Öncü kuşak, Medeniyet Tasavvuru Okulu'nda yetişiyor
İslam dünyasının yaşadığı medeniyet krizini aşmak için iyi yetişmiş bir öncü kuşak yetiştirmek adına kurulan Medeniyet Tasavvuru Okulu, gençlere yol haritası oluyor.
İslam dünyasının yaşadığı medeniyet krizini aşmak için iyi yetişmiş bir öncü kuşak yetiştirmek adına kurulan Medeniyet Tasavvuru Okulu, gençlere yol haritası oluyor. 10 yılda 100 yılın tohumlarını ekmek için yola çıktıklarını söyleyen MTO Direktörü Yusuf Kaplan, “Talebelerimizle 81 vilayet ve 62 ülkede tek bilek, tek yumruk gibi olduk. MTO ile bir çaba ortaya koyacağız" ifadelerini kullandı.
Yazar Yusuf Kaplan'ın Direktörlüğünü yaptığı Medeniyet Tasavvuru Okulu (MTO), pandemi sürecinde eğitimlerine online olarak devam ediyor. İslam dünyasının yaşadığı ikinci büyük medeniyet krizini anlamak, anlamlandırmak ve aşmak için öncü kuşak yetiştirmek adına İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi (İZÜ) işbirliğiyle kurulan Medeniyet Tasavvuru Okulu'na kayıt olmak isteyenlerden ilk başvuru koşulu olarak Yusuf Kaplan'ın belirlediği '100 Kitap Listesi'nden en az 10 kitabı okumuş olmak gerekiyor. Listenin içinde Necip Fazıl Kısakürek, Sezai Karakoç, Bediüzzaman, Cemil Meriç, İsmet Özel, Rasim Özdenören, Cahit Zarifoğlu, Ahmet Hamdi Tanpınar, Roger Garaudy, Aliya İzzetbegoviç ve Mustafa Kutlu gibi öne çıkan yazarların eserleri yer alıyor. MTO yeni dönem kayıtları için www.izu.edu.tr adresinden 8-14 Şubat tarihleri arasında başvuruların alınacağı ve 15-19 Şubat'ta kayıtların yapılacağı belirtildi. Detaylı bilgi @mtobilgi kullanıcı adlı sosyal medya hesaplarından alınabiliyor.
‘ÖNCÜ BİR KUŞAK YETİŞTİRMEK İÇİN YOLA ÇIKTIK’
Öncü bir genç kuşak yetiştirmek için yola çıktıklarını ve gün geçtikçe artan talebe sayılarıyla hızla büyüdüklerini belirten MTO Direktörü Yusuf Kaplan, “Türkiye’nin içine sürüklendiği bir çıkmaz var. Popüler Amerikan kültürünün bir anda her yeri şekillendirebildiği bir zaman diliminde, genç kuşağın kaybedilmesi, özellikle de kimliğini, faaliyet biçimlerini yitirmeye başlaması beni ürkütmeye başladı. Bu gidiş, baş aşağı bir gidiştir. Bin yıl boyunca sadece İslam tarihinin değil, dünya tarihinin akışını şekillendiren Selçuklu ve ardından Osmanlı gibi iki tane muazzam tarihsel tecrübeyi sahibiz. Adalet, hakkaniyet, barışın, düzenin ne demek olduğunu bütün dünyaya öğrettik. Buna rağmen böyle bir felaket yaşadık. Cumhuriyet modernleşmesiyle birlikte kendi kültürünün inkâra sürüklenmesi, ruh köklerini inkâr edilmesi, arkasından bu kendi kendini inkârın intihara dönüşümünü görmekteyiz. Toplumumuz direniş noktalarını yitirmektedir. Ülkemizin genç kuşağının tarih bilincinin yok edilmesi, kültürel kimliğinin bir şekilde buharlaşması genç kuşağın un ufak olmasına yol açtı. Böylelikle, öncü bir kuşak yetiştirmek için MTO ile yeni bir yola çıktık” ifadelerini kullandı.
