Osmanlı dönemine felsefi bakış
İki asra yakın bir süredir kafamız karışık. Bu kafa karışıklığımızın oluşmasına sebebiyet veren Kıta Avrupa'sındaki gelişmelerin ortaya çıkışı ise daha önceki birkaç asra uzanıyor. Dünyadaki güç dengesinin doğudan/İslam Dünyası'ndan/Osmanlı'dan batıya doğru geçtiği zaman diliminden bu yana oluşan sorularımız ve sorunlarımız var önümüzde. Bu sorunlar gittikçe büyüyor ve büyümeye devam edecek gibi görünüyor. Batının bu en son yükselişindeki etki, belki de teknolojinin ve enformasyonun imkânlarıyla insanlığın daha önce hiç tecrübe etmediği boyutlara ulaştı. Bu şaşaa, bu görkem karşısında afallamış Türk aydını, entelijansiyamız, üniversitelerdeki akademisyenlerimizin büyük çoğunluğu çözüm olabilecek, kendi tarihimizden/bize ait bir formülün var olma ihtimalini inkâr ederken; doğuyu, geleneği, yerliliği savunan çevrelerden bu konu ile ilgilenecek yeter sayıda araştırmacı çıkmıyor veya yapılan çalışmalar tabiri caizse cılız kalıyor. Atatürk Üniversitesi, Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Ali Utku editörlüğünde yayınlanan Osmanlı Felsefe Çalışmaları dizisi tam da bu noktada büyük bir boşluğu dolduruyor. Osmanlı Felsefe Çalışmaları, Tanzimat'tan Cumhuriyet'e devreden felsefe mirasımızı, Ali Suavi, Ahmed Vefik, Hoca Tahsin, Ahmed Midhat, Baha Tevfik, Ahmed Nebil, Beşir Fuad, Rıza Tevfik, Ziya Gökalp, Abdullah Cevdet, Mehmet Ali Ayni, Fatma Aliye Hanım, İbrahim Edhem Mesut Dirvana, Rızaeddin Bin Fahreddin, Mehmet Emin Erişirgil gibi sürece doğrudan müdahil kurucu aktörlerin arayışlarına tanıklık eden felsefi metinlerle gündeme taşımayı amaçlıyor.
FARKLI DÜŞÜNCEDEN İSİMLER
Dizideki her bir kitap, Osmanlının son döneminde yazılmış felsefi eserlerin hem transliterasyon hem de sadeleştirilmiş metnini içeriyor. Ayrıca kitapların girişinde metni tanıtan, yazarı ve dönemi hakkında bilgi veren makaleler de mevcut. Söz konusu olan İmparatorluğun son dönemindeki düşünsel miras, Osmanlıcı, İslâmcı, Türkçü, Batıcı, İdealist, Materyalist pek çok düşünürümüz ve eserleri. Osmanlı Felsefe Çalışmaları geç Osmanlı felsefi düşüncesini şekillendiren eserlerin geniş perspektifli, tarafsız, zengin bir dizisini oluşturma yönündeki çizgisiyle bu büyük mirasın bir ispatı olarak ortaya çıkıyor.
Bu seride yayımlanan ilk kitap İbrahim Edhem Mesut Bey'in Descartes'tan Usûl Hakkında Nutuk çevirisi. 2005 yılı Aralık ayında yayımlanan dizinin bu ilk kitabının bizde modern Batı felsefesi ilgisinin sistematik başlangıcı olduğu söylenebilir. Osmanlı Felsefe Çalışmaları dizisi daha sonra Ahmed Midhat Efendi'nin İktisat Metinleri ve Mehmet Emin Erişirgil'in Descartes ve Kartezyenler isimli çalışması ile devam ediyor. Dizinin bu ilk döneminde kitapları yayınlanan dikkat çekici yazarlardan biri Fatma Aliye Hanım. 'İlk Kadın Felsefecimiz' Fatma Aliye Hanımın dizide iki kitabı yer alıyor: 'Türkiye'de bir kadın araştırmacı tarafından yazılan ilk felsefe tarihi olan' Terâcim-i Ahvâl-i Felâsife ile yine 'bir kadın düşünür tarafından yazılan ilk felsefî deneme olan' Tedkîk-i Ecsâm. Her iki eserde de Fatma Aliye, Batı düşüncesine olduğu kadar Doğu-İslâm düşüncesine, özellikle de kelâmi ve felsefi geleneğe birlikte yer veriyor. Meşrutiyet döneminin önde gelen felsefi simalarından Feylesof Rıza Tevfik dizide göze çarpan bir diğer yazar. Dârülfünun Felsefe Ders Notları Rıza Tevfik'in Dârülfünun'da verdiği felsefe derslerine ait ders notlarını bir araya getiriyor.
