Ramazan'da ne izlenir? 07.05.2020
Hz. Muhammed: Allah'ın Elçisi
Film, 7.yy’da Mekke’de ve Hz.Muhammed’in etrafında gelişen olayları konu ediniyor. Abrahanın fil ordusuyla Mekkeye yönelişi sebebiyle tedirgin olan Mekke halkı çaresizdir. Hz. Muhammede hamile olan Hz. Amine geri kalan Mekke halkı gibi kaçıp dağlara saklanamaz. Abraha kimseciklerin olmadığı şehri kolayca ele geçirebileceğini düşünür ancak filler Mekkeye doğru bir adım dahi atmaz. Ardından milyonlarca ebabil kuşu, Abrahanın ordusunu taş yağmuruna tutarak yok ederler. Bu olaydan tam bir ay sonra Hz. Muhammed doğmuştur. Hz. Aminenin kucağındaki minik bebek dünyayı kökünden değiştirecektir.
Mevlana Celaleddin-i Rumi: Aşkın Dansı
Yüzyılları aşan evrensel barış, kardeşlik ve aşk düşünceleriyle tüm dünyada geniş kitleler tarafından sevilen ve saygı duyulan, büyük felsefi düşünür, Mevlana Celaleddin-i Rumi filmin ana konusunu oluşturuyor. Filmin temel amacını, düşünceleriyle insanlığa yön veren Mevlananın sevgi ve barış öğretilerinin, sinemanın etkisi ve gücüyle yorumlanması ve geniş bir izleyici kitlesine sunulması oluşturuyor.
Derviş
Senaryosu, Boşnak yazar Meşa Selimoviç’in 1966’da yayınlanan ve yaklaşık otuz farklı dile çevrilmiş ’Derviş ve Ölüm’ adlı romanından yola çıkılarak hazırlanan Derviş, Osmanlı döneminde küçük bir kasabadaki tekkede yaşayan Mevlevi şeyhi Ahmet Nurettin’in hayatını anlatıyor. Mutlak dini doğrular üzerine kurulu dünyasında yaşayan Ahmet Nurettin, olaylar karşısında hep seyirci kalmış, gerçeklerden ve çelişkilerden kaçmıştır. Öte yandan, diğer insanlara yol gösterici olma iddiasındadır. Ancak yaşam, onu kaçtığı her şeyle yüzleşmeye zorlayacaktır. Erkek kardeşinin suçsuz yere tutuklanıp idam edilmesiyle Nurettin, bunun sorumlularına karşı müthiş bir öfkeye kapılır ve isyan eder. Bu öfke ve isyan sonucu ’kutsallık’ ve ’sonsuzluk’ katından iner, yıkıcı duygulara sürüklenerek, gittikçe daha kusurlu ve güvensiz bir kişiliğe bürünür.
Çöl İşaretçileri
Tunus sinemasını dünyaya tanıtan yönetmen Nacer Khemir’in bu ilk filmi bir arayışın öyküsünü anlatıyor. Eski bir otobüs uçsuz bucaksız bir gökyüzünün altında, neredeyse görünmez hale gelmiş bir yolda savrulmaktadır. Yolcular arasında, bu garip çölün en ücra kasabasına tayin edilmiş genç bir öğretmen bulunmaktadır. Çöl sessizliğinin ortasında birden bir şarkının derinden ve monoton yankısı çınlar. Bu kumdan gelen çağrıyı andıran bir Endülüs şarkısıdır. Ardından bir rüyadaymışcasına, tuzdan yapılmış heykellere benzeyen figürler ortaya çıkar. Bunlar çöl gezginleridir.