Ramazan'da ne okunur? 23.04.2021
Diriliş Neslinin Amentüsü-Sezai Karakoç
Diriliş Neslinin Amentüsü adlı eser Sezai Karakoç'un İslam'ın dirilmesi gerektiğini ve nasıl bir yol ve yordam izlenmesini gerektiğini anlatan bir kitaptır. Kitapta insanların yapması gerekenler, yetişmesi gereken nesil anlatılır. Toplumdaki bozukluklarla birlikte, diğer güçlü devletlerin oluşturduğu akımlardan bahsedilir. Örneğin: kapitalizm, sosyalizm gibi... Kitapta Sezai Karakoç'un şu ifadesi çok güzeldir: Günün adamı değil "dem"in adamı olmak. Kitabında bunların gereklerini anlatır. Sezai Karakoç kendinin, bir diriliş eri olduğuna inanır ve bir diriliş cephesi bulunduğuna, kendinin de o cephede bir savaş adamı olduğuna, ya da olması gerektiğine inanır.
Bir Varmış Bir Yokmuş-Prof. Dr. Hayreddin Karaman
"Hayatım ve Hatıralar"dan ibaret olan bu kitaba Bir Varmış, Bir Yokmuş adını koydum; çünkü kendileriyle hatıralarım olan yüzlerce kişiyi düşündüğüm zaman, sanki masal kahramanlarını düşünüyordum; hepsi dünya âleminden yok olup gitmişlerdi, bırakın ebediyeti, fani dünyanın ömrüne nispetle bile ömürlerimiz bir nokta kadar değildi; sanki "bir vardık", ama kesin olarak ve uzun zaman "bir yokuz". Bu bir noktacık ömrümüzün boyu kısa olsa da değeri, ebedi saadeti elde edecek, onu satın alacak kadar büyük. "İlim bir noktadır, onu bilgisizler çoğaltmış" diye bir hikmet söylenir. Şu halde "nokta" deyip geçmemek lazım. Ömür noktasını, dünya hayat kitabının uygun yerine koymayı başarırsak "iyi ki, dünyaya gelmişiz" diyeceğimiz bir gün gelecektir. (Hayreddin Karaman)
Akıntıya Karşı-Mustafa Kutlu
“… Oltanın ucundaki balık şöyle dedi: ‘Yem öyle büyülü, çekici, gerçek idi ki; nasıl desem gerçekten daha gerçekti. Şimdi şu son nefesimi verirken itiraf ediyorum: “Tanrım bunu beklemiyordum’. Elinizdeki kitap sadece şu mektuptaki cümle yüzünden kaleme alınmıştır desem yeridir. Çağdaş Küresel Medeniyet’in (O iki asırdan beri peşine düşüp yetişmeye çalıştığımız muasır medeniyet) insanlığı getirdiği son durak burasıdır.” Mustafa Kutlu’nun gazete yazılarından derleyerek yazdığı eseri toplumumuzun tüm sorunlarına, eksiklerine, nereden nerelere gelindiğine ışık tutarken, çözümlerini de kelimelerinin arasında ilgililere sunuyor.
Hanne-Bahadır Yenişehirlioğlu
Almanya’ya göç eden bir ailenin kızı…Hanne. Aile içi şiddeti, cinayeti, intiharı, evlatlık olmayı, kültür çatışmasını, aşkı, varoluş sancısını yaşamış ve sonuçta infilak noktasına gelmiş bir hayatın sahibi. Madden güçlü fakat manevi olarak zayıf hayatında gerçek kimliğini arayan bir kadın. Yaşadığını hissetmek ve lanetli geçmişinden kurtulmak için yine geçmişinden bir umut arıyor. İnsan asla geçmişini unutmaz. Ne kadar görmezden gelse de inkâr da etse geçmişi sarıp sarmalar. İnsan hayatına anlam arar. Kendisini bir değere ya da köklerine ait hissederek hayata dair bir anlam oluşturabilir insan fakat geçmişiyle barışık olmadan bunu başaramaz. Peki ya geçmişi ile barışık değilse? Yüzleşmesi gerekir geçmişiyle, gerçekle. İnsanı en çok acıtan şey ise gerçekle yüzleştiği o andır. Kitapları ve oyunculuğu ile Türkiye’de ve dünyada büyük ilgiyle takip edilen Bahadır Yenişehirlioğlu, gerçek bir hayat hikâyesinden esinlenerek kaleme aldığı Hanne’de pek çoğumuzun çevresinden izler bulabileceği sancılı ve fırtınalı bir dönüşüm hikâyesini ustalıklı bir kurgu ve etkileyici bir üslup ile anlatıyor.