Orta Doğu'daki yeni gaz koridorlarında Türkiye'nin rolü

Rusya-Ukrayna Savaşı'ndan bu yana Doğu Akdeniz gazının Avrupa'nın gaz arzı güvenliğinde oynayabileceği roller daha ciddi tartışılıyor.

Orta Doğu'daki yeni gaz koridorlarında Türkiye'nin rolü

Doç. Dr. İsmail Sarı, Rusya-Ukrayna Savaşı'nın neden olduğu enerji krizi üzerine Orta Doğu'da gündeme gelen yeni gaz koridorlarında Türkiye'nin rolünü AA Analiz için kaleme aldı.

24 Şubat'ta Rusya’nın Ukrayna'yı işgaliyle başlayan savaş, enerji arzı şoku ve çok yüksek enerji fiyatlarıyla karşı karşıya kalan küresel ekonomiye büyük bir yük getirdi. Mevcut duruma Avrupa perspektifinden bakıldığında ise dikkatlerin yeniden çeşitlendirme kaynaklarına, özellikle Orta Doğu ve Doğu Akdeniz'deki gaz kaynaklarına yöneldiği görülür.

Doğu Akdeniz'de önemli gaz yataklarının keşfedilmesinden bu yana, bölge aynı zamanda Avrupa'nın enerji güvenliği için Rus gazına bir alternatif olarak da gösteriliyor. 

Rusya-Ukrayna Savaşı'ndan bu yana Doğu Akdeniz gazının Avrupa'nın gaz arzı güvenliğinde oynayabileceği roller daha ciddi tartışılıyor ve alternatifler üzerinde duruluyor. Uzmanlara göre, beş yıl içinde Avrupa Birliği'nin (AB) Rus gazına bağımlılığını sona erdirmesine ilişkin planında --her ne kadar Doğu Akdeniz gazına ilişkin somut bir atıf yapılmasa da-- Rusya'dan ithal edilen gazın yaklaşık üçte birinin alternatif kaynaklardan tedarik edilmesinde Doğu Akdeniz gazı dolaylı olarak yer alıyor.

Bu açıdan yılın ilk aylarında Mısır'dan ihraç edilen sıvılaştırılmış doğal gazın (LNG) tamamen Avrupa piyasalarına kayması dikkat çekici. Mısır'daki LNG tesisleri tam kapasite çalışabilirse toplamda 19 milyar metreküp hacme sahip. Bu seviyeye ulaşmak için İsrail gazı da gerekliyken, dikkatlerin Türkiye-İsrail doğal gaz boru hattı projesine çevrilmesinin nedenlerinde biri de bu. Zira İsrail, Mısır ve AB arasındaki mevcut gaz anlaşması, Türkiye-İsrail boru hattının sağlayabileceği yeterli gaz akışı için uzun vadeli bir çözüm sağlamıyor.

LNG, diğerlerinin yanı sıra Katar, Nijerya ve ABD ile küçük anlaşmalar yapmaya çalışan Avrupa için mevcut krizde geçici bir çözüm sunmasına rağmen pahalı bir seçenek. Avrupa uzun vadeli bir çözüm istiyorsa, LNG'den daha ucuz ve daha istikrarlı bir gaz kaynağı sunan daha fazla boru hattına sahip olmalı. Avrupa'nın mümkün olduğunca çok sayıda alternatif kaynağa ihtiyacı var.

Orta Doğu'da yeni gaz koridorları

Mart 2022'de İsrail, Ürdün üzerinden yeni bir güzergah ile Mısır'a gaz ihracatına başladı. İsrailli Ratio Energy şirketi, Ürdün'den geçen rotanın Leviathan sahasından 1,8 milyar metreküp ek gaz satmasına yardımcı olduğunu bildirdi. Yılın ilk üç ayında 2,7 milyar metreküpe yükselen rekor doğal gaz satışı gerçekleşti. Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinden önce Mısır, iki LNG tesisiyle bölgesel bir gaz merkezi olma yolunda planlarını sürdürüyor.

Türkiye, Avrupa'yı Azerbaycan, Türkmenistan, İran ve Irak gibi gaz zengini ülkelere bağlıyor. Türkiye, Hazar Denizi'ndeki gaz kaynaklarını Rusya'yı dahil etmeden Avrupa'daki pazarlara getirerek, Avrupa'nın enerji arzını artırmayı ve çeşitlendirmeyi amaçlayan Güney Gaz Koridoru (SGC) boru hattı sisteminin kalbinde yer alıyor.

İsrail'in ilgisinin yanı sıra İtalyan Eni-SpA, Avrupa'ya gaz ihracatını artırmak için Mısır'daki varlıklarını yoğunlaştırmak istiyor. Yunanistan ise Mayıs 2022'de Dedeağaç'ta 20 ayda tamamlanacak yüzer LNG depolama ve gazlaştırma ünitesi (FSRU) projesini başlattı. Bu projenin ABD ve Katar şirketlerinden gelen tedariklerle 2022'nin sonlarında ya da 2023'ün başlarında hizmete girmesi planlanıyor. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), ABD'nin Avrupa'ya LNG ihracatının, 2022'nin ilk dört ayında arttığını açıkladı. IEA verileri, LNG akışlarındaki değişimin bu yıl ne kadar dramatik olduğunu gösteriyor. IEA, bu yılın ilk dört ayında ABD'nin LNG'sinin yüzde 74'ünü Avrupa'ya gönderdiğini belirtiyor.

