Söz de yeni bir yıla girdik ama eski tartışmalarımız kaldığı yerden devam ediyor. Bu sene yılbaşı ve üç ayların başlangıcı kafa kafaya gelince artık bir klasik hâline gelen yılbaşı kutlamak günah mı, haram mı tartışmaları da farklı bir boyuta geldi. 90’lı yıllarda tartışılan şeyler yeniden piyasaya sürüldü. Diğer yandan terör konusunda belli bir aşamaya gelince Alevi meselesi bir kez daha ısıtılmaya başlandı. Özellikle Suriye’nin özgürleşmesinin ardından oradaki Nusayriler üzerinden ülkemizde bir Alevi sorunu oluşturulmaya çalışılıyor. Özellikle sosyal medyada bu konuda iki taraftan da çok sinsi adımlar atılıyor. Elbette biraz araştırılırsa “iki tarafı” besleyen, yönlendiren kaynağın aynı olduğu görülecektir. Devletin görevi bir an önce bunu ortaya çıkarıp gereken önlemi almak olmalı. İşler çığırından çıkarsa toparlaması zor olur…
İsteyen herkes yılbaşını kutlayabilir. Çam ağacı süslesin, yılbaşı için şık bir sofra hazırlasın, ana yemek olarak hindi pişirsin. Ailesine, arkadaşlarına hediye falan alsın. Bu kişinin kendi bileceği iştir. Fakat bu yaptığını batı özentisi ile yaptığının farkında olsun. Bu ülkede özgürlük var, kimse yaptığı şeye kılıf bulmak zorunda değil. Vicdanı el verdiği ölçüde, başkasına zarar vermediği sürece herkes dilediğini yapabilir. Son yıllarda yılbaşını kutlamak için Türk tarihinden referans bulma modası çıktı. Nardugan bayramı üzerinden yılbaşı kutlamayı, çam ağacı süslemeyi meşrulaştırmaya çalışıyorlar.
Konu ile ilgili çok sayıda tarihçi bahsedilen bayramla yılbaşı kutlamanın, çam ağacı süslemenin bir ilgisi olmadığını açıkladı. Fakat Sümerlerle ilgilenen emekli bir kütüphane memurunun açıklaması tarihçilerin söylediklerinden daha ciddiye alınıyor(!) Çünkü sosyal medyada pohpohlanan görüş o. Bir de insanlar yaptıkları şeye dayanak bulmak istiyorlar. Sözde batı özentisi olmayacaklar, milliyetçi damardan yürüyecekler. Yaptıkları bir pagan geleneğini sürdürmek. Dediğimiz gibi bunu yapmakta özgürler, lakin suyu bulandırmadan. Tarihten, dinden saçma sapan referanslar bularak vicdanlarını rahat ettiremezler. Bir şey yapıyorlarsa arkasında dursunlar yeter.
İşin suyu çıkınca herkes kendince bir din tanımı yapıp fetva vermeye kalkıyor. CHP eş genel başkanı Özgür Özel bile kafasına göre bir Anadolu Müslümanlığı tarifinde bulunabiliyor. Bunca yıldır hem Anadoluluyuz hem de Müslüman biz böyle bir şey görmedik. Ya bizde bir sıkıntı var ya da Özel’in tarifinde… Kimse kimsenin inancında değil. Fakat inanmayanlar, inanmalarına rağmen seküler bir hayat yaşayanların din üzerinde ahkâm kesip insanlara akıl vermeye kalmasından da açıkçası gına geldi. Biz size karışmıyorsak siz de bize karışmayın kardeşim.
20 küsur senelik sözde muhafazakâr iktidar tarafından yönetilen bir ülkede yaşıyoruz ama neyi muhafaza ettiğimiz belli değil. Ülkede hâlâ sekülerlerin dediği oluyor, toplumu onlar yönlendiriyor. Sosyal medyanın da etkisiyle çocuklar bahane edilerek muhafazakâr aileler bile rahatlıkla yılbaşını kutluyor. 2 Ocak hem kandildi hem de yeni yılın ilk mesai günü. İşe gittiğimizde yeni yılımızı kutlayanların sayısı kandilimizi kutlayanlardan kat ve kat fazlaydı. Allahtan muhafazakâr bir iktidar tarafından yönetiliyoruz başka türlü olsa ne ile karşılaşırdık bilemiyoruz…
Suriye’nin özgürleşmesinin ardından Lazkiye ve çevresinde Esad’ı destekleyenlere yönelik operasyonlar yapılıyor. Ülkemizde ise muhalifler bunu bir Alevi katliamı olarak pazarlamaya çalışıyor. Alevilikle Nusayrilik ayrı falan diyemiyoruz çünkü gürültü çok fazla. Zaten bunların dertleri de Alevilik değil. Alevilik üzerinden prim yapıp hükümete düşmanlık edecekler, ülkeyi karıştırmaya çalışacaklar. Oyunu kimin kurduğunu biliyoruz, iplerinin kimlerin ellerinde olduğunu da. Fakat bilmek yetmiyor bir an önce harekete geçmek gerekiyor. Çünkü özellikle sosyal medyada sesleri fazla çıkınca haklı gibi görünüyorlar. Siyasal Alevicilikle bir yerlere gelmeye çalışıyorlar.
Biz bunların kafasına ulaşamayız. Bu noktada ülkemizdeki gerçek Alevilerin de seslerini çıkarması lazım. Çünkü bu siyasal Alevilerin hastalıklı düşüncesi ile ifade edecek olursak bizim de “Suriye’de Aleviler yüz binlerce Sünni Müslümanı katletti, milyonlarcası mülteci durumuna düştü. Baba Esad döneminde Aleviler binlerce Kürt’ü katletti” falan dememiz gerekiyor. Çünkü yıllarca Suriye’yi Nusayri bir azınlık yönetti. Madem bizim siyasal Alevilerin düşüncesine göre Nusayrilik ile Alevilik aynı şey o zaman bu söylem de doğru olur…
Devletimizin uyanık olması gerekiyor. Özellikle sosyal medyada kimin ipi kimin elinde biraz araştırılınca çok rahatlıkla ortaya çıkıyor. Bu tarz toplumun sinir uçlarıyla oynayanlara gereken müdahale hemen yapılmalı. 2025 yılında 70, 80 ve 90’lı yıllarda denenen demode bölücülüğe prim verilmemeli. Elbette vatandaşta üzerine düşeni yapmalı. Din, mezhep üzerinden bölünmek kadar saçma bir şey yok. Uyanık olup doğru bildiğimiz yoldan ilerlemeye devam.