‘NETFLİX ÜZERİNDEN GENÇLERİN KİMLİĞİ YOK EDİLİYOR’
Filmlerin, programların ve dizilerin çevrimiçi sağlayıcısı olan Amerikan yapımı Netflix'in dünyayı yönetecek insanları tehlikeli boyutta şekillendirdiğini dile getiren Yusuf Kaplan, “Nihilizmin genç kuşağı kasıp kavurduğunu görüyoruz. Netflix de bütün dünya ülkelerinin en parlak çocuklarının zihin dünyalarını şekillendiriyor. Gelecekte dünyayı yönetecek insanlar Netflix’i takip ediyor. Alanı iyice daraltmış oluyorlar. Orada yeni model insan tipi, buharlaşan bir toplum tipi görmekteyiz. Eşcinsel, sapkın ilişkilere dayalı bir insan tipi icat etmeye çalışıyorlar. Birinci hedefleri eşcinselliği meşrulaştırmaktır. Bunun yaygınlaşması demek insan türünün yok olması tehlikesiyle karşı karşıya kalmak demektir. Dolayısıyla hazlarının peşinde koşturan, arzularının kölesi olmuş bir insan tipinden bahsediyoruz. Nefsinin kölesi olan basit bir insan tipidir bu. Tarihte medeniyetlerin geliştirdiği en ilkel, insan altı özellikler taşıyan böyle öne çıkmış bir tip, insanlığa model olamaz. Bir taraftan Amerika’nın popüler kültüründen gelen, diğer taraftan Netflix üzerinden gelen bir saldırı bulunmaktadır. Fransa, Almanya, Çin, Hindistan gibi ülkelerin direnç noktaları bulunmaktadır. Her şeye rağmen kendi medeniyetlerini koruyorlar. Ama maalesef bizim direnç noktalarımız tuzla buz oldu. Ülkenin geleceğini şekillendirecek gençliğin kültürel kimliğinin, ruhunun yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalması, İslami kimliği tümüyle yitirmesi söz konusudur. Burada gençleri suçlamıyorum. Biz büyüklerin suçu vardır. Bir şekilde önlem almamız lazım. Özünü kaybetmeye yüz tutmuş gençleri MTO ile kurtarmak temel amacımızdır” dedi.
‘ENDERUN SİSTEMİYLE EĞİTİM VERİYORUZ’
Medeniyet Tasavvuru Okulu’nda Osmanlı’daki gibi Enderun sistemiyle eğitim verdiklerini kaydeden Yusuf Kaplan, “Burada bir model çıkarmaya çalışıyoruz. Medresenin en gelişmiş zirvesi enderundur. Çin’i yöneten eflatunun akademisi gibidir. Medrese eğitimi, tarihte geliştirilmiş en mükemmel eğitim modelidir. Enderun ise medresenin zirvesidir. Sadece bilme çabası gütmez, aynı zamanda olma çabası da güder. İslam medeniyetinin kendini gerçekleştiriş biçimine baktığımda bunu görüyorum. İlim, irfan ve hikmet yolculukları üzerinden yapılan bir tecrübe vardır. İlim bilme, irfan bulma, hikmet de olma yolcuğu diyoruz. Bunu ayetlerle, hadislerle temellendirmeye çalışıyoruz. Sadece kuru bilgiye dayalı bir sistemimiz yoktur. Bilgi akılla yapılan bir şeydir. Aynı zamanda kalbin ve ruhun devreye girdiği bir sistemle çalışmaktayız. Akılla bilirsin, kalple bulursun, ruhla olursun. Eğitim, medrese ve tekkenin buluşmasıdır. Medeniyet fikrinin eğitim modeliyle hayata geçiren bir eğitim modeliyle çalışıyoruz” şeklinde konuştu.
