Geçtiğimiz hafta sonu, dostlarımız Konya’da misafirimiz oldular. Yarım asra yaklaşan dostluklarımızı yeniden pekiştirdik.
Aynı pınarın kaynağından beslenerek oluşan bu dostlukların, hayat serüveninde meydana gelen savrulmalardan anlayış ve düşüncelerimiz alanında hiçbir şey kaybedilmediğini, bakış açılarının genişlediğini anlamış olduk.
Türkiye’nin çeşitli illerinden gelen bu arkadaşlarımız, ülkemizin çeşitli kademelerinde görev almış, çok başarılı işler yapmış olduklarını, isimlerini yazmış olsam, sizler de mutlaka tanırsınız.
Ancak; KIBRIS’tan gelerek davetimize icabet eden IŞILAY ARKAN bey dostumuzdan kısaca bahsetmek istiyorum.
Geçmişte -1960’lı yıllar- çocukluk ve gençlik çağında KIBRIS mücadelesine katılmış bir MÜCAHİT.
KIBRIS gençleri ile birlikte yüksek tahsil yapmak üzere TÜRKİYE’ye gelir. ODTÜ’den mezun olur.
1968 KUŞAĞI diye nitelendirilen gençlik hareketleri döneminde, içinde bulunduğumuz sağ görüşlü gençlik gurubu ile tanışarak, Kıbrıslı gençlerin aksine bir dünya görüşüne sahip olur.
1974 KIBRIS harekatında da aktif görev almış, adanın bölünmesi ile, Güney Kıbrıs’ta bulunan varlıklarını bırakarak Kuzeye göç etmişler.
Halen KIBRIS eğitim kurumlarında aktif çalışmalarını devam ettiriyor. Kıbrıs’ın dünü ve bu günü ile ilgili çok önemli bir sunum gerçekleştirdi. Şimdiye kadar öğrenemediğimiz bir hayli gerçeklerden bahsetti.
Bunun üzerine, yazımızın başlığı ile alakalı bir hikayeyi toplantıda paylaştım. Anlattığım bu hikayeyi ben de yeni öğre nmiştim.
KULU’da yaşayan KIBRIS GAZİSİ çocukluk arkadaşıma, KIBRIS’tan gelecek dostumla buluşacağımı söylediğimde, başından geçen şu ANEKTODU anlattı.
“Türkiye’de 1960 lı ve 1970 yıllarında halk ozanları, toplumu etkileyen destansı şiirler yazar, boyunlarına taktıkları megafonlarla sesli olarak okurlar, sokaklarda, pazarlarda meraklılarına satarlardı. Bu gelenek yıllarca sürdü.
1964 yılında 10 yaşında bir çocuğum. Bizim beldenin pazarı Cuma günü. O yıl, hatırlayanlar bilir. Kıbrıs olayları patlak verir.
Kıbrıs’ta katliamlar olur, hava kuvvetlerine ait bir jetimiz düşürülür ve pilot CENGİZ TOPEL şehit edilir.
Bu olayları içeren anlatımlı destanı bir ozan, boynuna takılı bir megafondan yanık sesi ile okuyarak pazarda satıyordu.
Bu okunan destan ilgimi çekti, heyecanlandım. Bana verilen 50 kuruş harçlığımın 25 kuruşu ile bu destanın yazılı olduğu kağıdı satın aldım.
Arkadaşlarımla defalarca destanı bağıra bağıra okuyorduk. Her okuyuşumuzda heyecanımız daha da artıyordu.
Ben bu heyecanla, bu Cuma gününde, elimde destanla KIBLEYE dönerek açtım ellerimi ve şöyle dua ettim.
ALLAHIM, ben büyüdüğümde asker olduğum zaman, ne olur bana fırsat ver. Ben KIBRIS’a gideyim ve bu şehitlerimizin intikamını alayım, dedim.
ALLAH duamı kabul etmiş, 1974 KIBRIS BARIŞ HAREKATINA katıldım. Kıbrıs mücadelesinde bulundum, KIBRIS GAZİSİ olarak anavatana döndüm. Bu gün bile devamlı ALLAH’a şükrederim.”
Toplantıda bulunanlar duygulandı. Işılay Arkan bey etkilendi. Ardından; Türk Milleti KIBRIS DAVASINI dünden bu güne kadar unutmadı/unutmayacak gerçeğinin bir göstergesi olduğunu ifade ettim.
1960 lı yıllarda 25 kuruş çok değerli. Her çocukta böyle bir parayı göremezdi. Yarım ekmek arasına helva 25 kuruş, karnımızı doyururduk.
23 Nisan 1962 yılında Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutlamak için, köy okulundan ilçe merkezine gideceğiz.
Birinci sınıf öğrencisiyim. Gurbetten gelen rahmetli amcam, şehre gidiyorum diye bana 25 kuruş harçlık verdi. Çok sevindim. İlk defa harçlığım oldu.
Bu para ile o gün, 1 silgi, 1 kurşun kalemi 10 kuruşa, miktarını hatırlayamadığım ölçüde, 15 kuruşa epeyce de portakal satın alıp eve dönmüştüm.
Hiç unutmam; rahmetli annem, “ Hah.. Erkek işte böyle olur” demişti.
Dün böyle bir dünya şartlarından, bu gün içinde bulunduğumuz dünya şartları ile karşı karşıyayız.
YORUM; SİZ DEĞERLİ OKUYUCULARA EMANET.