Konya merkezdeki 8 asırlık türbe can çekişiyor!
Konya’da 754 yıl önce yaptırılan tarihi ve kültürel miras unsurumuz olan Emir Seyfettin Türbesi can çekişiyor.
Konya Karatay ilçesine ismi verilen Selçuklu Veziri Celaleddin Karatay'ın Kardeşi Emir Seyfettin Kara Sungur Türbesi yıllardır perişan vaziyette.
Araştırmacı Yazar Ömer Tokgöz gazetemiz Yeni Haber’e yaptığı açıklamada Karatay Medresesi’ne beş dakikalık mesafede olan Emir Seyfettin Kara Sungur türbesinin içler acısı durumda olduğunu ve acilen restore edilerek çevre düzenlemesi yapılması gerektiğini belirtti.
Tokgöz araştırmasından şu bilgileri aktardı;
“Selçuklu komutanlarından Emir, Vali, Sipehsalar gibi ünvanlarla anılan Seyfettin Kara Sungur’a ait 13.yüzyıla tarihlenen türbe daha önce yerleşim alanı içinde iken daha bakımlı idi. Adres tarifi verilirken Konya’nın merkezinde, Çifte merdiven mahallesi Mehterhane çıkmaz sokağında veya 19 Mayıs sokağında diye tarif edilirdi.
2000’li yıllarda türbenin içinde bulunduğu Çifte Merdiven mahallesinde uygulanan kentsel dönüşüm sonrası etrafı açık araziye çevrilince sahipsiz kalan türbe zamanla yıkık dökük bir mezbele ortam içinde kaldı.
8 asırlık tarihi eserin 10 metrelik taban gövdesi ise nemden dolayı taş kanseri olmuş durumdadır. Etrafı ise kırık yarık hafriyat ve taş döküntü malzemeler ile doldu. Kapısı yazılardan görülmez halde ve sokak hayvanlarına atılan ekmek kalıntıları içinde kaldı. Türbe bu haliyle ayakta zor duruyorum, yardım edin diyor. S.O.S sinyali vererek imdat çağrısı yapıyor ve yetkili kurumlardan yardım bekliyor.
Türbe kapısı ve duvarları sprey boyalarla boyanarak kirletilmiştir. Viraneye dönen ve beyaz mermer olan giriş kapısı pislikten renk değiştirdi ve adeta kapkara bir renge büründü. Tuğladan yapılma bezemeli ve sanat tarihi açısından değerli olan türbenin tüm duvar yüzeylerinde ise tahribat ve yer yer göçmeler oluştuğu görülmektedir.
Adına türbe inşa edilen Emir Seyfettin Karasungur Hz. Mevlana’nın muasırıdır. Doğum ve ölüm tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Selçuklular döneminde 1200’lü yıllarda yaşamış ve Karatay İlçesine ismini veren Vezir Celâleddin Karatay’ın kardeşidir. Kitâbesi bulunmayan türbe, Seyfeddin Karasungur’un ölüm tarihi olan 1270 yılı esas alınarak, 13. yüzyılın son çeyreğine tarihlendirilir.
Türbenin mimari özellikleri
Seyfettin Karasungur, şimdiki Çifte Merdiven Mahallesinde bulunan türbesinin yanında bir medrese kurmuş yıllarca bâniliğini yapmıştır. Seyfiye medresesi olarak biline medrese Cumhuriyet dönemimde yol ve imar gerekçesi ile kaldırılmıştır. Türbenin mimarı ve yapılış tarihi bilinmemektedir.Türbe yerden 10.5 metre yüksekliktedir. Türbe çatısı cennetin sekiz kapısını temsil eden ve Allahın rahmetinin gazabından yani 7 cehennem kapısından fazla olduğunu sembolize etmek için sekizgen olarak yapılmıştır.
Konya’nın merkezinde, Çifte Merdiven mahallesinde bulunmaktadır. Sekizgen bir kaide üzerinde, sekizgen gövdeli ve iki katlı olup, içten kubbe, dıştan da piramidal külâhla örtülüdür. Türbenin esas giriş kapısı doğu cephede bulunur. Ancak ancak bu kapı günümüzde iptal edilerek, batı cephesine yeni bir kapı ve kapı üzerine de bir pencere açılmıştır. Sivri kemerli derin bir niş içerisine yerleştirilen esas kapı, yüksek dikdörtgen bir çerçeve ile sınırlandırılmıştır. Sekizgen planlı üst kat, tromplarla geçilen bir kubbeyle örtülüdür. Her cephenin üst bölümünde, ince ve uzun dikdörtgen formlu birer pencere yer alır. İçeride bir sanduka bulunmaktadır.
