Karnı tok olup da gözü aç olan, kanaatsiz, doyumsuz, tatminsiz, menfaatperestler için söylenmiş en güzel sözü İslam kültür medeniyet tarihinin en yetkin isimlerinden İbn Haldun yüzlerce yıl önce söylemiş: Kıtlık zamanlarında insanları açlık değil, alışmış oldukları tokluk öldürür. (İbn Haldun, Mukaddime, cilt I, sahife 143)
Bu ne demek? Mevcut durumu beğenmeme potansiyeli ret ve mevcut imkanları küçümseme olarak bu sözü tevil edebiliriz. Dünyada ve Türkiye şu an itibariyle aslında genelde bir gıda krizi, özelde de bir buğday krizi yoktur. Sadece kriz çıkarmak isteyenler var ve krizden beslenenler, nemalananlar var. Bir algı oluşturup, bu güvensiz ortamı kendi menfaatleri için kullananlar var. Halihazırda dünya tarımsal üretiminde özel de de buğday üretiminde bir sıkıntı yok. Gelin bu iddiamızı rakamlarla ortaya koymaya çalışalım.
İnsan beslenmesinde kullanılan kültür bitkileri arasında dünyada ekiliş ve üretim bakımından ilk sırada buğday yer almaktadır. Bunun sebebi buğday bitkisinin geniş bir adaptasyon yeteneğine sahip olmasıdır. Ayrıca buğday tanesi uygun besleme değeri, saklama ve işlenmesindeki kolaylıklar nedeniyle birçok ülkenin temel besini durumundadır.
Dünya genelinde baktığımız da yaklaşık 225 milyon hektar alanda buğday ekimi yapılmaktadır.
Dekara 350 kg verim alınan buğdayın ortalama 780 milyon ton üretimi vardır. Yıl sonu stokları yaklaşık 300 milyon ton dur. Yani dünya genelinde ambarlarda 300 milyon civarında buğday bulunmaktadır.2022-2023 yılında yaklaşık 8 milyon açığın olacağı tahmin ediliyor.(20022-2023 yılı tahminler 778 milyon üretim,786 milyon ton tüketim olacağı öngörülüyor.)
Burada yaklaşık 8 milyon tonluk bir eksiğin olacağından hareketle bazı mahfiller dünyada gıda sorunu yaşanacağı özelde de buğday kıtlığı yaşanacağı yaygarasını koparıyorlar. Depolarda 300 milyon ton buğday var, bunu neden konuşmayız.
Efendim Çin 150 milyon ton stok yaptı deniliyor-ki bu mümkün değil- ne kadar doğru ise artık bilemiyoruz, çünkü elde böyle bir veri yok-öyle olduğunu varsaysak bile geriye en kötü ihtimalle 150 milyon ton buğday var. Bu durum şunu gösteriyor, Türkiye de olduğu gibi, dünyada da aslında bir buğday kıtlığı yok. Fakat şu bir gerçek algı ve manipülasyonlarla dünyada bir buğday krizi oluşturmaya çalışanlar var. Nitekim bunu da başardılar.
2021 Eylül ayında 250 -300 dolar olan buğdayı 550 -580 dolar seviyesine çıkardılar. Dünyanın iki büyük buğday ihracatçısı konumundaki Ukrayna ve Rusya arasında kasıtlı olarak çıkartılan ve bitirilmeyen savaşı bir de bu açıdan değerlendirmek lazım. Savaşın olması kimin işine yarıyorsa ,bu savaşı çıkaranlar ve uzamasını isteyenlerde aynı mihraklardır.
Dünya buğday üretiminde ilk sırada %17’lik pay ile Çin yer alırken bunu %16 ile AB ülkeleri ve %14 ile Hindistan, %11 Rusya %7 ABD %5 Kanada %4 Avusturalya takip etmektedir. Türkiye, dünya buğday üretiminin %3’ünü gerçekleştirmekte olup buğday üretiminde dünyada onuncu sıradadır.
Türkiye genelinde baktığımız da yaklaşık 7 milyon hektar alanda buğday ekimi yapılmaktadır.
Dekara 280 kg verim alınan buğdayın ortalama 20 milyon ton üretimi vardır. Türkiye de üretim ve tüketim birbirini karşılamaktadır. Türkiye ihracat yaptığı için buğday ithal etmek zorunda kalmaktadır.
Türkiye’nin sürekli buğday ithal ettiği yaygarasını koparanlar, ihracatı hiç konuşmamaktadırlar. Türkiye son yıllarda dünyada en fazla un ihracatı yapan ülkeler arasında ilk sıralardadır. Uzun yıllar birinci olmuştur.
