Bu yazı ile ben de, 28 Şubat kervanına katılmak istiyorum. Çok şeyler söylendi, yazıldı ve yazılmaya, söylenmeye de devam ediliyor/edilecek.
Güzelliklere, güzel haberlere ne kadar çok ihtiyacımız var. İnsanlığın, bütün dünyanın, özellikle İslam dünyasının, barışa, huzura ve insan onuruna yakışır bir ortama, ne kadar ihtiyacı olduğunu hepimiz görüyor ve arzu ediyoruz.
Her yıl yazılara, söyleşilere konu kişi ve kuruluşlar aşağı yukarı aynı. 28 Şubat 1997 “Post Modern Darbe” olayının etkisi, dar bir çerçeve içinde değerlendirilemeyecek kadar önemli, tarihsel bir vaka.
28 Şubat “Post Modern Darbesi” Milletin yönetme iradesine el koyma, ipotek altına alma, derin devlet gücünün, milletten ayrı bir güç olduğunun hatırlatılmasına yönelik bir operasyondu.
“Cumhuriyetin Kurucu Gücü” iddiasında olan gücün, 1991 seçimleri sonucunda ortaya çıkan siyasi tablo karşısında, ellerinden kayıp giden “ülkeyi yönetme iradesinin” endişesi ile, 28 Şubat 1997 yılında yapılan “Post Modern Darbesinin” şartlarını oluşturmak için ellerinden geleni yaptılar.
Düzmece olaylar, hayali suçlamalar, ekonomik baskı, ülke içi ve ülke dışı şer odaklarının –Her zaman olduğu gibi- iş birliği ile, darbe şartları hazır hale getirilerek, 28 Şubat 1997 “Post Modern Darbesi” gerçekleştirilmişti.
Çankaya’da, Cumhurbaşkanlığı makamında, her dönemde, ülkenin yönetiminden darbe ile uzaklaştırılmış –Büyük siyaset adamı! - Süleyman Demirel vardı.
Ama, bu defa Süleyman Demirel, darbe gören değil, darbe yapanların yanında yer almıştı.
O zaman insan şunları düşünemeden edemiyor. Demek ki; darbeyi göre göre, darbeye geçit verilebiliyor.
Güç kaybetmektense, güçlünün yanında olmak, sözde yönetmeye devam etmek, böyle olsa gerek.
“Güç zehirlenmesi” denen gerçek bu olsa gerek. Masum gibi görünen anlayışlar, hep istenilmeyen istikametlere savrulmaya neden olurlar.
20 Ekim 1991 erken genel seçimleri öncesinde, Islahatçı Demokrasi Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi, Refah Partisi, Refah Partisi çatısı altında ittifak yapılarak seçime girilmişti.
Bu seçim ittifakı, millet tarafından benimsenmiş, seçim sonucunda, koalisyon hükümeti kurulabilmesine imkân verebilecek bir sayıda milletvekili seçilmesi, sol partileri ve ülkenin yönetiminde söz sahibi güç odaklarını oldukça endişelendirmişti.
Ancak bu ittifak 52 gün sonra dağılmış, her milletvekili kendi partisine dönmüştü.
Rahmetli Erbakan Hoca’nın Başbakanlığında kurulan koalisyon hükümeti, Refah partisi ve Doğru Yol Partisi ortaklığında, Tansu Çillerin de yer aldığı hükümet, güzel işler yaparken, “İyi saatte olsunlar” devreye girerek, Tansu Çillere verilmek üzere, Rahmetli Erbakan Başbakanlıktan istifa ettirilir.
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, darbenin nasıl yapılacağını çok iyi bildiğinden, Anavatan Partisi genel başkanı Mesut Yılmaz’ı yeni hükümeti kurmak üzere görev verir.
Böylece, milletin iradesine modern sivil bir darbe ile el konmuştu.
O dönemlerde Kulu Halk Eğitimi Merkezi Müdürlüğünü yürütüyordum. Mevcut kadro ile birlikte başarılı bir çalışma ve yoğun bir faaliyet içerisindeydik.
Başarılarımız, Milli Eğitimin müfettişlerinin denetlenmesi ile tescillenmiş, ayrıca kaymakamlığın da taktiri alınmıştı.
ANAP ve DSP koalisyon hükümetinin kurulması ile, 28 Şubat “Post Modern Darbesinin” ortaya koyduğu prensiplerine ters düşen idarecilere kumpaslar kurulmaya başlandı.
Öğretmenler günü kutlama programında, 8 yıllık kesintisiz eğitimin uygulamaları, başta İmam Hatip Okulları ve diğer Meslek Liselerine devam edecek öğrencilere zarar vereceğini ifade eden konuşmamızdan dolayı soruşturma neticesinde görevden alınarak sürgün edilmiştim.
Görevimde başarısız olduğumu, müdürlükten alınmam gerektiğine karar verenler, başarıları tescilleyen aynı görevlilerin olması, “1000 yıl” sürecek darbe mantığının tezahürünün ifadesi.
15 Temmuz olaylarının tetikleyicileri, 28 Şubat Post Modern Darbesinin tetikleyicileri ve en önemlisi destekleyicileri olduğunu şimdilerde daha iyi anlıyoruz.
Dayatmalarla bu milleti köklerinden koparmak isteyenlerin akıbetlerini, hüsranlarını ALLAH bize yeniden gösterdi.
Ülkemizin kuşatılmasına zemin hazırlayan her türlü kumpasların bertaraf edilmesinin yolunu açanlara, mücadele edenlere güç kazandırmak, destek vermek, yanlarında olmak önemli bir sorumluluk olduğunu unutmadan;
ALLAH’tan, Afrin Zeytin Dalı Harekâtında şehit olan Mehmetçiklerimize Rahmet, yaralılarına şifa dua ve dileğimiz olsun.