Ramazan'da ne okunur? 01.05.2021
Çöle İnen Nur-Necip Fazıl Kısakürek
Çöle İnen Nur, Necip Fazıl Kısakürek'in ilk baskısı 1969 yılında yapılan, Hz. Muhammed'in hayatını ve İslam dininin doğuşunu konu alan kitabıdır. Büyük Doğu Yayınları tarafından basılan bu eser, birçok otorite tarafından bir şaheser olarak olarak kabul edilmektedir. Sıradan tarihsel anlatımdan ziyade tarihi sürece bağlı kalarak edebi yönü ağırlıklı bir eser ortaya koyan Çöle İnen Nur, ilk baskısından bu yana okuyucular tarafından oldukça rağbet gören bir eserdir. Türk edebiyatının usta kalemlerinden Necip Fazıl Kısakürek'in edebi hayatının nihai hedefi olarak belirlediği ve "gaye eserim" dediği Çöle İnen Nur, kendinden önce yazılmış diğer birçok siyer kitabından, yani Hz. Muhammed'in hayatını konu alan kitaplardan faklı olarak salt bir biyografi ya da tarih kitabı değildir. Şailer Sultanı olarak tanınan Necip Fazıl'ın edebi birikimini fazlasıyla yansıtan ve okuyucuda duygusal bir etki bırakan kitap, bu özelliği benzerlerinden ayrışır. Yarım yüzyıldır Hz. Muhammed'in hayatını okumak isteyen okuyucular için vazgeçilmez bir kaynak kitap olma özelliği taşıyan Çöle İnen Nur, her kitaplıkta bulunması gereken kült kitaplar arasında yer alıyor
İki Şehrin Hikayesi-Charles Dickens
Dünya edebiyatının en önemli klasik yapıtlarından biri olan İki Şehrin Hikâyesi, Paris ve Londra arasında gelişen olay kurgusuyla, tarihin en hareketli anlarından birinin, Fransız Devrimi’nin ekseni etrafında biçimlenir. Edebiyat dünyasının “Dickens’ın en büyük tarihî romanı” olarak, yazarın kendisinin ise “Yazdığım en iyi hikâye” diye tanımladıkları yapıt, Fransız Devrimi ile Terör Dönemi kargaşasında yaşamak zorunda kalan bir grup insanın özel yaşamlarını aktarırken, dönemin acımasız toplumsal koşullarını da irdeler. Hapsedildiği Bastille zindanından kurtarılan Doktor Manette ile iş işten geçmeden İngiltere’ye göndermiş olduğu kızının on sekiz yıl sonra buluşmaları ve Londra’da yeni bir yaşam kurmaları; sevgi, dostluk, özveriyle örülmüş bu yaşamın Paris’te gelişen devrim dalgasının haberleriyle gölgelenişi, iki şehri yansıtıyor okuyucuya. Paris’teki karanlık günlerin karşısında Londra’daki aydınlık ve dingin günler yer alıyor. Ancak her iki şehir de karanlığın içinde umudu, aydınlığın içinde hüznü taşıyor.
Bülbülü Öldürmek-Harper Lee
1960 yılında yayımlandığından bu yana bütün edebiyatseverlerin gönlünde özel bir yer edinen, Pulitzer ödüllü Bülbülü Öldürmek, Amerika’nın güneyinde yaşanan ırkçılığı ve eşitsizliği bir çocuk kahramanın, Scout Finch’in gözünden anlatıyor. Harper Lee, kullandığı yalın ama çarpıcı dil aracılığıyla adalet, özgürlük, eşitlik ve ayrımcılık gibi hâlâ güncel temaları, Scout’ın büyüyüş öyküsüyle birlikte dokuyarak, iyilik ve kötülüğü hem bireysel hem de toplumsal düzeyde mercek altına alıyor. Bir “zenci”nin haksız yere suçlanması üzerinden gelişen olaylar; önyargılar, riyakârlık, sınıf ve ırk çatışmalarıyla beslenen küçük Amerikan kasabasının sınırlarını aşıp, insanlar arası ilişkide adaletin ve dürüstlüğün önemini anlatan evrensel bir hikâyeye dönüşüyor. Etkileyici gerçekliği ile ürperten, “insani” vurgusuyla sarıp sarmalayan, çağdaş dünya edebiyatının en önemli örneklerinden biri olan bu klasik roman, Ülker İnce çevirisiyle tekrar Türkçede. “İstediğin kadar saksağanı vur vurabilirsen ama unutma, bülbülü öldürmek günahtır.”
Çavdar Tarlasında Çocuklar - Jerome David Salinger
1951 yılında basılan kitap, Salinger’in ilk ve tek romanıdır. Çıktığı andan bu yana ilgi gören roman, ergenlik dönemindeki bir çocuğun dünyayı algılayış biçimini bize anlatırken, yetişkinlerin düzenine karşı olan isyanını da başarılı bir dil ile aktarıyor. Samimi dili ve karakterin içinde bulunduğu duyguların okuyucuya olan yansıması, onu kısa sürede dünya edebiyatı listelerinde ilk sıralara taşıyor. Romanda, Holden’in okuldan atılması ile başlayan hikaye onun evden uzaklaşması sonucu başına gelenler ile devam ediyor. Daha önce de iki okuldan kovulan kahramanımız bu olay sonucunda ailesi ile yüzleşmemek için evden kaçıyor. Bavullarını alarak tarih öğretmeninin yanına gelen Holden, hocasının tutumundan rahatsız oluyor ve burada fazla uzun süre kalmıyor. Ergenlik çağının getirdiği isyankar tutum ile yetişkinlerin düzenine adeta kafa tutan kahramanımızın bir sonraki durağı öğrenci yurdu oluyor. Fakat buradan da arkadaşları ile tartıştığı için ayrılmak durumunda kalıyor. Evden uzakta geçirdiği bu birkaç günü, otel odalarında ve sokakta geçirirken yaptığı gözlemler ve başına gelenler bize eğlenceli bir dil ile aktarılıyor. Ona tek yardım etmeye çalışan kız kardeşi ile buluşmaları, yolunda gitmeyen aşk hayatı ve çevresindeki ikiyüzlülüklerden bunalan tavrı bizi bir anda Holden’ın isyanına ortak ediyor.