Kırık Fincan okurlarıyla buluştu
Gazetemiz yazarlarından Hakan Bahçeci ikinci kitabı olan Kırık Fincan’ı okuyucu ile buluşturdu. Son kitabının içeriğinden bahseden Yazar Bahçeci, “Unutulmaya yüz tutmuş insani değerler, alışkanlıklar, komşuluk ilişkileri, vefa, dostluk gibi hasletlerin gündemde tutulması ve konuşulması gerektiğine inanıyorum. Yazdıklarımla az da olsa bunu başarabilirsem ne mutlu. Bu nedenle öykülerimde de bize dair güzellikleri yâd etmeye özen gösteriyorum” dedi.
Hakan Bahçeci’nin son kitabı Kırık Fincan okuyucusuyla buluştu. On altı bağımsız kısa öyküden oluşan kitap Konya’da düzenlenen kitap fuarında da yer aldı. Kitabın içeriğinde toplumsal mesajlar özveriyle anlatılırken, Yazar Bahçeci kitap hakkındaki detayları da gazetemize değerlendirdi.
YAZMAYA ÇOCUKLUKTAN BAŞLADIM
Hakan Bahçeci, kitap yazmaya çocuk yaşlarda başladığını belirterek lise döneminde de bu yeteneğini geliştirerek devam ettirdiğini belirtti. Kitap ve yazı yazma yeteneğinin her geçen dönem geliştiğini ifade ederek geçmiş yıllarını anlatan Bahçeci, “Pek çok yazar gibi yazmaya yönelmemde sanırım öğretmenlerimin tesiri olmuştur. Bununla beraber o dönem çıkan çocuk dergilerinden birinde iki kıta kısa bir şiirim yayınlanmıştı. Lise yıllarında öğretmenlerimin yönlendirmesi, kompozisyon yarışmalarında aldığım dereceler, fakülte yıllarında çıkardığımız dergiler ve sizin de bildiğiniz köşe yazarlığı… Hepsinin benim için yeri ayrı ve kıymetli. Bu sayede yazmaktan hiç kopmadım ve bir tutku olarak kalem elimde kaldı. Kitap yazmak fikrine gelince; ‘yazma’ eylemi ile uğraşan her kalem erbabının hayallerinden biridir kitap yayınlamak. Bense bu fikre uzun süre sıcak bakmadım çünkü kitap yazmak, basılı bir eser demektir, bu eserin hakkını verebilir miyiz tedirginliği bir müddet bizi durdurdu. Lakin yazmaya devam ettikçe kitabın da okura ulaşmak için bir vesile olacağına kanaat getirdim. Diğer yandan bizi takip edenler köşemizde kimi zaman öyküler yazdığımızı bilir. Hikâye yazmak benim için ayrı bir keyif ve mutluluk. Yazdığım hikayelerin kitap halinde yayınlanması bir nevi kalemin de sadakası olacak hissiyatı ile kitap yazma fikrim ile kemale ermiş oldu” dedi.
‘KISA YAZMAK CESARET İSTER’ DERLER
Hakan Bahçeci, daha önce kaleme aldığı Demirci Çırağı isimli kitapta uzun hikayeler olduğunu hatırlatarak, Kırık Fincan’ın ise bunun aksine kısa öykülerden oluştuğunu söyledi. Kitap hakkında detaylı bilgi veren Bahçeci, “Demircinin Çırağı ilk kitabımız, daha çok romana yakın olacak şekilde iki hikâye vardı. Bu kitapta ise bazıları daha önce gazetemiz Yeni Haber’de de yayınlanan öykülerin de bulunduğu kısa öykülerden oluşuyor. Evet doğrudur, kısa yazmak ve buna rağmen istediğiniz etkiyi oluşturmak güçtür. Lakin başarıldığında çok daha güçlü bir tesir bırakır. Kısa ve öz yazıp arzu ettiğim hissi ve hayali oluşturmak beni mutlu ediyor. Diğer yandan kitabı okurken vakti az olsa da bir okur için bu tür yazılar daha rahat okunur gibi geliyor. Günümüz hız dünyasını düşünürsek…” diye konuştu.