Günümüzde tamamen toprak altında kalan alt kata girebilmek mümkün değildir. Türbede yapı malzemesi olarak taş, tuğla ve mermer kullanılmıştır. Türbenin özgün kapısı mermer kaplamalıdır. Kubbe, külâh, külâh eteği ve sekizgenin köşeleri ise tuğla örgülüdür. Dışta her cephede yer alan dikdörtgen panolar düzgün kesme taş kaplamalı olup, taş yüzeylerine kazıma tekniğiyle, pencere üzerlerine kemer, diğer yüzeylere de geometrik bezemeler işlenmiştir. İç mekânda, duvarların alt bölümleri moloz taş olup, üst bölümler ise tuğla örgülüdür. (https://www.selcuklumirasi.com/architecture-detail/seyfeddin-karasungur-turbesi)
Gövde, sekizgen bir taş kaideye oturmaktadır. Etrafının toprakla dolması sebebiyle bugün ancak yarım metrelik bölümü görülebilen kaidenin normalde daha yüksek olması gerektiği gözlenebilmektedir. Malzeme olarak moloz taşın kullanılması bugün girilemeyen ve kapısı da dıştan belirlenemeyen cenazelik katı için de bir ipucu vermekte, aynı taşların alt katta da kullanılmasına gerekçe teşkil etmektedir.
Türbenin doğudaki esas kapısının cephesi dikdörtgen olup, kapı açıklığı 1,06x1,90 m ölçülerinde hafif sivri kemerli 1,70 m genişlik ve 0,84 m derinliğe sahip bir niş içine alınmıştır. Nişin ön köşeleri oluklu, yivli olarak profillendirilerek birer sütunce hâline getirilmiş, üstüne de kapı sövesine kadar uzanan kalın dikdörtgen bir başlık konmuştur. İki sade bordür yekpare mermerden işlenmiş olup, dış kenarlarından yine hafif girintili bir profil yapmaktadır. Kemerin üstündeki yatay dikdörtgen kitabelik boş bırakılmıştır.
Girişin yan söveleri ile oturtmalığın aynı seviyede olduğu görülmekte, kapının önünde bir de basamakla geçilen bir eşiğin varlığı belli olmaktadır. Türbenin kesme taş kaplı cephe duvarları köşelerdeki tuğla örgülü sağlı sollu plasterler ile dikdörtgen panolara ayrılmıştır. Duvardan beşer santimetre taşıntı yapan yaklaşık 0,30 m genişlikteki bu plastırların yukarı doğru 8,50 m yükseldikten sonra külahın eteğine bir metre kadar yakın bir yerde kesilerek bütün cephelerde ve aynı seviyede oluşturdukları bu geniş panoların yüzeyleri çizikleme tekniğinde geometrik desenlerle dekore edilmiştir. Bu dekorasyonda yatay ve dikey eksenlerde birbirine halkalanan sekizgenler her tarafta ana kompozisyonu oluştururlar.
Süsleme cephelerde yer yer farklılaşırken, bütün cephelerde tekrarlanan geçmeli ana geometrik kompozisyonun dışında iç içe geçmiş büyüklü küçüklü sekizgenler kuzeyde, baklava dilimi oluşturan paralel çizgiler doğu girişte, karşılıklı yatay dikey zikzaklarla, iç içe kesişen altıgenler güneyde, altı kollu yıldızlarla büyük dikey baklava desenleri güney-batıdaki panoları süslemektedir.
Yine bütün cephelerdeki her pano aynı yöntemle oluşturulan birer kemerle zenginleştirilmiş, içlerine de küçük birer mazgal pencere açılmıştır. Dikdörtgen şekilli yüzeysel nişler içine yerleştirilen bu pencereler Bizans eserlerinden derlenmiş kısa ve yassı sütunların geniş olan yüzeylerine 0,20x0,56 m ölçülerinde dikdörtgen şekilli delikler açmak suretiyle yapılmışlardır.
Kenar uzunlukları 3,85-3,90 m arasında değişen türbenin dış yüksekliği 16,85 m’yi bulmaktadır.
