Kızılelma'nın izinde Türk mitolojisi

KIZILELMA’NIN İZİNDE, ÇOK BOYUTLU OLDUĞU DÜŞÜNÜLEN KIZILELMA OLGUSUNU TEK BOYUTA İNDİRGENMEDEN GENİŞ BİR YELPAZEDE İZ SÜREREK ANLATIYOR.

Kızılelma'nın izinde Türk mitolojisi
EMRAH UFUK ÇITTIR

Kızılelma bugünlerde popüler bir dizinin adı olarak gündemimize gelse de Türkler arasında cihan hâkimiyetinin sembolü olarak ifadesini bulmuş bir mefhum veya mefkure esasen. Kızılelma, Türklerin yaşadıkları bölgeye göre batı yönünde ulaşılması gereken bazen bir belde bazen de bir ülkedeki taht veya mabet üzerinde parıldayan veya cihan hâkimiyetini temsil eden som altından yapılmış kızıl renkli altın bir yuvarlak olarak tahayyül edilir.
Kızılelma’nın ortaya çıkışı ve onunla ilgili ilk bilgiler çok eskilere dayanır. İlk defa Altay Dağları ile Hazar Gölü arasında gösterilen, Turan Zemin denen yerde, yani Türk mitolojisinde Kızılelma’dan söz edilir. Toplum önderleri, bilgeler, düşünürler onu tarif etmeye kalktıklarında çok farklı şeyler anlatırlar. Bu sebepten Kızılelma konusunda fikir birliğine pek rastlanmaz. Halbuki tarihçi Peçevi İbrahim Efendi ve Evliya Çelebi’nin eserlerinde anlattıklarına bakıldığında Kızılelma konusunda hemfikirdir oldukları görülür. 
Kavram olarak Kızılelma üzerine kaleme alınmış en özgün çalışmalardan biri yeni basımıyla bir kez daha okurla buluştu. Çok boyutlu olduğu düşünülen Kızılelma olgusunu tek boyuta indirgenmeden sadece anlamaya çalışarak geniş bir yelpazede iz sürerek anlatan Necati Gültepe’nin Kızılelma’nın İzinde isimli kitabı Ötüken Yayınevi’nden çıktı. İlk basımı 2007 yılında yapılan kitap yeni düzenlemelerle raflardaki yerini aldı. 
Kitabın kapağındaki tanımda da yer aldığı gibi ‘‘on bin yıllık sırrın’’ peşinde macera başlar; Altay dağlarının buzul döneminden günümüze uzanan zaman içerisinde, bütün Avrasya coğrafyasında varolmuş olan Turan toplumlarında binlerce Şaman, Kam ‘Bakşı’ daha sonraları ’Alp’ ’Alp Ersen’ ’Derviş’ ’Baba’ ’Ozan’ Bey, Padişah, Şah, Kral, Ehlibeytin sırrı ile sırlananlardan Kızılelma ülküsü Pir Sultan Abdal’a ve günümüze kadar elden ele, dilden dile, gönülden gönüle bir emanet gibi aktarılmış.

 
OSMANLI İMPARATORLUĞUNDA KIZILELMA
 
Osmanlı Devleti’nin kuruluşuna dair bir hikâye anlatılır. Bir rüyadan neş’et eden Kızılelma ülküsünü sembolize eden hikâye şöyledir; Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Bey, sık sık Şeyh Edebali’nin ziyaretine gider, öğütlerini dinlerdi. Misafir olarak kaldığı bir gece şu rüyayı görür: Şeyhin koynundan çıkan bir ay gelip kendi koynuna girer. Göğsünde bir ağaç biter. Öylesine büyük ve ulu bir ağaç olur ki, dalları ve kökleri tüm dünyayı sarar. Gölgesi bütün yeryüzünü tutar. İnsanlar o ağacın gölgesinde toplanırlar. Koca dağlar ve dağların eteğinden çıkan coşkun sulara hep o ağaç gölge eder.
Osman Bey rüyasını Şeyh Edebali’ye anlatır. Edebali rüyayı yorumlar ve “Ey oğul Osman, padişahlık sana ve soyuna kutlu ve mübarek olsun” der. Bir rüyadan doğan Osmanlılar tam altı asır dünyaya egemen olurlar. Otuz altı padişahtan kimi elli yıl, kimi ancak birkaç ay saltanat sürer. 
Habsburg Ferdinand’ının hümanist diplomatı Johannes Cuspinianus tarafından kaydedilen bir başka hikâye de altın elma sembolünün Osmanlılar tarafından yaygın kullanımını doğrular.
1626’da Imperial Diet’teki Osmanlı karşıtı vaazında ‘doymak bilmez ejderha’ Osmanlı İmparatorluğu’nun niyetlerini şu örnekle açıklamıştır:
“Türklerin Hakanı, Fatih Sultan Mehmed, bir defasında masada otururken bir bütün elma vermiş ve onu yutmasını söylemiş, ama oğlu babasına bakarak elmayı kesebilmek için bir bıçak istemiş: ‘Bütün olarak bunu nasıl yutabilirim ki baba?’ demiş.
‘Doğru söylüyorsun’ demiş babası:
Çünkü elma kesilmeli ve dilimler birer birer yutulmalıdır. Sana Hıristiyanları da aynı şekilde yutmanı öneririm, ülkeleri ve şehirleri yavaş yavaş böl, önce biri, sonra diğeri ve en sonunda da onları yut.”
Kızılelma’nın Türk ordusu içinde kazandığı anlam da çok farklıdır. Kızılelma ne Viyana, ne Roma, ne Hind, ne de Çin’dir. O ordunun yöneldiği padişahın fethedilmesini istediği herhangi bir yerdir. Kızılelma, Türk askerinin devletine ve padişahına bağlılığının sembolüdür. Kızılelma aslında ordunun manevi gücünü artıran, seferler sırasında askerlerin motivasyonunu sağlayan bir kavram olarak ele alınmış. Sözün özü, Kızılelma’nın İzinde, Türk İslam düşüncesinin temel aldığı ideal fikrini özetlemesi bakımından dikkate değer bir çalışma. 

Kızılelma’nın İzinde
Necati Gültepe
Ötüken Yayınları,
492 Sf. 19.24 TL
 
 
Kaynak: Star Gazetesi