‘ZİHİN, ZEMİN VE ZAMAN ÖNEMLİDİR’
Şu anda yaşanan medeniyet krizini aşmak için zihin, zemin ve zaman temellerine önem vermek gerektiğini söyleyen Yusuf Kaplan, “MTO’nun farkı bu açıdan teorik olarak bizim çözümlediğimiz bir meseledir. Medeniyet fikrini de bu tasvir üzerinden şekillendiriyoruz. Bütün yaşadığımız medeniyet krizini, bununla açıklıyoruz. Mekke sürecinde Müslüman dininin inşa edilmesi, Medine sürecinde Müslümanca yaşama zeminin oluşması ikisinin toplamında bizi Müslüman zamanını inşaya götürmektedir. Burada özellikle zamanı çağ anlamında vurguluyorum. Zihin, zemin, zaman önemlidir. Bunlar bizim bakış açımızı şekillendirmektedir. Bin yıl bunu yaptık. Bin yıl dünyanın kaderini bizler bu ilkeler üzerinden şekillendirdik. Birinci medeniyet krizini Gâzalî’nin geliştirdiği medrese modeli üzerinden attık. Orada bir devrim yapıldı. Gâzalî bin yılın tohumlarını ekti. Orada bir Müslüman zemini oluşturuldu. Aynı şeyi çağımızda biz de yapmak zorundayız. Ne olup bittiğini görüyoruz. Müslüman zihni gitmiş, Müslümanca düşünme melekelerini kaybetmişiz. Müslüman zihni seküler bir zihin olmuş. Olup biten şeylere Müslümanca bakamıyoruz. İslam çevrelerinin çocuklarından bahsediyoruz. Müslümanca yaşama şekli gitmiş. İstanbul’un Müslüman şehri olduğunu kim bana ispat edebilir? İstanbul 100-200 sene önce yüzde 40 gayrimüslimlerin yaşadığı bir şehirdi. Ama Müslüman bir şehirdi. Şuan yüzde 90 oranında Müslümanların yaşadığı bir şehir ama Müslüman bir şehir değil. Zemin gitmiş, dolayısıyla zaman da gitmiş ve duyarlılıklarımızı da yitirmişiz. Bu medeniyet krizini aşmamız lazım” dedi.
‘KRİZİ AŞMAK ÖNCÜ KUŞAKLA MÜMKÜN OLABİLİR’
İlim yolculuğu yapacak gençlerle medeniyet krizinin aşılabileceğini vurgulayan Yusuf Kaplan, “Bu medeniyet krizini aşmamızın yolu, önümüzü açacak öncü kuşak yetiştirerek mümkün olabilir. İlim yolculuğu yapacak gençlerimiz olması lazım. Medeniyet krizini anlama ve aşma konusunda ortada bir birikim var ama bunu aşma sorunumuz var. Bizim önümüzü aşacak öncü kuşakları yetiştirerek, nasıl aşılacağını gösterecek bir oluşum olmadı şimdiye kadar. Burada Medeniyet Tasavvuru Okulu’nda yapmaya çalıştığım şey, kuru bilgi vermekten ibaret değildir. Online uzaktan eğitim olmasına ve zor yapılmasına rağmen yüz yüze eğitimde yapamadığımız bir şeyi gerçekleştirdik. Kardeşlik ruhunu geliştirdik. MTO’da müthiş bir yardımlaşma ve dayanışma var. İnsanlar 81 vilayet, 62 ülkede tek bilek, tek yumruk gibi oldu. En küçük bir derdi olan insanın imdadına herkes yetişiyor. Birbirimize sahip çıkıyoruz, sorunlarımızı paylaşıyoruz” ifadelerini kullandı.
‘MTO İLE BİR DEVRİM GERÇEKLEŞTİRİYORUZ’
MTO’ya giren her talebenin 100 kitaptan sorumlu olduğuna dikkat çeken Yusuf Kaplan, “Bir okul düşünün. Talebeyi okula almadan önce Sezai Karakoç’u, Garaudy’i, İsmet Özel’i, Cemil Meriç’i, Cahit Zarifoğlu’nu, Bediuzzaman’ı, Aliya’yı okutuyor. MTO’da daha okula almadan bunu yapıyoruz. Fakat eğitim sistemimizde maalesef çocuklar üniversiteyi bitirdiklerinde ne Sezai Karakoç’u ne de Cemil Meriç’i okumuyorlar. Öyle bir eğitim sistemi olmaz. Ben daha okula almadan katılan insanlara Türkiye’nin en büyük düşünürlerini, dünyanın çağımızdaki en büyük Müslüman düşünürleri okutuyorum. Bu şartla okula alıyorum. Bu aslında bir devrimdir. Bunu talebelerimizin sosyal medyadaki paylaşımlarından görebilirsiniz. Oradaki heyecanlarını anlayabilirsiniz. 5-6 ayda insanların zihni acayip şekilde gelişmektedir. Böyle bir okul yok. Türkiye’nin en büyük düşünürlerini okumak şartıyla okula almaktayız” ifadelerini kullandı.
