Müslümanların cemaat tarafgirliği kabul edilemez

Diyanet İşleri Başkanı Görmez, "Müslümanların mezhep, hizip ve cemaat tarafgirliğine savrulması, grupların kendilerini hakikat yerine ikame ederek kardeşlik ahlakını ve hukukunu ihlal etmesi kabul edilemez" dedi.

Müslümanların cemaat tarafgirliği kabul edilemez

Diyanet İşleri Başkanlığınca düzenlenen ve iki gün süren İl Müftüleri İstişare Toplantısı, sonuç bildirgesinin okunmasıyla sona erdi.

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, toplantı sonunda hazırladıkları metnin kendileri için bir yol haritası olduğunu ve önem arz ettiğini belirterek, sonuç bildirgesini okudu.

Başta müftüler olmak üzere başkanlığın bütün mensuplarının, halka hizmet götürdüğünü, ihtiyaç duydukları hususlarda dini ve manevi rehberlik yaptığını, birlik ve beraberliğin güçlendirilmesi için çaba sarfettiğini bildiren Görmez, "Ancak Başkanlığımız, olabilecek hizmet kusurlarını yerinde ve zamanında tespit ederek gerekli tedbirleri alma konusunda bir öz eleştiri yapmanın gerekliliğine inanmaktadır" diye konuştu.

Yeni gelişmeler ve küresel ölçekte artan sorumluluklar dikkate alındığında başkanlığın gelişim ve dönüşümünün zorunlu olduğunu anlatan Görmez, "Diyanet İşleri Başkanlığının dini ve ilmi özerkliğini teminat altına alacak ve kamu tüzel kişiliğine sahip bir kurum statüsüne kavuşturacak gerekli düzenlemeler daha fazla ertelenmemelidir. Diyanet İşleri Başkanlığı, Anayasal bir kamu kurumu niteliğini korumakla birlikte kamu tüzel kişiliğine sahip dini, ilmi ve idari bakımdan daha özerk bir yapıya dönüşmelidir" dedi.

Sonuç bildirgesini maddeler halinde sıralayan Görmez, özellikle din hizmetleri ve din eğitimi kapsamında olan vakıf değerlerinin diyanetle ilişkisinin yeniden kurulması gerektiğini belirtti. Görmez, şöyle konuştu:

"İslam içi tüm anlayış ve yorumlar, mezhepler üstü yaklaşımı kurumsallaşmış olan Diyanet İşleri Başkanlığının çatısı altında hizmet alabilme ve üretebilme imkanına sahiptir ve bu alanların genişletilmesi için her düzeyde çaba gösterilmelidir. Farklı taleplerde bulunan dini anlayış ve yaklaşımlara da hukuk çerçevesinde hizmet yapabilme imkanı sağlanmalıdır.

Kur'an-ı Kerim'in evrensel mesajları, Peygamber Efendimizin çağlar üstü örnekliği istikametinde hak, hakikat, adalet ve erdem yolunda hizmet etmesi gereken Müslümanların bugün mezhep, meşrep, cemaat ve hizip tarafgirliğine savrulması, grupların kendilerini hakikat yerine ikame ederek kardeşlik ahlakını ve kardeşlik hukukunu ihlal etmesi kabul edilemez.

Son günlerde tırmanma eğilimi gösteren ve aziz milletimizi kendi içinde farklı kamp ve kulvarlara savurma tehlikesi içeren gerilim zemini halkımız tarafından endişe ile izlenmektedir. Gerçekte sosyo-politik mülahazalarla varlığını sürdürmekle birlikte dini ve milli terminoloji ile kültürel referans ağlarımızın büyük bir hevesle kullanıldığı bir ortamda serdedilen beyan ve değerlendirmelerden din-i mübin-i İslam'ın yüksek şeref ve itibarına hiçbir halel gelmemesi için herkesin azami gayret sarfetmesi elzemdir."

"İslam'da ruhban sınıfı yoktur, imtiyazlı din adamı statüsü de hiç kimse için söz konusu değildir" diyen Görmez, herkesin insani, İslami ve ahlaki ödevlerini, yükümlülüklerini yerine getirmede eşit ve aynı derecede sorumlu olduğuna dikkati çekti.

Kamu malının dokunulmazlığı

Görmez, 2013 yılında Ramazan ayı temasının "Helal Kazanç, Helal Lokma" olarak belirlendiğini ve çeşitli vesilelerle bu temaya atıfta bulunulduğunu hatırlattı. Görmez, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kamu malının dokunulmazlığı ve manevi mesuliyeti, en az özel mülk kadar dinen ve manen hassas bir konudur. Bu itibarla kamudaki istismarların, usulsüzlük ve hak ihlallerinin hem pozitif hukukta hem de mahkeme-i kübrada karşılıksız kalmayacağı açıktır. Aynı şekilde sadece kamu güveninin istismar edilmesi değil hukuk mekanizmalarının istismarının da toplumsal güveni yaralayacağı unutulmamalıdır. Yargıya intikal eden her türlü iddianın er ya da geç kamu vicdanında da karşılığını bulacağı kesindir.

"Çocuk gelinler" konusu

Kamuoyuna "çocuk gelinler" vakası olarak yansıyan ve gerçekte çocuk istismarı olarak değerlendirilecek her türlü suistimalin, İslam açısından hiçbir meşruiyeti bulunmadığını dile getiren Görmez, çocukları istismar eden anlayışların dayandığı yanlış bilincin, kültürel yozlaşma, eksik ve çarpık dini yorumların mutlaka tashih edilmesi gerektiğini bildirdi.

Görmez, "Hiçbir Diyanet görevlisinin resmi nikah olmaksızın evlilik akdine ilişkin bir işlem yapamayacağı açıktır" dedi.