Kadının adı taşa toprağa yazıldı
Halk edebiyatı üzerine çalışan araştırmacı Gülenay Pınarbaşı, Anadolu'da kadınlara atfen verilen yer isimlerinin ortaya çıkışını anlatan efsaneleri derledi.
Pınarbaşı'ya göre, yaygın kanının aksine, bizatihi kahramanı kadın olan efsaneler, Anadolu'da kadınlara verilen büyük değerin bir yansıması.
Halk edebiyatı uzmanı, araştırmacı yazar Gülenay Pınarbaşı, Anadolu'nun Ermiş Kadınları'ndan sonra, Anadolu'ya Adını Veren Kadınlar kitabı ile bir kere daha, sözlü kültür üzerinden kadınların toplumsal hayatımıza etkisini, toprağımıza bıraktıkları izleri takip ediyor.
BU TOPRAKLARDA KADININ ADI VAR
Kadın çalışmalarının, araştırma hayatı bakımından oldukça önemli bir saha olduğunu söyleyen Gülenay Pınarbaşı, kadınların Anadolu üzerindeki varlığını ve toplumsal hayata etkilerini sözlü kültür üzerinden araştırmaya niyetlenince karşısına Anadolu'nun ermiş kadınları ve Anadolu'ya adını veren kadınların çıktığını söylüyor ve ekliyor: 'Aslında amaç bu topraklarda kadınların izini sürmek.' Pınarbaşı, Anadolu'nun ortak şuuraltının aynası olduğunu söyleyebileceğimiz efsanelerin, Anadolu'nun kadınlar hakkındaki hükmünü yalın olarak anlattığını ifade ediyor. Halkın kadınlara önyargısı olduğuna ilişkin söylencelerdeki yanılgıyı efsanelerle ortaya koymaya çalıştığını söyleyen Pınarbaşı, kadınları anlatan, bizatihi kahramanı kadın olan efsanelerin Anadolu'nun kadınlara verdiği büyük değerin yansıması olduğunu ifade ediyor.
3 YIL SAHADA ARAŞTIRMA YAPTI
Gülenay Pınarbaşı efsaneleri derlemek için yaklaşık üç yıl saha araştırması yapmış. Diğer yandan daha önce saha araştırmalarından tezlere aktarılmış efsaneleri taramış. Bu efsaneler içinde kahramanı kadın olanları ayrıştıran Pınarbaşı, bu şekilde yaklaşık 450 efsane metnine ulaşmış. Pınarbaşı, sahadan derledikleriyle beraber bu sayının 600'e yaklaştığını ifade ediyor.
Pınarbaşı, efsanelerin bir çoğundan etkilenmiş. Fakat en çok, annesi yanlış eğittiği için haydutluk yapan oğulun, yakalandığında 'Beni değil anamı asın' sözlerinden adını alan Anamas dağları efsanesinden eğitim yönüyle, iki eltiden birinin suya kapılması üzerine diğerinin 'Can elti' ağıdından adını alan Cenelti deresi efsanesinden kardeşlik yönüyle, sevdiğine kavuşamadığı için hastalanıp ölen Tortum adlı kızdan adını alan Tortum gölü efsanesinden de hazin hikayesi nedeniyle etkilendiğini söylüyor.
ANADOLU'NUN İSMİNİ KADINLAR VERMİŞ
Gülenay Pınarbaşı çalışmaları sırasında efsanelerin pek çoğunun halk arasında hala canlı olduğunu görmüş. Orta yaşın üzerinde kadınların efsaneleri daha çok bildiğine ve inandığına şahit olduğunu anlatan Pınarbaşı, Kız Kulesi, Kız Kalesi, Gelin ile ilgili efsanelerin en ünlü efsaneler olduğunu ifade ediyor. Mardin, Rize, Tortum, Kütahya, Kastamonu, Isparta, Anadolu isimlerinin veriliş efsanesinin kahramanının birer kadın veya genç kız olduğunu anlatan Pınarbaşı, Anadolu'nun hemen her yöresinde kadınlardan esinlenerek konulan yer isimlerine rastlamanın mümkün olduğunu söylüyor. Kaya ve dağ isimlerinde genelde dua ya da beddua sonucu taşa dönüşen gelinlerin hikayesi anlatılırken, Kız Kuleleri, Kız Kaleleri taliplisi çıkmayan ya da evlenme çağı gelmiş kızlarla anılıyor. İnanışa göre bazı ritüelleri gerçekleştiren kızların nasibi 1 haftada açılıyor.
Kız Kulesi aslında Battal Gazi efsanesi
İstanbul Boğazı'nda Anadolu yakasına 100 metre uzaklıkta bir kaya üzerinde yer alan Kız Kulesi ile ilgili çok sayıda rivayet var. Bunlardan birini Evliya Çelebi şöyle anlatıyor: 'Battal Gazi Kız Kulesi'nin önündeki kıyıda karargah kurmuş ve burada yedi sene kalıp bağlar bahçeler yetiştirmiştir. Üsküdar ve Kadıköy'ü imar eden Battal Gazi Şam'a gider. Bunu fırsat bilen Kanatorsa isimli Kral, Battal Gazi'nin geri döneceği korkusuyla Kız Kulesi'ni yaptırarak Tekfur'un kızını bir çok kıymetli eşya ile buraya yerleştirir. Battal Gazi Şam'dan dönünce Üsküdar'da gizlice İslam'ı yaymaya çalışır ancak çok geçmeden kimliği ortaya çıkar ve Bizans askerleri onu yakalamak ister. Çatışmada yaralanan Battal Gazi sandalla kuleye sığınır. Tekfurun kızı Battal Gazi'ye yardım eder ve birbirlerine aşık olurlar. Kızın Müslüman olmasıyla birlikte hazineyi de alarak Anadolu'ya geçerler.