Saygıdeğer Kardeşlerim,
“21 yılda ne yaptı ki bu hükümet?”
Bu hükümetin Türkiye’de son 21 yılda yaptığı icraatların bir makaleye sığdırılamayacak kadar çok olduğunu biliyoruz. Bu soruyu ağzına sakız etmiş kişilerin de aslında yapılan her şeyin bilincinde olduklarının da farkındayız. Bu sözde soru aslında işin makyaj tarafı desek yeridir. Makyaj kısmı diyorum çünkü gizlemeye çalıştıkları aslî mesele: İslâm düşmanlığı! Tabii bunu zaman zaman sinir uçlarımızı kaşıyarak yapsalar da çok aleni bir şekilde yapamıyorlar bu yüzden yıpratma politikasıyla yani bu soru üzerinden görmezden gelerek yapıyorlar daha çok.
Her fırsatta bizim dini değerlerimize saldırmaya çalışıyorlar. Müslümanların bin bir emekle ortaya koyduğu her İslâm’i çalışmaya zamanında büyük baskılar ve darbeler yapıldı, bunu hiç unutmadık unutmayacağız da!
Bu memleketin gerçek sahibi olan ecdadımız, dedelerimiz aziz vatanın her karışını kanlarıyla sulamalarına rağmen adeta düşman ilan edildiler ve hain olarak gösterildiler bize. Onların Allâh’a (cc) olan inançları ve Müslüman’a yaraşan yaşam tarzları yıllarca hedef gösterildi.
Şimdi yeni moda ise birtakım hadsizlerin gündemden düştüğü an, akıllarınca Müslümanları rencide edecek söylem ve hareketlerde bulunarak gündem olabilme çabası. İşte bunun adı, zavallılık! Ebu Cehil’in başaramadığını torunu olan bu tipler gerçekleştirecek güya! Halbuki Allâh(cc) Nur’unu tamamlayacağının müjdesini veriyor!
“Onlar ağızlarıyla Allâh’ın nûrunu söndürmek istiyorlar. Hâlbuki kâfirler istemeseler de Allâh nurunu tamamlayacaktır.” (Saff Sûresi/8.Âyet)
Bizim topraklarımızda yaşayıp her nimetinden faydalan sonra da kalk, utanmadan bizim değerlerimize dil uzat! Yapılan bu saygısızlığa, hadsizliğe elbette sessiz kalmamalıyız; itiraz etmeliyiz hem de gücümüzün yettiği kadar! Herkes kendi çapında dilinin döndüğü kadar mücadele etmekle yükümlü! “Aman ben karışmayayım, bana bir şey olmasın!” diyen, kendi imanı ile muhasebe yapsın hem de acilen!
İşin trajikomik tarafı da ne biliyor musunuz? Bunlar ekrana çıkınca “adalet, kanun, hak, hukuk...” sözcüklerini resmen ağızlarını köpürterek tüküre tüküre kullanıyorlar ama samimi olmadıkları için de işin sonunda lama gibi tüküre tüküre konuşan tipler olarak hafızamıza kazınıyorlar. Kanundan anladıkları kendi hoşlarına giden her şey galiba! Çünkü söz konusu İslâm ve Müslümanlar olunca bunlar ne anayasanın hükümlerine saygı duyuyor, ne kanunları tanıyor, ne de evrensel insan haklarına saygıları var. Gözümüzün içine baka baka kanunları ve insan haklarını ihlâl ediyorlar. Sadece biz değil, bunu vicdanı olan herkes görüyor ve itiraf ediyor.
Cesarete bak: Sen kalk 85 milyonu karşına al, yüzde 98’i Müslüman olan bir memlekette İslam’a saygı duyma hatta aklınca aşağıla; dinî çalışmaları engellemeye çabala, gençlerin emellerine, arzularına, ümitlerine set çekmeye çalış! Hayret ediyorum!
Yani bu kadar büyük bir haksızlığa rağmen, çoğunluğun bizde olmasına rağmen bir avuç “göbek bağı dışa bağlı” olanların bu denli pervasızca, utanmadan arlanmadan, yüzleri bile kızarmadan, her türlü yalanı sıkılmadan söylemelerine, bu korkusuzluklarına hayret ediyorum!
Yılları Avrupa’da geçen biri olarak şunu çok açık ve net belirtmek isterim ki: Hiç kimse Katolikliğe karşı böyle girişimlerde bulunamaz! Okullarını kapatmak veya kiliselerin açılmasını devletin müsaadesine, lütfuna bırakmak, buralara ister devlet eliyle ister adına “düşünce özgürlüğü” maskesiyle müdahale etmek... Ne mümkün!? Hatta düşünmek bile akıllara zarar!... Millet süpürür, götürür böyle şeylere kalkışanları! Bir saniye bile sürmez!
Hâlâ bizim ülkemizde inancımıza saldıran bu hadsizlerin ise takibata uğramadıkları, hak ettikleri cezaları almadıkları için rezilliklerine devam ettiklerini görüyoruz. Oysa bizim anayasamızda din ve vicdan hürriyeti var.
Peki, işine gelince anayasa, hak, hukuk diyenlerin söz konusu İslâm olunca bu yasaya karşı gelebilme cüretini kimden ve nerden alıyorlar? Karanlık, belli değil mi!? Bu karanlık, zulümât ne zaman aydınlığın nuruyla tanışacak?
Müslümanca yaşamanın ve çalışmanın zor olduğu bir Türkiye vardı, bizlerin inancını yok sayan ve yok etmek için siyaseti kullanarak bir karabasan gibi bu memleketin üstüne çökmüş ve iliklerine kadar sömürmüş insanlar vardı başımızda! En büyük hedefleri, İslâm’dı hâlen de İslâm!
Kendi vatanımızda olsak da Müslümanız diye bizlere düşman gözüyle bakan, aşağılayan insanlar vardı. Çektiklerimizi unutmadık, hep ötekileştirildik ama asla yılmadık çünkü biz Allâh’a(cc) olan inancımızı hep diri tuttuk!
Şimdi eğer ötelendiğimiz günlere geri dönmek istemiyorsak ve bugünlere, Allâh’ın(cc) bize lütfettiği Cumhurbaşkanımız vesilesiyle, gelmişken arkasında durmanın her Müslüman’ın boynuna borç olduğunu asla unutmamalıyız!
Türkiye’de elhamdüllillah İslâm’î hizmetler çoğaldı, buna vesile olanlardan, emeği geçenlerden, katkısı olanlardan ALLÂH(cc) RAZI OLSUN!... Allâh(cc) kendilerine büyük mükâfatlar ihsan eylesin, bizleri de karınca misali dahi olsa onların yanında saf tutanlardan eylesin.
Safları sıkı tutalım, 2023’te yeniden bir kâbus gibi üzerimize çökmenin hayalini kuranlara bu fırsatı vermemek için Hilal’in altında toplanalım, çok olduğumuzu göreceğiz zaten! Bu kadar kazanımımız varken, küfrün beli kırılmaya yüz tutmuşken heba etmeyelim bu kadar emeği!
Bizden sonraki nesillere yazık etmeyelim!
Gelin hep birlikte İslam sancağının gölgesinde “Türkiye Yüzyılı”nı liderimiz Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın önderliğinde başlatalım.
Selâm ve duâ ile…