Tarihçi İbrahim Konyalı türbenin erken cumhuriyet döneminde çöplük olarak kullanıldığını belirtmektedir. Tarihi 1960 yılından 1998 yılına kadar bir dönem ise depo olarak kullanılmıştır.
Bugün türbenin cenazeliğe inen merdiveni kapalıdır. Önceleri üst kattaki bir delikten alt kata iniliyormuş burası sonra kapatılmış. İ. H. Konyalı bu esere: “Seyfiye-Karasungur Türbesi” diyerek: “Altındaki cenazelik bodrum kattan türbeye açılan deliği komşular kör kuyu sanarak, senelerden beri çöplüklerini dökmekte devam ediyorlar. İçindeki yatan zatın kemikleri ve belki de mumyası senelerden beri çöpler altında kalmıştır, çini yazılarla kaplı sanduka ve cenazelik tahrip olmuştur. Hatta türbeyi satın alan şahıslar gövdesinde dolap gibi oyuklar açmıştır” demektedir.
Türbe 1960’lı yıllarda Konya ve Mülhakatı Eski Eserler Sevenler Derneği tarafından tamir edilmiş ve bir süre de Adliye deposu olarak kullanılmıştır. 1998 yılında da Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilmiştir. (https://www.konyapedia.com/makale/2407/seyfeddin-karasungur-turbesi)
Üç boyutlu Özellik: Sekizgen kaide üzerinde yükselen türbenin, bir kenarı hariç diğer kaide kenarları toprak altında kalmıştır. Köşeler tuğla pilastırlarla şekillenmiş, cepheler ise yüksek dikdörtgen panolarla son bulmuşlardır. Bu panoların satıhları çizikleme tekniğinde geometrik motiflerle süslenmiştir. Panoların üzerlerinde ise birer mazgal pencereler bulunur. Bir sıra tuğla dizisinden meydana gelen kornişin üzerinde tuğla örgülü piramidal külah yer alır.
Malzeme: Türbede taş, tuğla beraber kullanılmıştır.
Süsleme: Tüm türbe cepheleri geometrik geçmelerle süslenmiştir. Burada kullanılan teknik çiziklemedir. Mazgal pencereler, yası sütunların delinerek pencere olarak kullanılmasından oluşur.
Tarihlendirme: Seyfettin Kara –Sungur’un 1275’lerden sonra vefat atiği kabul edilir. Türbenin de hayatının sonlarına doğru ve büyük ihtimalle henüz hayatta iken yaptırmış olduğu düşünülmektedir. Buna göre türbenin inşa tarihinin 1270 yılı civarı olduğu kabul görülür.
Türbenin altında üç ayrı bölüm bulunmasından, yapının Konya’daki Kesikbaş, I. İzedin Keykavus ve Kalender Baba türbelerininki gibi haçvari bir planın olduğunu düşündürtmektedir. (http://www.anadoluselcuklumimarisi.com/360/veri-tabani/seyfeddin-karasungur-turbesi)
Emir Seyfettin Karasungur Selçuklu devletinin Eyalet Valisi ve Ordu Komutanıdır.
Emir Seyfettin Karasungur, Celaleddin Karatay ve Kemaleddin Turumtaş'ın kardeşidir. 1235 yılında ise Emir-i İsfehsalar idi. Emir İsfehsarlık, gerek Büyük Selçuklularda ve gerekse Anadolu Selçuklularında bugünkü Genelkurmay Başkanı görevine karşılık gelmektedir. Ayrıca Celalettin Karatay tarafından Moğol istilası döneminde geliştirilen Selçuklu padişahı adına vekaleten görev yapan Üçlü konsey/Üç kardeş naipliği denilen dönemde de Seyfettin Kara Sungur görev yapmış bir devlet adamıdır. 12.yüzyıldaki Selçuklu devletinin Ege bölgesindeki uç mıntıkası olan Denizli eyaletinin 20 yıl valiliğini ve askeri komutanlığını üstlenmiştir. Antalya, Denizli ve Konya’da cami, çeşmei han, medrese, türbe, kervansaray gibi eserler yaptırmıştır.
Emir Seyfettin Kara Sungur, Hz. Mevlâna ile yakınlığıyla bilinen ve Selçuklular döneminde Başkumandanlık görevini yürüten bir devlet adamıdır. Hz. Mevlana’nın Mektubat eserinde de kendisinden bahsedilen Seyfettin Karasungur, yaşadığı dönemlerde kurduğu, şimdi mevcut olmayan Seyfiye Medresesini türbenin kuzey bitişiğine yaptırmıştır.
