Manevi açlığın reçetesi NLP değil
ZAMANE İNSANLARI YAŞADIKLARI HIZLI HAYATA PARALEL OLARAK TÜM SORUNLARINA PRATİK ÇÖZÜMLER ÖNEREN KİŞİSEL GELİŞİM KİTAPLARINA DÖRT ELLE SARILIYOR. HUZUR, MUTLULUK VE BAŞARI VAAT EDEN KİTAPLAR ÇOĞU KEZ UMUT TACİRLİĞİNDEN ÖTE BİR ANLAM TAŞIMIYOR.
1996 ve 1997 yılları arasında üniversite öğrencisiyken hayatıma jet hızı ile kişisel gelişim kitapları girmişti. Etrafımdaki insanlar deli gibi bir takım kitapları okuyor, çevresine tavsiye ediyor, yazarlarının kente gelip söyleşi yapması için yayınevlerini sıkıştırıyorlardı.
Kitaplar da, söylemler de tam anlamı ile can simidi olarak sunuluyordu. Hayatın tabir caizse sillesini yemiş insanlar, tutunacak dalları kalmamışlığın verdiği ümitsizlikle ne yapacağını bilemezken bir tür aydınlanma yaşıyor ve düştükleri yerden ayağa kalkıyor, kalkmak ne kelime artık koşuyorlardı bu kitaplarda. İşte o aydınlanmayı yakalamak, doğrulmak ve ümitle hayatına devam etmek isteyenler sımsıkı sarılıyorlardı bu söylemlere. Tabi evvela, düşkün olduğunun ön kabulü ile başlıyordu her şey. Öyle başlamalı idi ki, bir hiçten, dev yaratıldığı ispatlanabilsindi.
Kentin dört bin kişilik kapalı spor salonu lebaleb dolu idi. Herkes “başarmak, düştüğü yerden kalkmak, daha iyi olmak” için orada idi. Bunu sağlayacak bir uzman gelecekti. İddia büyüktü. Bu tarihi(!) anı kaçıramazdım. Nefesler tutulmuş, kişisel gelişimle ilgili arka arkaya kitaplar yazan uzman sahneye çıkmıştı. “Dünyada bir kişi bir işi başarmışsa, herkes başarabilir!”, “Sen neden yapamayasın?!”, “Ne yapmak istiyorsan, içinde o enerji var!” mesajları mikrofondan duyuldukça, salon inliyordu. Herkes adeta elektrik verilmişçesine aşkla yaşına, yeteneğine, kalifikasyonlarına bakmadan “yazar, şair, televizyoncu, doktor, başbakan vb” olacağına inanıyor ya da inandırılıyordu. Tek yapması gereken o an, o salonda gözlerini kapatıp, içinden bunu geçirmesi ve inanması idi. Salondan çıkınca, o istediği şey mutlaka (!) olacaktı. Hayatımda böyle umut tacirliği ve kendini tanımazlık görmemiştim.
Kişisel gelişim kitaplarını teker teker okumaya başladım. Yol, yordam öğretenlere lafım yoktu, hatta çok faydalı idiler ama 7 adımda zengin olma, 10 adımda başarının kuralları, 15 günde mutluluk tarzı kitaplar can sıkıcı derecede çoğalıyordu. İnsanlar hızlı yaşamaya başladığı için, 10 yılda başarılı olma kılavuzu elbette ki iş görmezdi. Bu placebo etkisi ile havalanan insanları, düşerken tutacak yer döşemeleri daha icat edilmediği için, işi uzmanlarına soralım dedik.
KUTU:
KİŞİSEL GELİŞİM KİTAPLARI BAĞIMLILIK YARATIYOR
MUSTAFA GÖDEŞ
KİŞİSEL GELİŞİM ZIRVALARI KİTABI YAZARI
İnsan doğasına baktığımız zaman iki temel özellik çok dikkati çeker. Biri yaşama içgüdüsü, diğeri de hayatı anlamlandırma çabasıdır. İnsanlık tarihini incelediğinizde bütün felsefi akımların, dinlerin, öğretilerin, toplumsal kuralların bu yaşama içgüdüsü ve hayatı anlamlandırma çabası sonucu ortaya çıktığını görürsünüz. Bu açıdan bakıldığında kişisel gelişim kitaplarının popülaritesinin en önemli sebebi bu iki temel içgüdüye hitap etmesidir. Çok satan kişisel gelişim kitaplarının içeriğine baktığınızda ya “hayatın sırrını (secret!)” çözdüğünü söylüyordur ya da “başarıya giden yollardan (yaşama içgüdüsü)” bahsediyordur. Dolayısıyla insan ruhunun en temel iki ihtiyacına hitap eden veya ettiğini iddia eden! bu kitapların genel pazarda ciddi bir pay oluşturması da bunun doğal bir sonucudur.
