RÖPORTAJ - Prof. Dr. İsmail Coşkun, Kemal Tahir'in Türkiye'ye bakışını değerlendirdi:

"Kemal Tahir'in en başından beri yazar olarak kurcaladığı meseleler, Türkiye'nin birincil meseleleridir"- "Türkiye'nin toplum çıkarı, kamu çıkarı nerede ise Kemal Tahir oradadır"- "Kemal Tahir'de iki şey öne çıkar: Toplum ve devlet"- "O, 'Biz Batı'dan gel

RÖPORTAJ - Prof. Dr. İsmail Coşkun, Kemal Tahir'in Türkiye'ye bakışını değerlendirdi:

İSTANBUL (AA) - İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. İsmail Coşkun, Kemal Tahir'in, eserlerinde Türkiye'nin meselelerini ele aldığını belirterek, "Türkiye'nin toplum çıkarı, kamu çıkarı nerede ise Kemal Tahir oradadır." dedi.

Coşkun, Cumhurbaşkanlığı 2021 Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri'ne layık görülen Kemal Tahir'in, hayatı ve eserleri hakkında, AA Analiz Masası'nın sorularını yanıtladı.

Soru: Kemal Tahir'in biyografisi ile Türkiye'nin modernleşme ve demokratikleşme tarihi nerelerde çakışır?

Coşkun: Kemal Tahir 1910 doğumlu. Dolayısıyla doğum tarihi itibarıyla kendi kuşağı ile imparatorluğun kaybını görmüş biri. İşgal İstanbul'unu yaşamış, Milli Mücadele'yi yaşamış, yeni devletin hangi zorluklar içinde kurulduğunu tecrübe etmiş, iki savaş arası dönemin bütün zorluklarını görmüş bir yazarımız. Kemal Tahir'in kendi bireysel serüveni ile Türkiye'nin serüveni iç içe geçer. Kemal Tahir eserlerinde Türk modernleşmesini özellikle Abdülhamit'in son döneminden başlayarak, kendi ölüm tarihine kadar olan süreci okumaya, anlamlandırmaya, üzerine düşünmeye çalışmıştır roman aracılığıyla. Türk modernleşme serüvenini, doğrudan hem anlatıyor hem tartışıyor hem de açıklamaya çalışıyor. Kemal Tahir'in metinlerinde çöküş, çözülme, kuruluş ve inşa arayışının tüm dinamikleri mevcuttur. Tüm bu süreçleri Kemal Tahir, aşırı gerçekçi biçimde deşer. Bu aşırı gerçekçiliği dolayısıyla Kemal Tahir zaman zaman kötücül, insafsız, insan sevmez şeklinde ithamlara maruz kalmıştır. Oysa Kemal Tahir, insan sevmeyen biri değildir. Kemal Tahir, Türkiye'nin yaşamış olduğu çözülmenin, Türk insanını nasıl etkilediğine, toplumsal dramın birey dramıyla nasıl iç içe geçtiğine, bireyin bu konum karşısındaki zayıflığına ve açmazlarına eğilmiştir. Dolayısıyla Kemal Tahir, tam tersine topluma fazlasıyla inanır. Kemal Tahir'in en başından beri yazar olarak, edebiyatçı olarak kurcaladığı meseleler, doğrudan doğruya Türkiye'nin birincil meseleleridir.

Soru: Kemal Tahir romanlarıyla, yazarak, Türk toplumunu anlamaya çalışmıştır denilebilir mi?

Coşkun: Kemal Tahir, romanla yaşayan, romanla var olan, romanla düşünen, romanla tartışan biridir. Edebiyatla, özellikle de romanla varoluşsal bir ilişki kurmuştur. Kemal Tahir romanı, Türk toplumunun meselelerini kurcalar. Bunu kendisi de çok net ifade ediyor: "Ben romanı Batı romanında olduğu gibi burjuva bireyleri eğlendirmek için değil, ülkemin meselelerini kurcalamak için, o dramı ortaya çıkarmak için önemsiyorum" mealinde açıklamaları var. Kemal Tahir, romanı üzerinden Türkiye'nin meseleleriyle ilişki kurmuştur. Edebiyatçı olarak Türkiye'nin bütün meselelerini kurcalamıştır.

