Konya’daki üç asırlık tarih, duvar yazılarına boğuldu!
Konya’daki üç asırlık tarihi çeşme, duvar yazılarıyla virane hale geldi.
Osmanlı devleti zamanında 1737 yılında Müftü Hacı İbrahim Efendi tarafından yaptırılan 287 yıllık ecdat yadigarı ve vakıf eseri olan tarihi çeşme virane hale düştü. Tarihi çeşme tamir ve bakım yapılarak lülesinden gelen geçene su ve ferahlık verdiği asude günlerine kavuşmayı bekliyor.
‘KONYA MÜFTÜLÜĞÜ YAPTI’
Araştırmacı Yazar Ömer Tokgöz, yaptığı araştırma hakkında şu bilgileri aktardı; “Çeşmenin banisi olan Müftü Hacı İbrahim Efendi, Konya doğumlu olmakla birlikte kesin tarihi belli değil, vefat tarihi ise 1763. Ticaretle uğraşan ve varlıklı biri olan İbrahim Efendi, 23 yıl Konya müftülüğü yaptı. Yaptırdığı medresede hocalık yapan bir ilim sahibi ve erdemli bir insan ve hayır hasenat sahibi olarak tanındı. Müftü İbrahim Efendi Ahmet Fakıh Mahallesi’nde bir cami ile 28 odalı ve iki dershaneli bir medrese yaptırdı. Sonradan bu medrese Nakıboğlu Medresesi olarak ün yaptı. Nakipoğlu konağı ve bağ bahçesi ile ünlendi. Konağın bulunduğu mahalleye etraftaki diğer mahalleler ile birleştirilerek Nakipoğlu mahallesi ismi verildi.
Servet sahibi bir zat olan İbrahim Efendi’nin pek çok hayır ve hasenatta bulundu, yaptırmış olduğu cami, medrese ve çeşmeler için de pek çok mal vakfetti. Yaptırmış olduğu camide imamlık, medresede ise müderrislik yaptı. Zamanının büyük âlim ve fazıl şahsiyetlerinden birisi olan Hacı İbrahim Efendi, 23 yıl Konya Müftülüğü yaptı. Kendi yaptırmış olduğu Nakipoğlu caminin güney tarafında metfundur. 1763 tarihinde yılında vefat etmiştir.”
‘KADERİNE TERKEDİLMİŞ DURUMDA’
Araştırmacı Yazar Ömer Tokgöz, müftü çeşmesi hakkında şu bilgileri aktardı: “Müftü çeşmesi iki yönlü ve kitabeli bir çeşme olarak yaptırılmıştır. Daha sonra 1960’lı yıllarda yapılan apartmana payanda yapılarak apartman ile bütünleşik vaziyette hizmet vermiştir. Şu anda ise suları kesik olup, her iki yönde hem kitabesi hem duvarları sprey boyalarla boyalı halde virane halde kaderine terkedilmiş olarak durmaktadır. Çeşme kitabesi sprey boya ile kirletilmiş ve seçim pankartı asılarak okunmaz hale getirilmiş.
Kesme taştan yapılan çeşme iki cepheli bir köşe çeşmesidir. Cephelerden biri sivri, diğeri yuvarlak kemerlidir. Her iki çeşme de profilli ayaklara oturmaktadır. Sivri kemerli çeşmenin aynasında dikdörtgen biçimli yalağın üst kısmında daire formunda mermerden yapılmış bir ayna taşı, bunun üzerinde de bir su tası koyma nişi bulunmaktadır. Konya’daki birçok çeşmede olduğu gibi Gödene taşından yapılmış olması muhtemel.
Halen çeşmenin daha önce tek musluktan akmakta olan tek çeşmesi iptal edilmiştir. Çeşmenin maalesef dört bir tarafı ve özellikle kitabesi boyanarak 287 yıllık tarihi çeşmeye zarar verilmiş durumdadır. Her tarafına mavi ve siyah sprey boyalar sıkılarak tanınmaz hale getirilmiştir. Yerel seçimlerde muhtar adayı olan bir kişinin de yasak olmasına rağmen seçim pankartı yapıştırılmıştır.