ÇOĞU ÖZGÜVEN KAYBINA YOL AÇIYOR
Şüphesiz ki kişisel gelişim kitaplarının içerisinde değerli çalışmalar var. Bunlar başarı ve mutluluğu yakalama konusunda kimi zaman insanlara rehber olabildikleri gibi, okuyucunun açlığını gidermede de etkili olabilirler. Ancak bunların sayısı genele baktığınız zaman çok az. Özellikle son yıllarda kalitenin gittikçe düştüğünü ve “kopyala-yapıştır” türünden kişisel gelişim kitapları yazılmaya başlandığını rahatlıkla gözlemleyebilirsiniz. Neredeyse tüm kişisel gelişim kitapları başarı ve mutluluğu vaad eder ve yine birçoğu kısa vadede okuyucuyu motive edici, rahatlatıcı etkiye sahiptir. Ancak bu kitapların, birçoğunun uzun vadede o kadar da etkili olmadığı bilimsel araştırmalar sonucunda da ortaya konmuştur. Hemen hepimizin çevresinde bu kitapları ellerinden düşürmeyen, bağımlısı olmuş insanlar vardır. Peki neden kişisel gelişim kitaplarına bağımlı olarak yaşayan bu insanlar mutluğu ve başarıyı yakalayamıyorlar? Çünkü bu kitapların birçoğu günübirlik gaz vermekten başka bir işe yaramıyor. Dolayısıyla bir kısım kişisel gelişim kitaplarının, bırakın okurdaki açlığı gidermeyi, kimi zaman özgüven kaybı, depresyon ve öğrenilmiş çaresizlik gibi psikolojik problemlere yol açtıkları da ruh sağlığı uzmanlarınca bizzat gözlemlenmektedir.
EGOYA HİTAP EDEN SÖYLEMLER DAHA CAZİP
Anadolu kültürü ve tasavvuf terbiyesinin temelinde “ahlak, doğruluk, komşusu açken tok yatmamak, helal kazanç…” gibi erdemsel kavramlar vardır. Peki okyanus ötesi reçetenin temel söylemlerinde ne vardır? “Kolay para, kısa yoldan zengin olma, başarı için her yol mubahtır, isterse dünya yansın önemli olan senin mutluluğun, sen en mükemmelsin, dünya senin etrafında dönüyor… ”
Maalesef nefse hitap eden söylemler ahlakı ve erdemi öğütleyen söylemlerden daha cazip geldiğinden okur bunları tercih ediyor. Zaten yeryüzündeki bütün dinlerin anlatmaya çalıştığı da bunun yanlış olduğu değil midir? Dolayısıyla Amerikan menşeli söylemler on binlerce yıldır dinlerin anlattığı öğretilerle de çelişmektedir! Her zaman mutlu eden yalanlar, rahatsız eden gerçeklere tercih edilmiştir. Bilim ve teknolojideki seyir ne olursa olsun bir takım insanların batıla olan tutkusu her zaman var olmuştur ve bundan sonra da var olacaktır. Ancak hiçbir şey; gelişimin, evrimin ve bilimin karşısında duramaz. Şüphesiz bu gün yayınlanmış birçok kişisel gelişim kitabı, 20-30 yıl sonra son derece yavan, demode, hatta komik bilgiler içeren saçmalıklar olarak görülecektir
KUTU:
AMERİKALILAR İÇERİK GELİŞTİRMEK İÇİN ÇOK ÇALIŞIYOR
MELİH ARAT
YAZAR- AKADEMİSYEN
Çağımız bir yenilenme ve rekabet çağı. Ne yapsak, ne öğrensek yeterli gelmiyor. İnsanlar hem hayatlarına bir anlam bulmak için öğreniyor hem de değişen çağa uyum sağlayabilmek için.