Soru: Kemal Tahir, Türk insanının değerlerinden "yüce değerler" diye bahsediyor. Kemal Tahir'in, merkeze koyduğu milletin vasıfları nedir?

Coşkun: Kemal Tahir'de iki şey öne çıkar: Bir, Türk toplumu. İki, devlet. Kemal Tahir devleti, toplumsal sorunların çözümünde yegane sorumlu olarak görür. Kemal Tahir'in dünyasında ve edebiyatında devlet çok ciddi biçimde merkezdedir. Kemal Tahir, Türk toplumunun hem geleneksel kültürüne hem tarihsel tecrübesine sık sık atıfta bulunur. Ona göre çıkış her zaman toplumdadır. Kemal Tahir, devlet-toplum ikiliğine girmez. Kemal Tahir'in dünyasında devlet-toplum ikiliği özdeşlik düzeyde vardır. Doğu toplumları, devleti yitirdiğinde çaresiz kalır. Bu sebeple Kemal Tahir'de devlet, merkezi bir role sahiptir. Kemal Tahir, sık sık Türkiye'deki Batılılaşma-modernleşme macerasını, devletin ya da bürokratik kadroların yabancılaşmasını eleştirir. Devlet, ancak yabancılaşma düzeyinde eleştiri konusu olur. Batılılaşma ile devletin yaşadığı dönüşüm sonucu, devlet eleştiri konusu olur. Yoksa hem geleneksel hem Osmanlı tecrübesinde hem günümüz Türkiye'sine kadar gelen ilişkiler içerisinde, kamunun etkin gücünün merkezi rolünün altını çizmek gerekir. Kemal Tahir'in dünyasında ikilik yoktur; toplum mu devlet mi yoktur. Batı'daki devlet-toplum tecrübesinden hareketle Kemal Tahir'e bakamazsınız.

Soru: Kemal Tahir'in, Batı ile ilişkisi nasıldı?

Coşkun: Kemal Tahir, Türkiye tecrübesinin, Osmanlı tecrübesinin, geleneksel Doğu tecrübesinin Batı tecrübesinden farklılığına vurgu yapar. Fakat bu vurguyu oryantalist tarzda yani 'Doğu, Doğu'dur; Batı, Batı'dır' ikileminde yapmaz. Modernliğe sonuna kadar açık, modernliğin mahsullerinden sonuna kadar yararlanmaya açık biridir Kemal Tahir. Kemal Tahir'in Batı romanı ile kurduğu ilişki bu anlamda çok ciddi bir ilişkidir. Ayrıntılı düzeyde Batı edebiyatıyla ilişki kurmuştur. Kemal Tahir'in Doğuculuğu ya da yerliciliği, etnosentrik, içine kapalı bir yerlicilik değildir. Özetle şunu vaaz eder Kemal Tahir: "Biz, Batı'dan gelmiş hazır reçetelerle, Türkiye'nin gerçekliğiyle ilişki kuramayız, kendimizi üretemeyiz. Biz, kendi tarihsel tecrübelerimizle, bugünkü sorunlarımıza yaklaşmalıyız. Hazır reçeteler, toplumun kültürüne, işleyiş mekanizmalarına toslamak durumunda kalır."

Soru: Kemal Tahir, devlete küstü mü?

Coşkun: Tek Parti Dönemi'nde, Donanma Davası'ndan 1938 yılında, 28 yaşında 15 yıl hapis cezası alıyor. Ancak bu hadise, Kemal Tahir'de muazzam bir tecrübeye dönüşüyor. 1950'de Demokrat Parti affı ile cezaevinden çıkıyor. Kemal Tahir deli gibi çalışıyor. Geçim derdi çekiyor. Bir yandan gazetelere tefrika yetiştirmeye, bir yandan çeviri yapmaya, bir yandan dedektif romanları yazmaya, bir taraftan da Türkiye gerçekliğini anlamak ve kavramak için derinlemesine hem yakın hem uzak dönem Türkiye tarihine ilişkin okumalar yapmaya çalışıyor. 1970'li yıllarda kendisine, devlete kızgın olup olmadığı soruluyor. "Devlete asla kırgın değilim" diye cevap veriyor. Dolayısıyla Kemal Tahir'de devlete karşı bir kırgınlık yok.

