Türkiye'nin kalbindeki derin yara 1999 yılı 17 Ağustos depreminde açıldı. Bu depremin ardından Türkiye’de yapı denetim ve aram kurtarma faaliyetleri tamamen değişti.
Gölcük depremine kadar bir çok ilde binalar rüzgar yönetmeliğine göre yapılırken bu tarihten itibaren tüm illerdeki binalar deprem yönetmeliğine göre yapılmaya başlandı.
Türkiye’nin Sivil savunma, arama-kurtarma ve afet durumlarındaki yardım koordinasyonu da tamamen değişti. Artık herkese bu eğitimler verilirken, sivil arama kurtarma ekipleri de oluşmaya başlandı.
Bunun yanında hemen hemen her alanda büyük değişimler başladı. Türkiye gerçekten bir deprem ülkesi olduğunu 17 Ağustos’taki depremle kabul etti. Resmi rakamlara göre 18 bin kişi hayatını kaybetti.
Artık durum eskisi gibi olamaz, her alanda depreme ve büyük afetlere hazırlıklı olunması şarttı.
Bugün, Kahramanmaraş merkezli 10 ilde büyük yıkımlara neden olan 7,7 ve 7,6 büyüklüğünde depremle ülkemiz en büyük felaketle karşı karşıya kaldı. Depremin 6 gününde 24 bin 617 can kaybı olduğu açıklandı ve bu rakam her dakika yükseliyor.
17 Ağustos depreminin sonrasında yaşanan değişimler, 6 Şubat 2023’e yaşanan daha büyük bir depreme tam da hazırlıklı olmadığımızı ortaya çıkardı.
Bunun en büyük kanıtı da Kahramanmaraş, Hatay ve Gaziantep’te çok büyük yıkımların yaşandığıdır. Birçok binanın dayanıksız olduğu ortaya çıkıyor. Malzemeden çalma, yetersiz denetim ve binlerce sorun bugün ortaya çıktı.
Aslında bizim 17 Ağustos depreminden sonra aldığımız önlemlerin birçoğu deprem olduktan sonra yapılacak olanlarmış. Yani deprem olmadan önce aldığımız ders olmamış gibi görünüyor.
Depremden önce yapılması gerekenler için tek ders alan Erzin Belediyesiymiş, Başkanı Ökkeş Elmasoğlu’ymuş. Kaçak yapılaşmaya izin verilmeyen Erzin’de tek bina yıkılmadı ve tek kişi ölmedi. Hatay’ın, Kahramanmaraş’ın yarısı yok oldu. Gaziantep’in birçok ilçesinin yarısı yok oldu.
Evet deprem 7,7 olmasına rağmen yıkıcı etkisi çok çok fazlaydı ama yapılaşmada gerekli önlemler alınsaydı ölümler ve yıkımlar bu kadar çok olmayacaktı.
17 Ağustos’tan sonra Türkiye nasıl değiştiyse 6 Şubat’ta da bu değişimde nelerin eksik olduğu ortaya çıktı.
Bundan sonraki süreçte iki büyük felaketi yaşayan Türkiye, artık tam manasıyla da değişeceğine inanıyorum.
Artık deprem yönetmeliği diye bir durum olmayacak ve Türkiye’deki tüm binalar depreme dayanıklı olarak yapılacaktır. Asla kaçak yapıya, denetimsizliğe ve olagelmişe izin verilmeyecektir.
Bu felaket son olmayacak belki ama, bu kadar ihmalin neden olduğu çok sayıda ölümler önüne geçmeyi başarabilme umuduyla…