Kadın doktor erkeği, erkek doktor da kadını muayene edebilir mi?
Günümüzde pek çok sağlık kuruluşunda veya özel muayenehanelerde kadın doktor erkeği, erkek doktor da kadını muayene etmektedir. Bunun dinî yönden bir sakıncası var mıdır?
Hasta olan kimsenin tedavi olması sünnettir. İlk planda sağlığın korunmasını ve sağlıklı kalmak için gerekli önlemlerin alınmasını isteyen İslâm, hastalık gelince de tedavi olmayı emretmiştir. Üsâme b. Şerîk’ten nakledildiğine göre bedevîler Hz. Peygamber’e gelerek; “Tedavî olalım mı?” diye sorunca Allah’ın elçisi onlara;“Tedavî olunuz. Çünkü Allah yaratmış olduğu her derdin devasını da yaratmıştır. Ancak bir dert bunun dışındadır. Bu da yaşlılıktır.”(Ebû Dâvud, Tıb, 1) buyurmuştur. Başka bir hadiste şöyle buyurulmuştur: “Her derdin bir çaresi, her hastalığın bir ilacı vardır. Hastalığın ilacı bulunduğu zaman Aziz ve Celil olan Allah’ın izniyle iyileşir.”(Müslim, Selâm, 69)
Hastalıklar zaruret veya ihtiyaçların ortaya çıktığı bir alandır. Bu konuda “Zarûretler sakıncalı olan şeyleri mübah kılar” kuralı geçerli olur. Bu yüzden doktorun hastayı muayene ve tedavi veya ameliyat sırasında normal zamanda bakılması caiz olmayan yerlere bakma, dokunma veya ameliyat etme gibi müdahaleleri caiz olur.
Karşı cinsin muayene ve tedavisine gelince; bu konuda imkân varsa erkekleri erkek doktorun, kadınları da kadın doktorun muâyene edip tedavisini yapması asıldır. Çünkü zarûretler miktarlarınca takdir olunur. Kadın hastayı tedavi edecek kadın doktor varken ve ona başvurma ve tedavi ortamı mevcutken erkek doktora veya erkeğin kadın doktora gitmesinde zarûret olduğu söylenemez.
Ancak kadın hastayı tedavi edecek kadın veya erkek hastayı tedavi edecek doktor bulunmaz veya o hastalığı tedavi edebilecek güç ve ehliyette olmazsa karşı cinslerin muayene ve tedavisi caiz olur. Nitekim çeşitli savaşlara Allah’ın Rasûlü ile birlikte katılan sahabe hanımları su taşımış, hizmet etmiş, yaralıları ve ölüleri Medine’ye sevketmişlerdir.( Halil Gönenç, a.g.e., II, 189)
İbn Hamdan şöyle demiştir: “Bir erkek hastalanır, kadından başka onu tedavi edebilecek kimse bulunmazsa, o kadın onu tedavi edebilir. Hatta gerekirse galiz avret sayılan yerlerine de bakabilir. Seyyid Sabık, Fıkhu’s-Sünne, Beyrut, y.y., I, 493
Diğer yandan gayri müslim bir doktorun, müslüman hastayı tedavi etmesinde de bir sakınca bulunmaz(eş-Şirbinî, Muğnî’l-Muhtâc, I, 357).
Sonuç olarak bir İslam toplumunda hastalıkların tedavisinde, doğum ve kadın hastalıkları konusunda toplumun inanç değerlerinin dikkate alınması gerekir. Yalnız kadınları ilgilendiren kadın hastalıkları kliniği, doğum evi vb. yerlerde kadın doktor, hemşire ve hasta bakıcıların bulunması müdahaleyi ve tedaviyi kolaylaştıran unsurlar arasında sayılmalıdır. Mü’minin önemli niteliklerinden olan utanma ve haya duygusunu zorlamak, zaruret bulunmayınca yersiz ve anlamsızdır. Bu çelişkinin giderilmesini istemek İslâm toplumunun hakkı olmalıdır.