Selçuklu sultanı 2. İzzeddin Keykavus, zamanında Denizli (Ladik) de vali olarak bulunmuş, onun bu bölgede bıraktığı kitabeler dolayısıyla 20 yıl kadar valilik yapmış olduğu, 1. Alaeddin Keykubat (1220-1237) devrinden 2. İzzeddin Keykavus (1246-1260) zamanına kadar bu vazifesinde kaldığı anlaşılmaktadır.
Akademik çalışmalarda Selçuklu devletine önemli hizmetler eden Celalettin, Kemalettin ve Seyfettin isimli üç kardeşin ihtida etmiş Antalya’lı Rum ailelerden olduğu konusu değerlendirilmektedir. Bu üç kardeşin Hristiyan kökenli köle (gulam) oldukları ve daha sonradan din değiştirdikleri öngörülmektedir.
Gulâm, İslam devletlerinde kölelerden oluşan, hükümdarı korumakla görevli olan askerî birliklerdir. Osmanlı İmparatorluğu'nda kapıkulu askerleri olarak devam etmiştir. Gulâm, kelime itibarıyla Arapça kökenli olup, erkek çocuk anlamına gelmektedir. Gulâm sistemi tabiriyle, esaret, devşirme, rehin veya intisap suretiyle Saray veya beyler hizmetine girip askeri sınıfa katılma usulü kastedilmektedir. (https://tr.wikipedia.org/wiki/Gulâm)
Bu konuda kesinlik bulunmamakla birlikte, Emir Seyfettin Kara Sungur’un Sultan Kılıç Arslan’ın kayınbiraderi veya 1. Gıyasettin Keyhüsrev’in Hristiyan kayınpederi Manuel Mavrozomes’in sülalesinden olması ihtimali üzerinde de durulmaktadır. Manuel Mavrozomes sadece uc beyliği yapmamış, I. Keyhüsrev öldükten sonra da uzun süre Selçuklu devletine hizmet etmiştir. Devletin siyasi mekanizması içinde birçok önemli görevler almıştır. Çaşnigir, Emirul‐ ümera ve en önemlisi de gulâmhânede görevler almıştır. (Manuel Mavrozomes Ve Türkiye Selçuklu Devletine Hizmeti, Mehmet Ali Hacıgökmen, Tarihin Peşinde ‐Uluslararası Tarih Ve Sosyal Araştırmalar Dergisi‐ Yıl: 2017, Sayı: 18,Sayfa: 249‐26)
Emir Seyfettin Kara Sungur Denizli ve yöresinin Türk ve İslam olması alanında geniş hizmetler yapmış ve dokuz adet han, çeşme, kervansaray, cami gibi eserler yaptırmıştır. İlk defa ismine Antalya kalesinin burcunda bir kitabede yer verildiği görülmektedir. Denizli civarında aralıksız 20 yıl 1235 ila 1254 yılları arasında valilik yapmıştır. Kitabesi tespit edilen dokuz adet mimari eser vardır. 1254 yılı ile 1268 yılları arasında hakkında bilgi bulunmamakla birlikte Memlüklü devletine esir düştüğü ve 1270’ li yıllarda 13.yüz yılın son çeyreğinde vefat ettiği değerlendirilmektedir. (Araştırma Görevlisi Mustafa Beyazıt, https://www.academia.edu/22467737/Seyfeddin_Kara_Sungur_Anadolu_Selçuklu_Ucunda_Bir_Vali_ve_İmar_Faaliyetleri)
Seyfiye Medresesi Emir Kara Sungur türbesinin yanında idi.
Seyfiye Medresesi, Çifte Merdiven (günümüzde Şemsi Tebrizi) Mahallesi’nde, hâlen ayakta olan Seyfeddin Karasungur Türbesi’nin bitişiğine Türkiye Selçukluları ordu kumandanlarından olan Seyfeddin Karasungur tarafından yaptırılmıştır. Seyfeddin Karasungur, Celaleddin Karatay ve Kemaleddin Turumtaş’ın kardeşidir.
Seyfiye Medresesi, vakıf yönünden zengindir. Hatıp köyü bağları öşrünün yarısı, Çumra’da bir köyün beşte bir öşrü, Seyfiye’ye aittir. Ayrıca, Alâeddin Tepesi’ndeki Lala Medresesi, harabe olduğunda vakıfları, Seyfiye Medresesine bağlanmıştır.
