Bu nasıl bir program?
UDEF ve İki Doğu İki Batı Derneği’nin ortaklaşa yürüttüğü çalışma kapsamında dünyanın dört bir yanından gelen öğrencilerin kültürünü yakından tanımak ve tanıtmak amacıyla her sene gerçekleştirilen bir progamdır. Bu program, Uluslararası Öğrencilerin çeşitli faaliyetlerini ihtiva eder. Türkiye’de eğitim-öğretimi devam eden ulusrarası öğrencilerin kendi ülke başkanı ile ülke tanıtımı amacıyla hazırladığı iki günlük bir program İki Doğu İki Batı Derneği ve Türkiye Devleti’nin desteği ile her sene Türkiye’nin farklı şehirlerinde düzenlenir.
Programın amacı nedir?
Programın amacı; sorumlu, kaliteli ve yetenekli öğrenci yetiştirmek, dilden kültürüne kadar her şeye sahip çıkabilecek iyi ve nitelikli bir insan olmak için ilgi ve destek göstermek. Türkiye’ye gelen öğrencilere Türkçe öğretmek, Türk kültürünü tanıtmak, kültürel değerleri yaşatmak; aynı zamanda öğrencilerin örf ve adetlerini tanımak bu programın asıl prensipleridir. Çünkü, “kültür gücü olmayan millet, tarihte varlığını ispatlayamaz. Milleti oluşturan insanların arasında dil birliği kadar, kültür birliğinin de değeri ve rolü vardır.” Mustafa Kelmal.
Neler öğrendim?
İlk defa 50’den fazla ülke insanıyla tanışmak her ülkenin kendine özgü örf ve geleneklerini öğrenme ortamında bulunmak bana büyük tecrübeler kazandırdı. Programda farklı ülke insanlarıyla görüştükten sonra öğrendim ki bir insan diğerinden kan ve renk bakımından farklı olabilir ancak zevk, düşünce, inanç, ahlak ve zeka bakımından biri diğerinden çok farklı değil. Ve farklı olsa da insanları birleştiren ortak bir nokta var: duygu. Evet insanı birbirine bağlayan şey duygudur. Mevlana’nın sözüyle “Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguyu paylaşanlar anlaşır.”
Program meydanında kurulmuş çadırları teker teker gezip Azerbaycan, Makedonya, Filistin, Irak, Suriye, Bangladeş, Hindistan, Pakistan ve Afrika ülkelerinin kültürel özelliklerini anlatan yöresel yemeklerini tattım. Yemeklerin tadı farklı olduğu kadar yemek isimleri de çok ilginç. Tabi farklı yemek tatlarının ne olduğunu soracak olursak Türkiye’deki Ulusrarası Öğrenci Buluşma Programları’nı asla kaçırmamalıyız.
Yemekten sonra, ülkelerin ulusal ve halk danslarını izledim. Ülkelerin kahramanlık destanlarını dinlerken eskiden günümüze kadar o toplumların ne gibi acı ve sıkıntılar çektiğini hissettim. Ancak kimsenin iradesinde bir zaafiyet görmedim. Türkçeleri zayıf olmasına rağmen ülkelerini o kadar güzel bir şekilde anlatmışlar ki yıllarca kitaplardan öğrenemediğim şeyleri iki günlük programdan öğrendim. “Dünyanın neresine giderseniz gidin Müslümanlar, her gün can sıkan sorunlarla karşı karşıyadır ancak isyan etmek, şikayet etmek yerine; deneyerek, sınayarak çözüm üretmeye çalışırsak her sorunun çözümünü bulabiliriz, bugün burada ve bu programda öğrendiğimiz şeyler ve edindiğimiz tecrübeler ülkelerimize döndüğümüzde bize ışık tutar diye düşünüyoruz”. dedi bir arkadaşımız.
Uzun vadeli, olgun, bilinçli ve toplum için birer rol model olan bir genç kuşağı buradan gözlemlenebilir. İleride bu öğrenciler, Türkiye’nin ortak dil ve kültürel bağlarının bulunduğu ve bulunmadığı çoğrafyalarda karşılık etkileşmenin aracı olacak ve Türkçeyi yaygınlaştırmak ve dünya dili haline getirmek için büyük katkılar sağlayacaklar diye düşünüyorum.
Bu yüzden Türkiye’nin bu öğrenciler üzerine yaptığı yatırımların boşa çıkmayacağından beni emin kıldı. Bu program ya da buna benzer programlar insanın geçmişiyle geleceğini bağdaştırmak, kültürlerin özünü korumak, dürüst ve saygılı bireyler yapmak hedeflerini gözetiyor.
Çünkü bir milletin dili yoksa geleneği örf ve adetleri de yok olur. Böyle bir millet ise çabucak tarihten silinir. İşte bu program sayesinde öğrendim ki dilimiz gibi kültürümüzü de canlı tutmak için gayret göstermeliyiz.
Ayrıca yukarıda bahsettiğimiz şeylerin canlı halini sunmak üzere 27-28 Nisan’da “12. Uluslararası Öğrenci Buluşması” Konya Şehir Meydanında düzenlenecek, davetlisiniz.