Çeşmenin üstü ahşap bir çatıyla örtülmüştür. Cephede, taş saçak silmesinin üzerinde sonradan eklenmiş olan ahşap kirişli saç örtülü saçak izlenmektedir. Sivri kemerli çeşmenin musluk aynası mermerden daire formunda yapılmıştır. Bunun üstünde sivri kemerli taslık nişi yer alır. Taslık nişinin bir taş sırası üzerinde mermer kitabe bulunmaktadır. Yuvarlak kemerli çeşmenin cephesi düz bırakılmıştır. Sadece yalak ile lüle izlenmektedir. Yeni düzenlenen yalak, kaldırımla bütünleşmiştir. Sokak içine bakan çeşme tarafı 2010’lu yıllarda kullanılmakta iken bugün akmakta olan çeşmeleri toptan iptal edilmiştir.
Süsleme açısından oldukça sade olan çeşmenin, iki satır hâlinde hakkedilmiş bir tarih kıtası olan kitabesi şöyledir: (Koski, Konya’nın tarihi çeşmeleri, 2013, Konya.sf:113)
“Zîhî a’lâ müselsel çeşme tecdîd eyledi ol kim
/ Cihânı kıldı bu aynü’l-hayât hayrıyla şâdân
Zebân-ı lüleden cârî Şekîba hoşça bir târîh
/ ‘Akıtdı çeşmeyi cûd-i cihâna eyledi ihsân’ sene 1155”
Müftü çeşmesi kitabesinin anlamı:
Ne güzel ne A’la bu hayat pınarı olan
çeşmeyi peş peşe yeniledi ve dünyayı mutlu
etti. Lülenin ağzından hoş bir tarih (ebcedle)
aktı “ akıttı cömertlik çeşmesini dünyaya
ihsan eyledi.1155”
NAKİPOĞLU KONAĞI DİLLERE DESTAN BÜYÜKLÜKTE
Araştırmacı Yazar Ömer Tokgöz çeşmeyi yaptıran İbrahim Efendi’nin ticaretle uğraştığını, bıraktığı vakıf eserlerinin halen Konya’daki maddi açıdan en çok gelire sahip olduğuna ve devam ettiğine dikkat çekerek İbrahim Efendi hakkında ve vakfiyesi hakkında şu bilgileri verdi;
“Nakipoğlu caminin bitişiğinde iki köşk, bir hamam, iki ahır ve samanlık yaptırdığı gibi, 1155 H. yılında İçkaraaslan’da Müftü Çeşmesi’ni ve Nakiboğlu Mahallesi’ndeki çeşme ile Ahmet Dede Mahallesi’ndeki üç çeşme daha yaptırdığı kaynaklarda yer almıştır dedi. Bugün caminin batısında bulunan İbrahim Efendi’nin sağındaki mezar taşı 1766 yılında vefat eden refikası Rabia hatunave oğluna aittir. (https://www.pusulahaber.com.tr/nakip-ibrahim-efendi-ve-medresesi-5502yy.htm)
Konya’da mimar Celile Berk tarafından 1951 yılında yapılan doktora tezinde yer alan 40 eski evden günümüze ulaşabilen nadir konaklardan birisi de Nakipoğlu Konağı’dır. Konak ve çevresindeki evler metruk vaziyette ve restorasyon yapılacağı günleri beklemektedir.
Nakipoğlu Konağı dillere destan büyüklükte olup, yanında medrese, cami, ilkokul, bağ ve bahçesi ile devasa büyüklükte ve geniş bir gelir desteği olan vakfiyesi ile dikkat çeker. Müstakil konak ise taş bina olarak iki büyük daire halindedir. Birinci dairenin zemininde beş oda, iki dehliz, üç sofa, bir büyük yazlık; girişinde bir büyük havuz, avlu, kenef, üç oda, bir kasr, iki dehliz, etrafında ağaçlı yedi sıra bağ, dört dönüm bostan yeri, bir çimenlik ve gül bahçesi vardır. İkinci daire de iki bölümdür. Birincisinde altı zemin oda, hamam ve bir serin hamam odası, külhan, helâ, kiler, kasr girişinde küçük havuz, ağaçlı bir bahçe, avlu, üst katta iki oda, iki dehliz, örtme, kiler ve avlusunda donatılar bulunmaktadır.
