Kardeşliğimiz zekatla bereketlensin, beklenen sensin
Katılım Bankaları Birliğinin rakamlarına göre, Türkiye'nin zekât kapasitesi 55 milyar dolar. İslam Ülkeleri İstatistik, Ekonomik ve Sosyal Araştırma ve Eğitim Merkezi (SESRİC)'in tespitine göre, İslam dünyasının zekât potansiyeli ise 10 trilyon dolar. Konya İl Uzman Vaizi Mehmet Toker, zekâtın tam olarak verilmesi halinde Müslümanların 2 yıl gibi kısa sürede istenilen yaşam seviyesine ulaşabileceğini söyledi.
Ramazan ayıyla birlikte ihtiyaç sahiplerine yardımların hız kazanmasının ardından Zekâtın ne kadar verilmesi de tekrar gündeme gelen konulardan oldu. Türkiye’de zekâtın ölçüsü konusunda birçok söylenti dolaşsa da Diyanet İşleri Başkanlığı, kişinin verebileceği zekâtın hesaplanması yapılabiliyor. Bunun yanında zekâtı kimlerin ne kadar verebileceğinin konusu da merak edilenler arasında bulunuyor. Katılım Bankaları Birliğinin rakamlarına göre, Türkiye'nin zekât kapasitesi 55 milyar dolar. İslam Ülkeleri İstatistik, Ekonomik ve Sosyal Araştırma ve Eğitim Merkezi (SESRİC)'in tespitine göre, İslam dünyasının zekât potansiyeli de 10 trilyon dolar. Bu kapasitelerin karşısında verilen zekât miktarı çok düşük olduğu ortaya çıkıyor.
“ZEKAT VERİLECEK KİŞİLER AYETTE BELİRTİLMİŞ”
İslam’ın 5 temel esasından birisi olduğunu söyleyen Konya İl Müftülüğü Uzman Vaizi Mehmet Toker, zekâtın da kelime anlamının temizlemek, yükseltmek anlamına geldiğinin altını çizdi. Kur’an-ı Kerim’de zekâttan bahsedilen ayetlerin Ramazan orucunun farz kılındığı yılda geldiğinin bilgisi veren Toker, “Peygamber efendimiz (s.a.v.) zekâtın verilmesi konusunda ciddi tavsiyelerde bulunuyor.” dedi. Zekâtı kimlerin vermesi gerektiği sorusuna da açıklık getiren Mehmet Toker, akıllı ve buluğ çağına ermiş zengin olan Müslümanların verebileceğini söyledi. Zenginliğin ölçüsünün de belli olduğunu dile getiren Toker, “Zenginliğini ölçüsü ‘Nisab miktarı’ dediğimiz 80.18 gram altın veya buna denk gelen parasının 1 yıl bekletilmesinin ardından zekât verilmesi farz olmuştur. Bu miktarın da tüm ihtiyaçlar giderildikten sonra 80.18 gram altınının kalması gerekiyor. Bu oranın 1/40 zekât olarak ayrılmalı. Zekât malında da aranan husus hükmü ve hakikaten artıcı olmasıdır. Hakikaten artıcı mallar, ticaret mallarıdır. Hükmü artırıcı ise altın ile paradır” dedi.
MALIN 40’DA BİRİ ZEKÂTA AYRILMALI
Zekâtın kimlere ve nasıl verilmesi gerektiğini tüm detaylarıyla anlatan Mehmet Toker, Tevbe Süresi 60 Ayette bu konuya netlik getirildiğini belirtti. Ayeti aktaran Toker, “Zekât gelirleri ancak şunlar içindir: fakirler, miskinler, Zekât memurları, kalpleri kazanılacak olanlar, âzat edilecek köleler, borçlular, Allah yolunda (çalışanlar) ve yolda kalmışlar’ Kur’an-ı Kerim’de zekât ile ilgili hükümler gayet nettir. Fakirler için belirtilen kıstas, çalışıp da ailesini geçindiremeyen kişilere fakir denir. Miskinler ise çalışamayanlar olarak açıklanır” diye konuştu.
Toker, ticaret mallarından ne kadar zekât verilmesi konusunda da bilgilendirici açıklamalarda bulundu. Ticari malların toplamının 40’da biri kadar oranın zekât verilmesinin farz olduğunu söyleyen Toker, “Hayvanların zekâtı küçükbaşta 40’da bir, sığır cinsinde 30’da bir, devede de 5’te 1 koyun ve üzeri olarak belirlenmiş. Günümüzdeki hayvancılık endüstriyel hayvancılık olduğu için ticaret malları zekâtı üzerinden verilmesi gerekiyor. Bunun yanında zekât Anne, baba, dede, nine, eşine, çocukları ve torunlara ve Müslüman olmayanlara zekât verilmez. Bunun dışında kardeşe, kardeş çocuklarına, anne baba kardeşlerine ve onların çocuklarına zekât verilebilir. Kişi üvey anne baba ve çocuklara zekât verebilir” dedi.
ZEKÂTIN PARA OLARAK VERİLMESİ DAHA UYGUN
Mehmet Toker, Zekâtın verilmesi konusunda yeterli hassasiyetin gösterilmediğinden de yakınarak, “Günümüzde, Müslümanlar üzerlerine düşen zekât miktarını tam olarak verselerdi, toplumda bugün zekât verebilecek kimse bulunamazdı. Zekât aynı zamanda toplumun refah seviyesini yükseltirken, birlik ve beraberliğini arttırıyor. Zekâtın geçerli olmasının şartlarına gelince, öncelikle “niyet” şarttır. Zekât bir ibadet olduğu için niyetsiz yerine getirilemez. Ayrıca fakire verilmesi ve teslimi demek olan “temlik” de şarttır. Yani zekât, verilenin mülküne geçmesi gerekiyor. Zekât diye toplu yemek verilemez. Yedirmekle temlik gerçekleşmez. İnsanlar fakirlerin evine onlarca yardım kolisi veriyor. Aynı fakir kirasını, faturasını ödeyemiyor. Zekâtı para olarak verilmesi gerekiyor ve kişi bunu istediği gibi kullanabilmeli” dedi.
SERVET R. ÇOLAK / YENİ HABER GAZETESİ