

30 Ağustos, Türk milletinin hafızasında zafer ile anılan bir gündür.

30 Ağustos 1071 günü Anadolu’nun kapılarını ardına kadar açan Malazgirt Zaferi, yeni vatan ediniş zaferidir ve bu toprakları Rabbim hiçbir zaman elimizden almasın.

30 Ağustos 1922 günü Anadolu’nun kapılarını düşmana kapatan Başkomutanlık Meydan Muharebesi de, bu toprakların Müslüman Türk vatanı olarak kalması için kazanılan son savaştır. Mevlam, vatanına sahip çıkma hasletinden bizi hiçbir zaman yoksun bırakmasın.

Son zaferden bu yana, Türk milleti savaşmak zorunda kalmamıştır ancak hainlere karşı mücadelesini de hiç bırakmamıştır.

Yine bir 30 Ağustos günü 1992 yılında İran’dan giren 300 kadar teröristle Kahraman Mehmetçik çatışmıştır ve 100 terörist öldürülmüştür. Çatışmada, 10 Mehmetçik şehit olmuştur.

Zaferlerdeki Peygamber komşularına selam olsun.

Duânızı eksik etmeyin efendim.