Hasan Mutluoğlu
Hasan Mutluoğlu Selamlaşmak

Selamlaşmak

Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun, son zamanlarda meydana gelen terör olayları sonrasında, halk arasında meydana gelen endişelerin sokaklardaki etkisini azaltmaya yönelik bir önerisi oldu.

Evlere kapanmadan sokaklara, caddelere çıkıp, iş yerlerine giderek, insani ilişkilerin yoğunlaştırılması, SELAM verilerek samimiyetin arttırılması, yönünde bir öneri idi.

Selam; Hz. Ademle başlayan önemli bir söz. İnsanları biribirine yakınlaşmasına vesile olabilecek ALLAH kelamı.

“Allah Hz. Ademi yarattığı vakit, meleklere selam vermesini, selamın karşılanma şekline dikkat etmesini, bu formatın kendisinin ve çocuklarının selam şekli olacağı söylenmişti.”

Selamlaşmanın Allah’ın bir emri olduğunu Nisa Suresinin 86. Ayetinden anlayabiliriz.

“Bir selam ile selamlandığınızda, siz de ondan daha güzeli ile selamlayın veya aynı ile karşılık verin.”

Önemli kaynaklarda yer alan Hadis-i Şerife göre de SELAMIN önem ve ehemmiyetine işaret edilmektedir.

“Ruhumu kudret elinde tutan Allah’a yemin olsun ki, siz iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Yaptığınız zaman birbirinizi seveceğiniz bir ameli size haber vereyim mi? Aranızda SELAMI yayınız.”

Peygamber Efendimiz Ashabı ile sohbet ederken; “İslamın hangi hasleti daha hayırlıdır?” diye sorar ve şöyle ifade eder:

İnsanlara yemek yedirmen ve tanıdık tanımadık herkese selam vermendir.”

Ayrıca, Selamın Allah’ın isimlerinden birisi olması, “Kadim Kültür” geleneğimizde oldukça önemsenen, sosyal yaşantımızın vaz geçilmez bir iletişim aracı olarak yaşatılan, uygulanan kültürel yaşam biçimi.

Yabancı kültürlerin etkisi ile, selamlaşma kültüründe yozlaşma başlasa da, Kadim Kültür selam şekli hala devam etmekte.

İnsanların birbirleri ile sağlıklı iletişime geçebilmeleri için, herkesin itiraz edemiyeceği önemli bir sözle başlamak gerekir.

İşte bu önemli söz, İnsanlığın ilk atası Hz. Adem ile başlayan ve Allah’ın talim ettirerek öğrettiği, Allah Kelamı “Esselamün Aleyküm –Ve Aleyküm Selam.” sözünden başkası olabilir mi?

Selamlaşma ile alakalı bazı anektotları paylaşarak, Selamın hayata katkılarını örnekleyerek anlatmak  istiyorum.

1972 yılı Eylül ayında, Yozgat ili merkez ilçeye bağlı bir köy ilkokuluna öğretmen olarak atandım. Geçici olarak köy odasında kalıyorum. Köy halkı ormanda, harmanda, yabanda işinin peşinde.

Okulun açılmasına zaman var. Çocuklarla yakın temas, yeni olduğum için zor. Birilerinin benimle ilgilenmesini beklemek, bana zaman kaybettirdi.

Karar verdim, köylünün çalıştığı alanlara ziyarete çıktım. “Selamün Aleyküm” dedim. “Aleyküm Selam” dediler. “Bereketli olsun” dedim. “Sağol, hoş geldin” dediler.

Köylüler “Maşallah, Muallim de bizim gibi, bizden biri” dediler. Bu yaklaşımdan sonra, o köyden biri oldum. Bu diyalog hala devam ediyor. Hala o köyden biriyim.

Bir ara ticaretle uğraştım. Ticareti yaparken en çok kazançlı olduğum taraf, gün boyu her müşterinin selam vermesi ve benim de karşılığını vermem idi.

Askeriyeden emekli Isparta’lı bir dostum, Konya’da kalma sebebini şöyle izah etmişti. “Beni Konya’da alıkoyan sebeplerin başında, -tanısın tanımasın- herkesin her yerde birbirine selam vermesidir.”

Bu günlerde Trabzon ilinden gelen değerli bir dostumun ifadelerini de paylaşmak, anlatmaya çalıştığım gerçeği, güzelliği pekiştirecektir.

“Konya ne kadar güzel bir yer. Temiz ve düzenli. Güzel bir şehir. Büyük şehir olmasına rağmen, tanısın tanımasın, insanların birbirlerine Selam vermeleri. Müthiş bir güzellik. Gerçekten Konya’da yaşanır.”

Sokakta aceleci bir tavırla yürürken, selam veren ihtiyar bir amcanın selamına, yüzüne dönerek karşılık verip yürümeye devam ettim. Arkamdan seslendi, durdum. “Selamı tebessüm ederek ne güzel aldın, tebessüm etmek bir sadakadır. Allah senden razi olsun.”

Bu ifade beni ne kadar sevindirmişti. Selamlaşmanın bereketini, güzelliğini bir defa daha yaşamış oldum.

“Selamlaşmak kalplere giden yolda, bedeli Allah tarafından karşılanan önemli bir bilettir.”

Sevgi Toplumu” haline gelebilme yolunun bereketli bileti olan SELAMI, ihmal etmeden yaşatalım.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Mutluoğlu Arşivi