Sabırla yürünmesi gereken yol: Tezhip
Tezhip sanatı Türk İslam tarihinde kullanılmış geleneksel bir süsleme sanatı olmasıyla dikkat çekiyor. İRFA İrfan Medeniyeti Araştırma ve Kültür Merkezi Tezhip Atölyesi Öğretmeni Hatice Belviranlı, tezhip sanatının sabırla yürünmesi gereken bir yol olduğunu ifade etti.
Altın ile süsleme anlamına gelen tezhip, ferman, berat ve Kur’an ayetleri gibi değerli evrak ve levhaların yüksek mânevî değerini ifade etmek amacıyla icra ediliyor. Tezhip sanatının yoğun bir manevi boyutunun olduğuna dikkat çeken Hatice Belviranlı, “Tezhip Sanatı çok incelik isteyen, çok sabır isteyen ama bir o kadar da keyifli olan bir süreç. Tezhibi yaptığımdan, öğretiyor olduğumdan dolayı çok mutluyum. Bir yandan sanatı yaparken diğer yandan da sabrı öğreniyoruz. Tezhip sabırla yürünmesi gerek bir yoldur. Bu yol da insanı hem terbiye hem de tedavi eder. Çok keyifli, rengarenk, cıvıl cıvıl fırça hareketleri vardır. İçerisine minyatür de girdiği zaman hayal dünyasının kağıda aktarılabildiği şahane bir dünyadır” şeklinde konuştu.
‘ALTINLA SÜSLEMEK ANLAMINA GELİYOR’
Tezhip kelimesinin altınla süslemek manasına geldiğini ifade eden Belviranlı, “Tezhip özünde bir itibar göstergesidir. Biz bir şeye itibar ettiğimizde, değer verdiğimizde onu süslüyoruz. Daha da güzelleştirmeye çalışıyoruz. Kuranı Kerim ayetleri indikten sonra bunu muhafaza edelim demişler. Yazarken bu böyle yazılmaz, çok daha güzelini yazalım demişler ve Hüsnü Hat ortaya çıkmış. Yazdıkları eserlerde kağıtlarda kalan boşluğu daha da güzelleştirelim dediklerinde Tezhip ortaya çıkmış. Eskiden Kuranı Kerimler ve diğer el yazması eserler süslenirken, günümüzde daha çok levha süslemeye döndü. Çünkü çok fazla el yazması eser yapılmıyor günümüzde. Genellikle Kuranı Kerim süslemesi olarak bilinir” ifadelerine yer verdi.
‘SABIRLI OLURSANIZ TEZHİP’İ ÖĞRENEBİLİRSİNİZ’
Tezhip’i öğrenmek için özel bir yetenek olmasından ziyade sabırlı olan birinin tezhip sanatını öğrenebileceğini vurgulayan Belviranlı, “Tezhip Sanatı öğrenmek istenildiğinde, tüm emeğini ve vaktini verdiği sürece 4 yılda belli bir seviye kat edebiliyoruz. Ama olgunlaşması için 6 ve 8 yıl arası diyebiliriz. Eğitim süreci uzun. Çok çalışılarak, gayretle yapılması gereken bir iş. Yetenekli olmak yüzde 10 önemli ise çalışma yüzde 90 önemlidir. Çok yetenekli öğrenciler gördük ama o masanın başına oturup yapacağı şeyi bitirme sabrını ve gayretini gösteremediği için çok yetenekli olmasına rağmen eser üretemiyorlar. Bazı öğrencilere bakıyoruz çok sabırlı, gayretli, yeteneği bir tık az. Ama sabırla, gayretle o yetenek eksikliğini kapatabiliyorlar. Çünkü çok disiplinli bir iş. Bu sabrı gösteren öğrenciler yetenekleri olmasa bile başarılı olabiliyorlar” diye konuştu.
‘HER DÖNEM YOĞUN TALEP ALIYORUZ’
Tezhip sanatına olan ilginin yoğun olduğuna dikkat çeken Belviranlı, “Buranın sağladığı imkanlardan da öğrencilerimiz çok memnunlar. Senede iki kez öğrenci alıyoruz. Bir güz bir de bahar döneminde. Eğitimlerimiz tamamen ücretsiz oluyor. Başlarken bir mülakat yapıyoruz. Çünkü öğrenci Tezhibi belki sosyal medyadan belki de bir sergide görüyor. Ama orada bitmiş bir eseri ya da hızlandırılmış bir video ile görüyor. Kolaymış gibi geliyor. Seviyorum, beğeniyorum diyor ama eline bir kere kalemi alıp deseni denememiş oluyor. Bunun zorluğunu en başta fark ettirebilmek adına bir mülakat oluyor. Her dönemde yüzün üzerinde bir talebimiz oluyor. Hepsine yetişmemiz mümkün değil. Maksimum 4 öğrenci ile çalışıyoruz. İlk olarak amacımız hem kendimizin hem de öğrencimizin evvela ahlakını güzel bir şekilde sürdürmek. İkinci aşamada da sanatımızı en güzel şekilde sürdürebilmek. Bu yüzden eserler üretme süreleri biraz geç olabiliyor. Ama birbirlerine hizmet etmeyi, bir arada olabilmeyi, bir hoca ve talebe ilişkisini aynı zamanda meşk etmiş oluyorlar” diye belirtti.
‘İNSANIN TERBİYESİNDE SANAT KULLANILIYORDU’
Eskiden tekkelerde bir insanın terbiyesinde bütün geleneksel sanatların kullanıldığını kaydeden Belviranlı, “Bir insan tekkeye geldiğinde ney üflemek istediği zaman önce onu tuvaletin temizliğine alıyorlar. Oradaki sabrına, bir insana nasıl tahammül edeceğine bakıyorlar. Eğer orada bir başarı gösterdiyse onu mutfağa alıyorlar. Mutfakta bir müddet eğitimini tamamladıktan sonra neyzenlerin hizmetine veriyorlar. Neyzenlerin çayını, kahvesini, çorbasını getirip götürürken aynı zamanda kulağı doluyor. Eğitim ilk kulaktan başlıyor. Eğer bunda da başarı gösterirse bütün perdeleri kapalı çok büyük bir ney veriyorlar. Günümüzde neylerin tüm perdeleri açıktır ve öyle başlanır. Başardıkça bir perde açıyorlar. Bu aynı zamanda sabretmeyi, gayret etmeyi, bir insana hizmet edebilmeyi öğretiyor. İnsana hizmet çok büyük bir şeydir. Aynı şekilde tezhipte de öyle” şeklinde konuştu.
‘BÖYLE MAKANLARIN SAYISI ARTMALI’
İRFA gibi mekanların sayısının artması gerektiğine dikkat çeken Belviranlı, “Bu tarz mekanların hem Konya’da hem de farklı şehirlerde sayılarının artmasını çok isterim. Çünkü baktığımız zaman gençlerin farklı yöne yöneldiğini görüyoruz ve çok üzülüyoruz. Onların ilgisini çekebilecek birkaç tane mekan olursa bu insanlığı çok daha ileri seviyeye taşıyabiliriz” diyerek sözlerini tamamladı.
• SÜMEYRA KENESARI / YENİ HABER GAZETESİ