Soru: Kemal Tahir, sağda mı solda mı yer almıştır?

Coşkun: Kemal Tahir hep solda olmuştur. Dünyayı ve toplumu kavrarken hep soldan bakmıştır meselelere. Materyalist bir dünya kavrayışı vardır. Ancak Kemal Tahir'de pür sosyalist, ortodoks Marksist perspektif arayan yanılır. Kesinlikle dünyaya, Türkiye gerçekliğine hep soldan bakmıştır. Bu anlamda solda bir düşünürdür. Fakat solun devletle girdiği çatışmacı ilişkiye girmemiştir. Bütün enerjisini devlet-toplum ilişkisini anlamlandırmaya, sorun nerede, anlamaya harcamıştır.

Türkiye'nin toplum çıkarı, kamu çıkarı nerede ise Kemal Tahir oradadır. Bu anlamda Kemal Tahir Türkiye'dir. Türkiye'ye mal olmuşluk anlamında Kemal Tahir'in çok yaygın etkisi var. Kemal Tahir dışında başka yazarların da büyük etkisi vardır. Örneğin Tarık Buğra da Türkiye'nin hikayesi ile hemhal olmuştur. Milli Mücadele edebiyatında, Yorgun Savaşçı mı Küçük Ağa mı diye sorulsa. Benim kişisel tercihim Küçük Ağa olur. Fakat, Osmanlı'nın kuruluş dinamiklerini açıklamaya geldiğimizde Devlet Ana mı Osmancık mı diye sorulsa, kesinlikle Devlet Ana derim. İkisi de doruk metinlerdir. Türkiye'nin modernleşme serüvenini odağa alma anlamında ise Oğuz Atay. İdeolojik bağlamda Kemal Tahir ne tam sağ ne tam soldadır. Kemal Tahir, bütün siyasi yelpazenin tamamına ulaşmış biridir.

Soru: Kemal Tahir, Türkiye'yi kavramada edebiyatı nasıl kullandı?

Coşkun: Kemal Tahir, edebiyat üzerinden Türkiye'nin meselelerini kurcalar. Bir taraftan ultra gerçekçi bir taraftan bütüncüldür. Bu bütüncüllük, sosyoloji ile kurduğu ilişkiden gelir. Sosyoloji ve tarihe ilgisi yüksektir Kemal Tahir'in. Bu ilgi de iki şeyden kaynaklanır. Erken dönemde Marksizm ile gelişen bakış açısı, sosyolojik bakış açısının kaynağını oluşturur. Bu sebeple romanlarında çok ciddi sosyolojik çözümlemeler yapar. Fakat meseleleri edebiyatçı titizliği ile inceler. Türkiye gerçekliğini sosyal bilimler perspektifinden kavrar. Bu çok kıymetlidir. Çünkü bugün ne yazık ki edebiyatçılarımız, Türkiye'nin gerçekliğini kavrama noktasında sosyal bilimcilerden öndedirler. Türkiye gerçekliğini kavramada edebiyatın sağladığı imkanlar, seziş gücü biraz daha fazladır. Kemal Tahir de bu anlamda Türk modernleşmesini, Türkiye gerçekliğini, Türk insanının dramını, devletin içine düştüğü sıkıntıları ya da buradan nasıl çıkılacağına dair çözümleri edebiyat melekesi yardımıyla çözmeye çalışmıştır.

Soru: Kemal Tahir, bugüne ne söyler?

Coşkun: Türkiye toplumunun bugün yaşamakta olduğu sorunlara ilişkin hala çok geniş bir perspektif sunar Kemal Tahir. Sadece Devlet Ana, yıllık 30-40 bin satıyor. Eserleri sürekli gündemde kalıyor. Türkiye meselelerine, Türkiye gerçekliğine ilgisi olan herkes Kemal Tahir'e başvurmak zorundadır. Çünkü sorunlarımızın kaynağı, yaşadığımız tarihsel serüvende. Kemal Tahir, bu serüvenin kırılma noktalarına işaret etmiştir eserlerinde.

Kaynak: