Psikolojinin ilacı oruç
Ramazan ayının psikolojik açıdan iyileştirdiğini, aile, akraba ve arkadaş bağlarının güçlendirdiğini belirten Terapist Berfin Akdeniz, “Oruç tutmak, ruh sağlığı açısından olağanüstü bir iyileştiriciliğe sahiptir. Bu ay güzel davranışların kazanılması için de bir fırsattır.” dedi.
Ramazan ayının psikolojik açıdan iyileştirdiğini, aile, akraba ve arkadaş bağlarının güçlendirdiğini belirten Terapist Berfin Akdeniz, “Oruç tutmak, ruh sağlığı açısından olağanüstü bir iyileştiriciliğe sahiptir. Bu ay güzel davranışların kazanılması için de bir fırsattır.” dedi.
Oruç tutmanın ruhsal açıdan iyileştirdiği, aileyi bütünleştirdiği ve akraba bağlarını güçlendirme gibi birçok faydası bulunuyor. Ramazan ayında strese sebep olacak takıntılı düşüncelerin azaldığını söyleten Terapist Berfin Akdeniz, bu ayın güzel davranışların kazanılması açısından da fırsat olduğunu vurguladı. Oruç boyunca sabırlı davranışlar sergilendiğini dile getiren Akdeniz, “Oruç tutan kişiler öncelikli olarak temel dürtülerini kontrol etmeyi öğrenirler. İftar ve sahur vaktini bekleyerek sabırlı davranış örüntüleri sergiler. Birincil fizyolojik ihtiyaç olan beslenme ve uykuyu da sahura kalkarak yeniden düzenler ve kontrol edinimi sağlarlar.” diye aktardı.
‘RAHATSIZLIKLARI AZALTIR’
Psikolojik açıdan oruç tutmanın rahatsızlıkları azalttığını belirten Akdeniz, “Oruç tutan kişiler açlık ve cinsellik gibi temel ihtiyaçlarını kontrol etmeyi öğrendiklerinden ötürü ruhsal farkındalığı gelişen kişinin psiko-sosyal rahatsızlıkları azalır. Sürece ek olarak akut stres bozukluğuna sebep olacak takıntılı düşüncelerin azaldığı görülmektedir. Fiziksel irade beraberinde bilişsel iradeyi de getirir. Düşüncelerini kontrol edebilen birey ruhsal dinamiklerini yönetebilme gücüne erişir. Bu sayede oruç tutan birey davranışlarını kontrol etmeyi öğrenir. Davranışları üzerinde kontrol gücüne sahip olan bireyin anti sosyal davranış örüntüleri sergilemesi mümkün değildir.” şeklinde konuştu.
‘AİLE İLİŞKİLERİNİ GÜÇLENDİRİR’
Ramazan ayının bütünleştirici özelliğinden bahseden Akdeniz, “Oruç ibadeti sayesinde iftar ve sahurda bir araya gelen aile bireyleri arasında paylaşım artarak bireyin psiko-sosyal iyileşme hali desteklenir. Oruç tutmak yalnızca aç kalmak olmadığı için, oruç tutan bir kişi kötü sözler söylememesi, kavga etmemesi gerektiğini bilir. Böylelikle patolojik öfke davranışı olan kavga etmek yerine, pozitif iletişim yollarını kurarak ilişkilerini yönetme fırsatını yakalar. Ramazan ayı güzel davranışların kazanılması için bir fırsattır. Ramazan ayında tutulan oruç, tıbbi olarak ispatlanan biyolojik faydalarının yanında ruh sağlığı açısından da olağanüstü bir iyileştiriciliğe sahiptir. Ruh ve beden arasında kurduğu muhteşem zincirle huzur ve mutluluk bir arada yaşanır.” ifadelerine yer verdi.
‘PSİKOLOJİYİ DÜZELTİR’
Orucun psikolojik açıdan iyileştirdiğinin vurgusunu yapan Akdeniz, “Türk Edebiyatının önemli üstadı Sezai Karakoç “Samanyolu’nda Ziyafet” adlı eserinde oruçtan ne de güzel bahsetmiştir. ‘İşte oruç, külü deşer, betonları kırar, eskiyen dünyayı tazeler, alışkanlıkları elastikleştirir, donmalarını önler, içgüdüleri pırıl pırıl yapar, insanı melankoliye düşmekten, yani eşyayla ilgiyi kesmekten korur, kâinatı yeniden yaşanmağa değer bir yer haline getirir, insanı yeni doğmuşçasına yaşamaya hevesli, iştahlı bir yeni insan yapar.’ Ramazan ayında aile içi ilişkiler ve sosyal ilişkilerde de bereket kendisini hissettirir. Aile içi ilişkiler daha düzenli hale gelir. İş yoğunluğu veya çeşitli sebeplerle akşam yemeklerinde bulunamayan babalar ramazan ayında iftar sofrasına tüm aile bireyleriyle birlikte oturur. Bu da aile bireyleri ve özellikle çocuklar tarafından ailenin bütünleştiğinin fark edilmesine olanak sunar.” sözlerine yer verdi.
‘BİRLİK VE BERABERLİK GÜÇLENİR’
İftar sofralarında buluşmanın aile, akraba ve arkadaşlar arasındaki beraberliği güçlendirdiğini aktaran Akdeniz, “İftar sofralarının ardından çay sohbetleri başlar. Ailenin güven bağlamının pekiştirildiği önemli ve kıymetli zamanı paylaşmak çocuklar ve birey için de iyileştiricidir. Birlikte davetlere gidilir, paylaşımlar artar. Çocukluktaki ramazanlar belki de bu sebepten ötürü hiçbir nesil tarafından unutulmaz. Eş, dost, akraba ziyaretleri ve evlerde verilen davetlerle birlikte ramazan ayında bütün bir yıl boyunca karşılaşamayan dostlar birlikte aynı sofrayı, aynı safları paylaşırlar. Dostluk, birlik ve beraberlik pekiştirilir. Böylece yalnızlık hissine karşı bireyler aslında hiç de yalnız olmadıklarını görebilirler ve bu da öz güven duygusunun artmasını destekler.” sözleriyle konuşmasını sonlandırdı.