ARAMIZDA YAŞAYANLARIN HİKAYELERİ VAR
Öykülerin konuları, kahramanları ve içeriği hakkında bilgi veren Bahçeci, “Nostaljik ve uzak olmayan düne dair hayattan sahneler var, ruhu olan ve aşina mekanlar, tanıdık yüzler ve bizden insan manzaraları. Bildiğimiz, gördüğümüz, duyduğumuz kimi olaylar sıradan gibi görünse de hepsinin bir duygusu, bir hikmeti ve bir hatırası var. Bunları konu edinip gerçek olana, sözün ve kalemin de yardımıyla bakmak istedim. Kimi öyküde hüzün kimisinde tebessüm var ama hemen hepsinde aramızda yaşayanların hikayeleri var” dedi.
ÖYKÜLERİMDE DE BİZE DAİR GÜZELLİKLERİ YÂD ETMEYE ÖZEN GÖSTERİYORUM
Kitabın anlatım tarzından da bahseden Bahçeci, “Yalın ve sade bir anlatımı tercih ettim. Okurun kendi bildiği ve aşina olduğu dille yazmak, daha çok olaya ve duyguya ışık tutmak istedim. Diğer yandan bu milletin, bu coğrafyanın sahip olduğu kadim bir mazi var. Değerlerle ve insani yargılarla bezenmiş bir kültüre sahibiz. Unutulmaya yüz tutmuş insani değerler, alışkanlıklar, komşuluk ilişkileri, vefa, dostluk gibi hasletlerin gündemde tutulması ve konuşulması gerektiğine inanıyorum. Yazdıklarımla az da olsa bunu başarabilirsem ne mutlu. Bu nedenle öykülerimde de bize dair güzellikleri yâd etmeye özen gösteriyorum” dedi.
KİTABIMIN İSMİNİ ÇEKTİĞİM FOTOĞRAFTAN İLHAM ALDIM
Kitabın isminin neden Kırık Fincan olduğuna da değinen Bahçeci, “Kitabın ismi konusunda çokça fikir beyan edildi. Gerek yayınevinden arkadaşlar gerekse çevremde müzakere edildi. Kitaptaki bir öykünün de ismi, orada bahsi geçen fincan gerçek hayatta yaşanmış bir hikâyeden mülhem. Malum fotoğraf çektiğimi de söylemiştim. Kitabın kapağına kendi çektiğim fotoğrafı basmanın hoş olacağı fikri oluştu. Bunun üzerine hem bir espri olsun hem de yaşanan olaya ithafen kendi çektiğim fincan fotoğrafına uygun olarak ‘Kırık Fincan’ isminde mutabık kaldık” dedi.
KENDİ HAYATIMDAN DA ESİNTİLER VAR
Kitapta geçen öykülerde kendi hayatından sahneler, olaylar ve kişiler olduğunu söyleyen Bahçeci, “Elbette o duyguyu, gerçeklik hissini vermek yazarın gerçek hayatıyla yakından ilgilidir. Bu bağlamda yakından tanıdığım, ortak mekanlardan bildiğim, uzaktan olsa da aşina olduğum kişiler var. Kendi hayatımdan da esintiler var. Özellikle babamı anlattığım ‘Terzinin Sadakası’ başlıklı hikâye bizatihi babamla benim yaşadığım bir olaydan yola çıkılarak kaleme döküldü. Bahsini ettiğim gibi bazı öyküler zaten daha önce yayınlanmış idi. Öyküleri kitaplaştırma konusunda karara vardıktan sonra ek olarak yazacağım öyküler de kaleme alındı. Dosyamız hazır olduktan sonra yaklaşık bir yıllık baskı hazırlık aşaması sürdü ve Çıra Kültür Yayınlarından basıldı. Bununla birlikte babamı anlattığım öykülerin yazımı benim için daha duygusal anlar yaşattı elbette” diye konuştu.
YAZAR HAKAN BAHÇECİ
Konya’nın Beyşehir ilçesinde doğan Hakan Bahçeci, ilk ve orta eğitimini Beyşehir’de aldı. Sonrasında Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde lisans eğitimimi tamamlayıp 1998 yılında öğretmenliğe başladı. Halen Konya merkezde bir ortaokulda idareci olarak görev yapan Bahçeci, bu süre içinde Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik bölümünde yüksek lisansını tamamladı. Aynı zamanda fotoğraf çekimi ile de uğraşan Bahçeci, Açık Öğretim Fakültesinde Fotoğrafçılık ve Kameramanlık bölümünü de bitirdi.
•ZEYNEP SÜEDA KARADENİZ / YENİ HABER GAZETESİ