Tam 12 yıl. Dile kolay. Koşturarak devam eden bir süreç. Ya okumak istemiyorsa! Ya kabiliyeti yoksa! Ya ailenin imkanı yoksa? Ya da aileye yük değil, katkı sağlamak gerekiyorsa...
Yok! Okuması lazım! Ne elde edecek o çocuk?
Zulüm değil mi bu ona ve ailesine? Belki o çocuğun kabiliyeti bir sanat dalına uygun. İyi bir usta olacak! Ya da iyi bir sanayici olacak! Ama 12 yıl sonra öyle mi? O sanatın çırağı, kalfası ve ustası olacak öyle mi o saatten sonra? Var mı örneği?
Ne mümkün? Çırağı ve kalfası olmadığı işin, ne ustası ve ne de işvereni olabilir? Zaten çocuk o saatten sonra gözünü üniversiteye dikiyor. Kız ve erkek fark etmiyor. En düşük puanlarla bir yere giriyor. İlim mi tahsil ediyor? Ne mümkün! Hayatı bomboş hatta haramlar etrafını sarıyor. Edep, ahlak ve haya kalmıyor. Bitirince de gözünü devlete, masa başına dikiyor. İstihdam ne mümkün! Sonra? Hani bir zamanların tabiri vardı ya; kaldırım mühendisi...
Yazık oluyor gençliğimize. Mahvoluyorlar. Ellerine geçen bir şey olmayınca üzüntüye kapılıyorlar. Ruhen yoruluyorlar.
Tabii ki bu arada sanayiler boş. Yetişmiyor yeni ustalar. Çırak yok, kalfa yok. Çok usta yalnız çalışıyor. Yerlerini kim dolduracak ilerde? Fabrikalar kalifiye eleman arıyor. Yazık oluyor gençliğimize, çok yazık hem de.
Bir de bunun, okuma kabiliyeti ya da isteği olmayan çocukların aile ve dolayısıyla devlete getirdiği yüke bakarsak, o boş yatırım ve masraflarla neler yapılmaz ki?
Allah c.c herkese ayrı bir kabiliyet vermiş. Öyle okumayan insanlar var ki, bulunduğu sanat dalında mucid durumda. Önemli olan bu kabiliyetleri keşfetmek.
Ecdadımız bu konuda ne güzel örnek. Böyle çocukları küçük yaşta okuturken tespit edip, sanatıyla ilgili uygulamaları da eskiden olduğu gibi daha verimli bir hale getirilebiliriz. Ahilik teşkilatı bu konuda yol göstericidir.. Ecdadımız bu yollarla nice başarılar elde etmiş ve Mimar Sinan'lar misali dünya çapında şahsiyetler çıkarmıştır.
Allah c.c sonumuzu hayreylesin. Bize gerçek ilim adamları, kaliteli sanatkarlar ve sanayici insanlar lazım. Her sahanın dolması gerekiyor. Üniversite okumak herkese gerekmez ki? Hatta lise bile gerekmez. Şu anda binlerce üniversite mezunu işsiz, çaresiz ve bunalımda. Ayrıca yuva kuramamaktan hem kendisi hem ailesi sıkıntıda, hem de nüfus gücü gençlik olarak adeta yok olmakta. Bu arada evlenip boşananların sayısı da korkunç boyutta.
El hâsılı; nesil yetiştiremedik. İman ve İslâm dolu gönüller elde edemedik. Bizi sevindiren İmam Hatip ve Kurslar ise genel sayıya göre ne kadar ve onlara da ne verebiliyoruz? Keyfiyet ve kalitede müthiş kayıplardayız. Her çocuğa tablet, bedava kitap verilirse tablete dalar, kitaba para vermediği için onu umursamaz, kolaylaştırılan ve ucuz olan internet ile de telefonun en iyisine ulaşır; ders internetten, çalışma, kalma ve disiplin yok... Tabii ki yetişmiş nesiller de yok. Ahlak ise sıfır. Giyim kuşam-haya, ne öğretmende ve ne de öğrencide var?
Ne olacak bu neslin hali?
Milli Eğitim ve Devlet yetkililerine açık çağrımızdır:
En azından liseleri isteğe bağlı yapın. Bu tehlikeyi görmelisiniz! Bırakın, okuma kabiliyeti olmayanlar sanatkar olsunlar.