Makarnada da dünyada en fazla ihracat yapan 2. ülkeyiz. Burada tartışılması gereken konu Türkiye’nin neden buğday ithal ettiği mevzusu değildir. Bize göre tartışılması gereken birinci konu Türkiye’nin ihraç ettiği malların marka değeridir. Maalesef marka değerimiz olmadığı için başka ülkelerin yüksek sattığı bir ürünü bizim daha düşük fiyata satıyor olmamız.
Makarnada bu çok bariz bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Bizim 700-750 dolara sattığımız makarnayı başka ülkelerin 800-900 dolara hatta 1000-1200 dolarlara kadar sattığı gerçeği. Peki bu nasıl oluyor. İşte bizim buna kafa yormamız gerekiyor. Aynı ürünü satıyorsunuz ama katma değer olarak çarpanınız aynı değil.
Marka değeri nedir, nasıl oluşur, kalite ve standardizasyon, müşteri memnuniyeti, geri dönüşler, ulaşım, inovasyon gibi marka değerini oluşturan amiller üzerine kafa yormamız gerekmektedir. İkinci olarak da son yıllarda buğday ekim alanlarında ciddi bir azalış söz konusu. Yaklaşık 9,5 milyon hektar ekim alanından 7 milyon hektar ekim alanına bir düşmüş söz konusu. Bunun sebepleri nelerdir? Bunun sebepleri yem bitkileri, yağ bitkileri vs. ekimine başlanması, buğdayın ekonomik anlamda cazip olmaması, âtıl tarım alanları gibi sebepler söylenebilir ilk etap belki. Ama bu problemi de masaya yatırıp tartışmamız gerekir.
Biz henüz Türkiye buğday ithal etmesi yararlımı zararlımı, etmeli mi etmemeli mi bunu tartışmaktan, bu tali konuları tartışmaktan gerçek konuları tartışmaya fırsat bulamıyoruz.
Türkiye tarımla ilgili problemler elbette var. Fakat yüksek perdeden ifade edildiği gibi kriz boyutunda sıkıntılar yok. Türkiye 700 bin ton fındık,500 bin ton kayısı, 420 bin ton kiraz,
250 bin ton incir ile dünyada birinci sıradadır. Kavun, karpuz, bal, çilek üretiminde ikinci sıradayız.
Mercimek ve Yerfıstığı ise dünya üçüncü sıradayız.3,5 milyon ton elma, 10 milyon ton domates ,900 bin ton, mandalina 530 bin ton, nohut üretimi ile dünya 4. sıradayız.
Dünyada en fazla şekerpancarı üretiminin yaklaşık 18 milyon tonla beşinci sırasında Türkiye yer almaktadır.
Türk tarımı Dünya tarımında 7.sıra, Avrupa tarımında 1. sıradadır. Daha iyi olunabilir mi ? Elbette bu mümkündür.
2022 Yılı buğday hasadı ülke genelinde tüm hızıyla devam ediyor. Güney bölgelerin hasadı tamamlandı. Orta Anadolu da hasat devam ediyor, kuzey Anadolu hattında bazı bölgelerde hasat yeni başladı. Genel itibar ile verim yüksek.
“Buğday verimi geçen yıla göre çok iyi ama bir önceki yıla göre biraz düşük” Hangi bölgeden kiminle görüşsem bu cümleyi kuruyor. Kalite ise genel itibari ile çok değişmez ülkemizde. İklimde anormal bir değişim olmazsa aşağı yukarı kalite sınıfında bir değişiklik olmaz. Türkiye de bir iki puan da olsa çok az değişmekle birlikte yıllara göre
Çok iyi kalitede buğday: %10
İyi kalitede buğday: %15
Orta kalitede buğday: %50
Düşük vasıflı buğday: %25
Türkiye’de çok iyi kalitede buğdayın az olmasının sebebi nedir? Buğday serin iklim bitkisidir de ondan. Ne demek bu. Buğday çimlendikten sonra vernalizasyon ihtiyacı vardır, yani soğuklanma ihtiyacı vardır. Bu anlamda Türkiye de çok kaliteli buğday fazla değildir. Çünkü Türkiye ılıman iklim kuşağındadır. Rusya, Ukrayna, Kazakistan vs... gibi kuzey yarım kürede yetişen buğdayların genel itibariyle kaliteli olması iklimden kaynaklanır.
Kaliteye etki eden en büyük etken iklimdir. İklim uygun olduğu halde kalitesiz buğdayda yetişebilir elbette. Bitki besin maddesi eksik olur, ekim ve hasat zamanında yapılmaz, hastalık, yabancı ot ve zararlılarla mücadele edilmezse ve bunun gibi diğer aktörler de buğdayın verim ve kalitesini etkiler.
Benim bu değerlendirmem ekmeklik kalitesi anlamında bir sınıflandırmadır.
Buğdayda, kalite ve sınıflandırma ilgili bilgilendirmeyi bir sonraki yazımızda yapmak üzere hoşça kalın.