Kişisel gelişim kitapları tek bir yazarın elinden çıkmadığı için hepsi hakkında yorum yapmak genelleme yapmak anlamına geliyor. Epey eğitimli ve okumuş bir insan olarak çok farklı kişisel gelişim kitaplarından hâlâ bir şeyler öğreniyorum. Dr. M. Scott'un yazdığı bir kişisel gelişim kitabından hayati bir şey öğrenmiştim. Şöyle özetleyim: Zaman ayırdığımız konularda başarıya ulaşırız; ayırmadıklarımızda da başarısız oluruz. Şimdi bu cümle bana huzur verdi; başkasına verir mi bilmiyorum.
Amerikalılar bu alanda içerik geliştirmek için daha çok çalışıyor ve üretiyor. Anadolu kültürü, mayası ve tasavvuf terbiyesi de Türkiye'de son yıllarda çalışılıyor. Mesnevi'nin türlü versiyonları son birkaç yılda kişisel gelişim alanında yer aldı. Amerika'da önde gelen üniversitelerinden akademisyenler, yüzlerce araştırmaya dayalı kişisel gelişim teorileri içeren kitaplar yazıyor artık. Dan Ariely, Chip Heat, Dan Heat, Daniel Pink gibi yazarlar hemen akla gelen birkaç örnek. Türkçe’ye de çevrilen bu yazarların kitaplarını okuyan okur, daha fazla araştırmaya dayalı kitap istiyor. Ama günümüzün okuru, tecrübeye ve öykülere dayalı kişisel gelişim kitaplarına da kapalı değil. Mathew Syed, Bounce isimli kitabında muhteşem başarı öyküleri, tarihçeleri üstünden başarının haritasını çıkarıyor.
KUTU:
BU İŞLER EVRENE MESAJ GÖNDERMEKLE OLMAZ!
AŞKIM KAPIŞMAK
YAZAR
Bu tür yayınlar bireysel danışmanlık hizmeti alamayan, almak istemeyen insanlar için bir destek olabiliyor. Genelde insanlar ne yapmaları gerektiğini bilseler de nasıl yapmaları gerektiği konusunda ihtiyaç duyabiliyorlar. Aslında birçok okur kitabı alırken mutluluk da satın aldığını düşünüyor. Bazı dönemler bu tip kitaplar çok satar. Özellikle toplumsal ve bireysel korku ve kaygıların arttığı dönemlerde kişiler değişime ihtiyaç duyarlar.
Hiçbir kitap mutluluk ve başarı sağlamaz. Sadece farkındalık sağlar. Kişinin samimiyetidir önemli olan. İyi bir insan olup iyi bir hayat yaşamak için sadece kendi kontrolünde olan kısımlarda samimi olması şart. Çünkü her istediğimiz olmaz, bir Yaratıcı var. Süreçler için çaba elimizde ama sonuçlar Yaratıcının isteği ile olur. Bu tip kitaplar sonuç vaad ediyorsa uzak durmak şart. Tüm kişisel gelişim kitaplarının temeli Kur'an'dır. Ve ritüellere baktığınızda hadis ve sünnetlerin derinliği ile aynıdır. Gerçekte bu bilgiler bizim din ve kültürümüzden okyanus ötelerine gidip, isim başlık değişimleri ile değiştirilmiş. Bazılarında ilahi güç çıkarılıp, okura ‘tanrı sensin’ gibi narsist bir misyon yüklenmiştir . Kişi kendini tek güç zannedip kibire yenilmiş, zamanla okuduğunun yalan olduğunu anlayınca da depresyona girmiştir. Bu işler evrene mesaj göndermekle olmaz. Ülkemizde hâlâ, batıdan gelenin en iyi olduğu algısı kırılmadı. Ne gelse sorgusuz kabul ediyoruz. Daha dikkatli ve bilgili olmak adına kendi geçmişimizden başlamak zorundayız. Ben zamanla ilginin azalacağına insanların maneviyatları güçlendikçe daha seçici ve bilinçli okur olacaklarına inanıyorum.