Yaklaşık, yedi asrı aşkın süre hizmet veren Seyfiye Medresesi, eğitim kurumu olarak yirminci yüzyıl başlarına kadar, faal olmaya devam etmiştir. Birinci Dünya Harbi ve sonrası için, medresenin faaliyeti ile ilgili herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Fakat vakıf kayıtlarında, “Seyfiye Medresesi Müdürü” sıfatı, Nisan 1923’te kullanılmaya devam etmiştir. Seyfiye Medresesi Müdürlüğü adıyla bir makam, maaş alan bir müderris bulunduğuna göre, 1923ʼe kadar Seyfiye Medresesinin, kesintilerle birlikte devam ettiği belirtilebilir. (https://www.konyapedia.com/makale/2436/seyfiye-medresesi) Dolayısıyla 1940’lı yıllarda medrese kemer ve temel kalıntıları olduğunu not eden tarihçi İbrahim Hakkı Konyalı tarafından belirtilmektedir. 1924 sonrası medreseler kapandığı için benzerleri gibi bu medresenin de tasfiye edildiği anlaşılmaktadır. 1900’lü yıllarda Alaattin tepesinden çekilen fotoğraflarda türbenin bitişiğindeki medrese binası uzaktan görülmektedir.”
Araştırmacı Yazar Ömer Tokgöz son olarak şu değerlendirmeyi yaptı:
Türbeler Türk ve İslam medeniyetinin ortak tarihi ve kültürel bir mirası olarak korunması ve bilinmesi gereken mimari, tarihi ve dini eserlerdir. Seyfettin Kara Sungur bir vali ve komutan olarak ömrünü Selçuklu devletine ve topluma kamu hizmetleri için adayan önemli bir insandır. Türbesinin içine düştüğü perişan vaziyeti hak etmemektedir. Türbenin bu durumdan kurtarılması acil bir gereksinimdir. Kültürel ve tarihi korumakla ilgili ve yetkili kamu kurumların acilen harekete geçmesi ve yerel yönetimlerce de gerekli çevre düzenlemesi ivedilikle sağlanmalıdır. 2014 yılında her ne kadar Karatay Belediyesi tarafından bir çevre düzenlemesi yapılmış ise de istinat duvarlarının yıkıldığı ve andezit kaplı zeminin büyük kısmının kırılıp tahrip olduğu görülmektedir. Türbe çevresinin çöp ve atık alanına dönüştüğünü belirtti. 200 yıl Selçuklu devletine başkentlik yapmış bir şehirde türbeye sahip çıkılmamasının tarihi ve kültürel mirasa saygısızlık olmanın ötesinde üzüntü verici bir gelişme.
Tokgöz bu kapsamda alınması gereken tedbirleri şöyle sıraladı:
- Sille taşından olduğunu tahmin ettiğimiz gövde kısmındaki taş kısımda nemlenme ve taş kanseri bulunmaktadır. Bu olguya yol açan sebepler tespit edilmelidir. Yapıya zarar vermeden sprey boyalar ve atıklar ile karalanmış ve kirletilmiş olan tüm duvarlar, giriş kapısı ve kapı söveleri komple temizlenmelidir. Türbe ve çevresi periyodik olarak temizlenmelidir.
- Türbenin bina zemini ve giriş basamak kotu ortaya çıkarılmalıdır. Kripta/cenazelik bölümü ve mahzen bölümünde araştırma yapılarak naaş bölgesinin bakımı ve temizliği sağlanmalıdır.
- Tarihi eserlere zarar verenlerin tespiti için yasal önlemler uygulanmalı, bu kapsamda adli tedbirler ve idari para cezaları uygulanmalıdır. Türbe etrafında kamera kontrolü ve ışıklandırma yapılmalıdır.
- Türbe ve Emir ve Vali Seyfettin Kara Sungur hakkında herhangi bir tanıtıcı plaket, levha vb. bilgi bulunmamaktadır. Bu anlamda tanıtıcı bir barkod konularak mobil uygulamalar ile bilgiler cep telefonu ile okutulmalı ve ilgili web sayfası üzerinden kamuoyuna bilgilendirme yapılmalıdır.
- Türbe, çeşme, cami, anıt vb. tarihi eserler hakkında ortaya çıkan olumsuz gelişmeleri yetkili kurumlara bildirmek üzere bir ihbar hattı, e-posta ve mobil uygulama vb. kanal geliştirilmelidir.