TARTIŞMALAR ELE ALINIYOR
Ağustos 2006 yılında Osmanlı Felsefe Çalışmaları'ında yayımlanan Ziya Gökalp'in Felsefe Dersleri dizinin en çok göze çarpan çalışması.'85 Yıl Sonra Gün Yüzüne Çıkarılan Kayıp Eser' kuşağıyla yayımlanan bu hacimli çalışma, son dönem Türk düşüncesinde büyük bir önemi haiz olan yazarın Malta sürgünü yıllarında kaleme aldığı on iki yazma defter halinde terekesinde kalıp unutulan eserini gün yüzüne çıkarıyor. Hazırlayanların eserin girişinde yer alan makaleleri Türk düşüncesinin yitik kanonuna ilişkin ilginç bir tartışma sunuyor.
Dizinin önemli odaklarından birini Geç-Osmanlı popüler materyalizm tartışmaları oluşturuyor. Başta Ludwig Büchner'in popüler materyalist eserler içinde en fazla yankı uyandırmış, en şiddetli eleştirileri doğurmuş olan eseri Kraft und Stoff'un Baha Tevfik ve Ahmet Nebil Beyler tarafından yapılan tercümesi Madde ve Kuvvet ve Ernst Haeckel'in Vahdet-i Mevcûd: Bir Tabî'at 'Âliminin Dîni olmak üzere materyalizmin Osmanlı İslâm kültür dünyasına girişine öncülük eden bazı metinler, diğer taraftan da Ahmed Midhat'ın Ben Neyim? Hikmet-i Mâddiyyeye Müdâfaa'sı, İsmail Ferid'in İbtâl-i Mezheb-i Mâddiyyûn'u, Emin Feyzi'nin İlim ve İrâde'si, Şehbenderzâde Filibeli Ahmed Hilmi'nin Huzûr-ı Akl ü Fende Mâddiyyûn Meslek-i Dalâleti gibi doğrudan ya da dolaylı olarak Büchner'in şaibeli eseriyle hesaplaşan, materyalizme yönelik bazı reddiyeler dizinin önemli kitapları. Yine keskin pozitivist, materyalist görüşlere sahip Abdullah Cevdet, Beşir Fuad, Baha Tevfik gibi isimlerin eserleri de bu çerçevede değerlendirilmeli.
DÖRT YENİ KİTAP DAHA
Bilindiği üzere Tanzimat sonrası dönemde Osmanlı-İslâm kültür dünyasında temel tartışma odaklarından biri, felsefe grubu başta olmak üzere sanat, fen ve teknik bilimlere ait terimlerin nasıl karşılanabileceği ve tanımlanabileceği meselesidir. Osmanlı Felsefe Çalışmaları dizisinde yer alan Istılâhât-ı İlmiye Encümeni Kâmûs-ı Felsefe Istılâhâtı Mecmûası bu konuda önemli bir kitap.Tarihsel tanıklığı göz ardı edilerek sürdürüle gelen Türkiye'de ve Türkçede felsefe tartışmaları karşısında, Babanzâde Ahmed Naim Bey'in haklı sitemiyle, felsefenin bizde nevzuhur bir şey olmadığını, felsefe geleneğimizin yakın ve uzak geçmişinin tevarüs edilmesi ve sürekliliğin sağlanması gerektiğini hatırlatan tarihsel bir belge niteliğinde.
Burada ancak birkaç çalışmasından bahsetme imkânı bulabildiğimiz Osmanlı Felsefe Çalışmaları dizisi önümüzdeki günlerde yayınlanacak dört yeni eserle kitap sayısını otuz altıya çıkarıyor: Yusuf Kemal'in Gâyetü'l-Beyân fî Hakîkati'l-İnsân'ı, Abdullah Cevdet'in Dilmestî-i Mevlânâ'sı ve Baha Tevfik'in iki eseri, Felsefe-i Edebiyât ve Şâir Celîs ile Muhtasar Felsefe. Felsefe geleneğimizin dünü ve bugünü arasında bir köprü vazifesini üstlenmiş görünen dizinin yeni kitaplarını merakla beklerken, dizi editörlüğünün yanı sıra hemen hemen her kitaba doğrudan katkıda bulunan Ali Utku hocamızı tebrik ediyoruz.