AB, Rus gazına büyük ölçüde bağımlı. Gaz alımlarının yüzde 45'ini ve tüketiminin yüzde 40'ını oluşturan, yılda 155 milyar metreküp civarında ithalat yapıyor. AB, ithalatın yüzde 80'ini doğal gaz boru hattı ile yapıyor ve bu boru hatları arasında büyük oranda bağlantı yok. Gaz boru hattının ana kapasiteleri Cezayir, Norveç ve Azerbaycan'da bulunuyor. Cezayir'den gelen akışın, Transmed'de (İtalya üzerinden) yılda 32 milyar metreküpe ve Medgaz'da (İspanya üzerinden) 10 milyar metreküpe yükseltilmesi planlanıyor. İtalya ve İspanya, Cezayir gaz alımlarının yüzde 65'ini yoğunlaştırıyor. Dolayısıyla LNG, doğal gaz boru hattına alternatif olacaktır.

Sorun, LNG'nin ek taşıma ve yeniden gazlaştırma altyapıları gerektirmesi ancak fazla metan tankeri filosunun olmaması ve genişletilmesinin zorluğudur. Arazi tabanlı yeniden gazlaştırma tesislerinin inşası zaman alıyor ve oldukça pahalı. Yüzer LNG depolama ve gazlaştırma ünitesi (FSRU) dünya çapında yalnızca 50 tane ve neredeyse hiçbiri boşta değil. Bunlardan üçünü Almanya kullanmaya çalışıyor. İspanya'nın gazlaştırma kapasitesini fazla kullanma olasılığı, ek geçiş ücretleriyle Rusya yerine Cezayir'e bağımlı olma riskiyle karşı karşıya.

Türkiye'nin rolü

Avrupa'nın kısa ve uzun vadede Rus gazına karşı mümkün olduğunca çok sayıda alternatif kaynağa ihtiyacı olduğu açık. Kuzey Denizi, Norveç, Kuzey Afrika, Orta Doğu, Kafkaslar ve ABD'de bulunabilecek bazı alternatifler olsa da, tedariki zorlaştıran teknik, altyapı ve zamanlama engelleri söz konusu. Türkiye'yi aslında coğrafi konumu nedeniyle değerli ve önemli bir ülke yapan da bu bağlamda yeni arz kaynaklarının güvence altına alınmasıdır. Geçmişte gazın Türkiye üzerinden Avrupa'ya getirilmesi konusunda ciddi planlar olmuş ancak bunların çok azı gerçekleştirilebilmiştir.

Türkiye, Avrupa'yı Azerbaycan, Türkmenistan, İran ve Irak gibi gaz zengini ülkelere bağlıyor. Türkiye, Hazar Denizi'ndeki gaz kaynaklarını Rusya'yı dahil etmeden Avrupa'daki pazarlara getirerek, Avrupa'nın enerji arzını artırmayı ve çeşitlendirmeyi amaçlayan Güney Gaz Koridoru (SGC) boru hattı sisteminin kalbinde yer alıyor. Bu anlamda Trans Anadolu Gaz Boru Hattı (TANAP) ve Trans-Adriyatik Boru Hattı (TAP) inşaatı, Türkiye için çok önemli. Ancak bu iş birliği henüz tam olarak istenilen düzeyde gelişmiş değil.

Doğu Akdeniz'de önemli gaz yataklarının keşfedilmesinden bu yana, bölge aynı zamanda Avrupa'nın enerji güvenliği için Rus gazına bir alternatif olarak da gösteriliyor. Burada da Türkiye, coğrafi konumu ile bu gazın Avrupa pazarlarına taşınmasında rol oynayabilir. Elbette üstesinden gelinmesi gereken bazı önemli siyasi, finansal ve altyapısal zorluklar söz konusu. Fakat Avrupa'nın Rus gazına alternatif bulma çabalarında Türkiye’nin kilit transit ülke olması kuvvetle muhtemel.

Rusya petrol yaptırımlarını nasıl deliyor?

Avrupa ülkeleri resmi olarak Rusya petrollerine ambargo koysalar da bazı açık istihbarat kaynakları Rus petrollerinin Yunanistan, Malta ve Rusya açıklarındaki demirleme yerlerinde kurulan, bir gemiden başka bir gemiye transfer (Ship to ship-STS) ağı ile Avrupa’ya taşındığını gösteriyor. Lloyd's List Intelligence tarafından derlenen verilere göre, Rus ve çoğunlukla Yunan armatörler, Yunanistan’ın Kalamata, Marsaxlokk ve Marsaskala'daki karasularında daha büyük tankerlerdeki kargoları konsolide ediyor.

Novorossiysk, Tuapse ve Taman gibi Rusya'nın Karadeniz limanlarından yükleme yapan tankerler, STS operasyonlarını gerçekleştirmek üzere bu demirleme noktalarına kadar izlenebiliyor. Lloyd's List analizine göre, seferlerin yaklaşık 79'u Yunan armatörlere ait tankerler tarafından tamamlanıyor. Uluslararası Enerji Ajansı'na göre, arz kesintilerine rağmen Nisan ayında günde yaklaşık 3,4 milyon varil yani Rusya petrol ihracatının yüzde 43'ü Avrupa'daki rafinerilere gitti. Dolayısıyla Rus petrolüne yönelik yaptırımlar söz konusu olsa da bahsedilen bu dolaylı satışlar da Avrupa enerji pazarını ve olası projeleri etkiliyor.

***

[Doç. Dr. İsmail SARI, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim Üyesi-ORSAM Uzmanı]