23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak kutlanan günün başlangıç tarihi, 23 Nisan 1920 Gazi Millet Meclisinin açılışı olduğunu biliriz.
1918 Mondros Mütarekesinden sonra,ülkemiz işgal edildi. Osmanlı Devletinin bütün yetkileri elinden alınmış, Meclisi Mebusan kuşatma altına alındığından, ülkenin kurtuluşunu sağlayacak kararların alınması engellenmişti.
Anadolu insanı, İstanbul’un çaresizliğinin farkında olduğundan, yeniden şahlanış için bir kıvılcım, bir hareket beklemekteydi.
Rahmetli Ahmet Kabaklı hocanın “Temellerin Durşması” adlı kitabını okumuştum. Kitabın bir bölümünde şöyle bir ifade vardı.
“Gazi Mustafa Kemal Atatürk; Milli Mücadele liderliği ve Kurtuluş Savaşı başarılarından dolayı, kendisine yapılan abartılı iltifatlara verdiği cevap, çok önemli bir tesbiti ortaya koymuştur.”
“Anadolu insanı, Milli Mücadeleye, Kurtuluş Savaşına, bütün sistemi tamamlanan elektrik şebekesi gibi hazırdı. Sistemin çalışabilmesi için sadece şaltere basmak gerekiyordu. Şaltere kim basarsa bassın, sistem harekete geçebilirdi. İşte, o şaltare basmayı Allah bana nasip etti.”
Anadoluya geçen Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşları, Samsun, Amasya, Erzurum, Sıvas illeri ve yörelerindeki tarihi çalışmalardan sonra, sıra Ankara’ya gelmişti.
Milli Mücadele merkezini oluşturmak, Milletin Meclisini açmak için, varılan mutabakatlar neticesinde, milletin temsilcileri Ankara’da toplanmaya başlamışlardı.
Osmanlı Mebusan Meclisinde bulunan ve kurtuluşun Anadolu’da olduğuna inana temsilciler, ayrıca askeri yetkililer, Milli Mücadeleye katılmak üzere Ankara’ya gelmişlerdi.
Günümüzden 96 yıl öncesine, 23 Nisan 1920 Cuma günü Ankara’da olduğumuzu düşünelim. O tarihi günü, öğrendiğimiz bilgilerin aydınlığında yaşamaya çalışalım.
Hacı Bayram Camii etrafı kalabalık. Heyecan dorukta. Yurdun her tarafından çok değerli insanlar, kutlu bir amaç için gelmişler.
Heyecan, umut, insanların hareketlerine, konuşmalarına ve tavırlarına yansımış. Söylenen her söze dikkat kesilmekte.
Ankara çok farklı bir günü, Ankaralı farklı bir heyecan yaşıyor. Ankara Ankara olalı,böyle bir Cuma gününü daha önce yaşamamıştı. Cuma namazı, hutbesi, gelecek mutlu günlerin müjdecisi gibiydi.
Cuma namazından sonra, bütün insanlar, Ulus’ta bulunan Meclisin toplanacağı tarihi binaya doğru yürümeye başladı.
Tarihi binanın önü, mahşer alanı gibidir. Heyecan zirvede. Ankara müftüsü Rıfat Börekçi, ellerini semaya açar, günün ve gelecek günlerin amacına uygun, halkın da duygularına tercuman temalı güzel bir dua yapar, niyazda bulunur.
Keşke, Rıfat Börekçi’nin yaptığı duanın ve O günkü Cuma hutbesinin metni, tarihi belge olarak kaydedilmiş olsa idi.
Dualarla açılan Millet Meclisi, hiç bir milletin tarihinde olmayan bir formatta savaş yönetmiş ve kazanmıştır. Bu kutlu Millet Meclisi “Gazi Meclis” olmuştur.
TBMM’nin temelini teşkil eden “Gazi Meclisin” başarısı, milli ve manevi değerlere bağlı, halkını tam manası ile temsil eden, kurtuluşu sağlayacak asıl gücün, bağrından çıktığı millet olduğuna inanması idi.
Bu meclis, esaret altında olan milletlere ilham kaynağı olmuş, umutlanmalarının vesilesi haline gelmiştir. Bu örnekliği ile, tarihin altın sayfalarına yazılmayı hak etmiştir.
23 Nisan vesilesi ile, TBMM özel oturumunda konuşan Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Ortak bir tarihimiz var. Bizi birleştiren, geleceğe birlikte bakmayı sağlayan tarihi hikayemizi hiç bir zaman unutmayalım.”
Tarihin unutulması, insanın hafızasını kaybetmesi ile eş değerde, olması arzu edilmeyen önemli bir gerçektir.
23 Nisan 1920 tarihinin ve hikayesinin, bizim ailemiz için de özel bir anlamı var.
“Gazi Millet Meclisinin” açılış fotoğrafında, önde bulunan sarıklı hoca efendi, Ankara müftüsü Rıfat Börekçi, sağ arkada bulunan hoca efendi, Ankara Emadağ imamı dedem Ahmet Şemsettin Mutluoğlu, açılış duasını yapmaktalar.
Bizi birleştiren tarihimizi, ülkemizin geleceğine katkı sağlayacak ortak çalışmalarda, beraber olmanın gerekli olduğunu unutmayalım.