Osmanlı Döneminde Nakib el-Hac İbrahim Efendi tarafından 1762 yılında kurulmuş olan Konya’nın önemli medreselerinden olan Nakipoğlu Medresesi bu bölgede yer almaktadır. Günümüzde mahallede tarihî eser olarak Nakipoğlu Camii ve çeşmesi ve Nakiboğlu’nun yaklaşık yüz elli yıllık tarihî evleri mevcuttur. Konya Müftülüğü de yapmış olan İbrahim Efendi’nin kabri caminin güneyindedir. Buradaki küçük hazire kaldırılırken, kabir taşı caminin batısındaki girişe taşınmıştır. Cami avlusunda İbrahim Efendi’nin hanımı Rabia Hanım ve oğlu Mehmet Emin’e ait mezar taşları vardır. (https://www.konyapedia.com/makale/212/ahmet-fakih-mahallesi)
Nakiboğlu Medresesinin, talebe hücreleri ve dershanesi, 1924 yılında medreselerin kapatılmasından sonra, minare ve mihrabın dışındaki kısmı yıktırılarak, yeri park hâline getirilmiştir. Cami ise, 1926’da yeniden yapılmıştır. İlkokul kısmı olan Nakiboğlu Mektebi, Cumhuriyet Devrine kadar devam etmiştir. (https://www.konyapedia.com/makale/3205/nakiboglu-medresesi)
Araştırmacı Yazar Ömer Tokgöz Türk İslam mimarisinin özgün kamusal örneklerinden olan çeşmelerin bir su mimarisi ve hayır amaçlı yaptırılan eser olduğunu vurguladı. Sosyolojik olarak halkın çeşme başında sosyalleştiğini ve kamu yararına açık bir mekân olduğunun altını çizdi. Ahirette yaptırana sevap kazandıran bir sadaka olarak benimsendiğini, insanların kazançlarını bir sosyal yarar şeklinde toplumun faydasına ücretsiz ve hayır olarak vakfedilmesi takdire şayandır.
Türk İslam medeniyetinde inşa edilmiş eserlerde yer alan kitabelerin önemine değinen Tokgöz kitabeler mimari eserlerin halka açık iletişim panosudur. Kitabeler bize eserin yapılış gerekçesini, kimin yaptırdığını, yapım tarihini, edebi şiirleri, ebced hesabıyla yapılış tarihini gösteren ve güzel yazı sanatı ile yazılmış kuşaklar arası bütünleşik bir iletişim panosudur. Bir mimari eseri bize tanıtan barkod demektir. Mimari eserlerde yer alan kitabeler aynen ürün barkodu gibi halka açık kamusal alanda mimari eserin tanıtımını yapmakta ve şifrelerini vermektedir. Şifreyi çözmek için dönemin kültürüne, o zamanların Türkçesine aşina olmak gerekir.”
‘RESTORE EDİLMELİDİR’
Araştırmacı Yazar Ömer Tokgöz üç asırlık tarihi Müftü çeşmesinin tekrar ihya edilmesi ve hizmet vermesi için önerilerini şöyle sıraladı:
Vakıf eser olan bu kültürel bir zenginlik ve tarihi mirasımız olan çeşme aslına uygun biçimde restore edilmelidir. 287 yıllık tarihi çeşmenin öncelikle her iki cephesindeki yazılar ve kitabesi üzerindeki boyalar temizlenmelidir. Çeşmenin orijinal gülbezek kısmı ortaya çıkarılmalı, beton atılan su yalağı temizlenmelidir. Tarihi esere uygun malzeme kullanılarak çeşme lülesinden su akıtılmalıdır.
Ecdat yadigarı tarihi çeşmeye uygun bir yere barkod konularak ilgili web sayfası linklerine yönlendirme yapılarak çeşmenin mimari özellikleri, kitabesi, mimarisi ve yaptıran Müftü İbrahim Efendi hakkındaki bilgiler erişime açılmalıdır.
Tarihi eserleri korumak isteyen vatandaşlar için bu eserlerde ortaya çıkan çeşitli aksaklıklar ile tamir ve temizlik gibi ihtiyaçlarının bildirilmesi için alo ihbar hattı açılmalıdır. Halen telefonla yetkili olduğu düşünülen bir kurum aranıldığında her kurum kendisine değil başka bir kamu kurumunu araması yönünde kişilere açıklama yapmaktadır. Bu noktada hem yetki karmaşasını gidermek hem de ihbarları teşvik etmek için 7/24 saat açık bir müşterek ihbar hattı kurulmalıdır. Tarihi eserler hakkında yapılan ihbarı alan kamu kurumları kendi aralarında görev dağılımına gitmelidir.