‘TALEBELERİMİZİ DERT SAHİBİ YAPIYORUZ’
Eğitim verdikleri talebeleri dert sahibi yaptıklarını dile getiren Yusuf Kaplan, “Öğrenci değil talebe yetiştiriyoruz, onları dert sahibi yapıyoruz. Talebe, hakikatin izini süren, hakikate talip olan, onun çilesini çekmeye hazır olan öznedir. Arada çok ciddi farklar vardır. Talep etmeyenden hiçbir şey beklemeyiz. Pandemi sürecinde okullarda online dersler yapılıyor. Hocalar derslerde talebe bulamıyor. Ben aynı anda binlerce insanla ders yapıyorum. Bunu önemli bir şeydir. MTO’ya giriş için okunacak kitap listesini 2016 yılında yayınladığımda Sezai Karakoç’un İslam’ın Dirilişi kitabı 18. baskıdaydı. Koronavirüs salgınından önce 76. baskıyı gördük. Yaklaşık 30 senede 18 baskı yapan kitap 3 senede 76. baskıya ulaşıyor. MTO’nun eğitim sisteminin medrese olduğunu söyledik. Medresede talebe, hoca ve kitaplar olmak üzere üç sacayağı vardır. Hoca ders anlatır, talebe dinler ve kitabı okur. Çağımızı ve İslam’ı tanıyacak talebeyi, kendi cümlesini kurabilecek seviyeye getiren kitapları okutturuyoruz. Bu üç sacayağını işletiyorum. Burada aynı anda iki tane üniversite yapıyoruz. Birincisi hocaların anlattığı dersler var. İkincisi de pedagojik olarak hazırladığım, 5 aşamadan oluşan 100 kitap listesi vardır. O da ayrı bir üniversitedir. Hiçbir eğitim sisteminde böyle bir şey yoktur” şeklinde konuştu.
‘10 YILDA 100 YILIN TOHUMLARINI EKMEK İSTİYORUZ’
Yusuf Kaplan, “10 yılda 100 yılın tohumlarını ekmek istiyoruz. Bir çaba ortaya koyacağız. Bu 10 olmazsa 20 yıl olur. Ülkemizin önünü açacak bir öncü kuşağın yetişmesi lazım. İslam medeniyetini bilmeyen, batıyla ilişkisi son derece sığ, sadece ezbere, batıyı yüceltmeye dayalı bir ilişki biçimi görmekteyiz. Bu olmaz. Dolayısıyla hem kendini hem karşısındaki bilmeyen, celladına aşık bir nesil yetişiyor. Bu insanlarla bir yere gidemeyiz” dedi.
‘MTO KONYA’DAN BEKLENTİM BÜYÜK’
Medeniyet Tasavvuru Okulu’nun Konya talebelerinin önemli işler yapacağına inandığını dile getiren Yusuf Kaplan, “MTO’nun en güçlü olduğu yerlerden birisi Konya’dır. Orada şu anda 500 civarında MTO talebesi bulunmaktadır. 20 Şubat’ta yeni bir alım yapacağız. Neredeyse bin kişilik mini bir üniversite olmuş olacak. En azından büyük ölçekli fakülte gibi olacak. Konya’da MTO talebelerinin uzun vadede önemli işler yapacağına inanıyorum. Selçuklu medeniyetinin ruh köklerini keşfedip, onları güncelleyecek insanlar yetişecek. Konya; Hz. Mevlana, Şems ve Konevi hazretlerini bağrında barındırıyor. Bu insanların, Konya’nın ruhunu hayatın her alanında yeniden hayata geçirecek bir yolculuk yapmaları lazım. Konya’daki Selçuklu birikimini akademik olarak hayata aktaracak talebelerimiz olacak” diye konuştu.
‘MTO’DA YAŞ DEĞİL BAŞ ÖNEMLİDİR’
Her yaş grubundan insanların eğitim gördüğü MTO’da bütün pedagojik kuralları yıktıklarını belirten Yusuf Kaplan, “Öncü kuşak metaforumuz sadece önümüzü açacak elit bir kadro değildir. MTO’da yaş değil, baş önemli dedim. Bu da acayip şekilde tuttu. Bütün pedagojik kuralları yıktık. Okullarda aynı akran yaş grubuna aynı dersler anlatılıyor ama burada öyle değil. Çünkü kuru bilgi vermiyorsun. Ruh veriyorsun. Kalpleri, ruhları harekete geçirecek bir eğitim modelinden bahsediyoruz. 16 yaşındaki bir kardeşimizle 50 yaşındaki insan aynı çatı altında aynı şeyleri öğreniyor ve küçük olan büyüğe meydan okuyor. Örnek olacak çalışmalar yapıyor. Burada önceliklerimiz, birincisi samimiyet, ikincisi istikamet, üçüncüsü de ehliyettir. Üç ilke üzerinden gitmekteyiz. Birisi eksik olursa bu işi yapamayız. Hiçbir işe yaramaz. Yaptığımız işi birinci sınıf yapmalıyız. Bu ilkeleri yitirmediğimiz takdirde ülkemizin yolu açılacaktır” diyerek sözlerini tamamladı.
‘KONYA, ÜMMETE FAYDALI İŞLERDE ÖNCÜ BİR ŞEHİR OLDU’
Konya’nın ümmete faydalı işlerde öncü şehir olduğunu söyleyen MTO Konya İl Temsilcisi Ramazan Köroğlu, “MTO Konya’ya, Konya da MTO’ya çok yakıştı. Konya ümmete faydalı işlerde önde oldu, öncü bir şehir oldu. İnşallah MTO’da da bunu sürdürmeye devam edecek. Mehmet Zahid Kotku hazretlerinin Erbakan Hoca üzerinden başlattığı hareket Konya’da başlamıştır. Ayrıca MÜSİAD’ın temelleri Konya’da atılmıştır. Bunun gibi birçok örnek verebiliriz. MTO, Konya’da gerçekten büyük ses getirdi. Temsilciliğim açıklandığı andan itibaren birçok kişi arayarak tebrik etti. MTO hakkında ne yapabiliriz diye istişarelerde bulunduk. Bu da bizleri oldukça memnun etti. Ayrıca büyük işler başaracak, yetenekli birçok arkadaşımız olduğunu görüyorum. İnşallah bu ekibimizle Konya’ya yakışan, diğer illere de örnek olacak çalışmalar yapmak istiyoruz. Köklerimizden güç alarak göklere ulaşmayı hedefliyoruz. Heyecanlıyız, Yusuf Hocamızın da MTO’ya verdiği önem bizi daha da heyecanlandırıyor. MTO’da aldığımız dersler bizi dert sahibi yapıyor. Konyalı hemşehrilerimizi de MTO’ya davet ediyorum. Heyecanımıza ve derdimize ortak olmaları için aramıza bekliyoruz” ifadelerini kullandı.
‘MTO, ÇAĞ KURDURACAK BİR DİRİLİŞ SANCISININ ESERİDİR’
Medeniyet Tasavvuru Okulu’nun yeni bir çağ kurduracak diriliş sancısının eseri olduğunu belirten MTO Konya Öğrencisi Azime Sena Yılmaz ise, “MTO bize, bizi hatırlattı. Bizler, başkalarının kurduğu, insanlığın ruhunu kuruttuğu bir çağın esirleriyiz. Medeniyet Tasavvuru Okulu ise çağ kurduracak bir diriliş sancısının eseridir. Bize ilk katkısı dert sahibi yapması oldu. Yusuf Hocamızın, “Bir derdin varsa varsın” sözü bizim kalkış noktamız oldu. Öncesinde edindiğimiz dert ve sonrasında aldığımız derslerle içte ve dışta bir yolculuğa çıkıyoruz. 100 kitap listesinin de hedefi olan Müslümanca düşünme melekelerimizi, medeniyet perspektifini kazanmaya başlıyoruz.
Medeniyet Tasavvuru Okulu’nda öğrenci yok talebe var. Hepimiz burada talebe olduğumuz için aynı yolun yolcusuyuz ve başka hiçbir yerde göremeyeceğimiz samimiyet ve kardeşlik ruhumuz var. Bu kardeşlik ruhunu bizlere aşılayan başta inanmış ve adanmış hocamız, kurucumuz Yusuf Kaplan’a, daha sonra Medeniyet Tasavvuru Okulu’nda ilim, irfan, hikmet menzilinde bizlere rehber olan tüm hocalarımıza, MTO ekibine, yönetimine, emeği geçen, dualarıyla destek olan herkese teşekkür ediyoruz” dedi.
HÜSEYİN KOYUNCUOĞLU / YENİ HABER GAZETESİ