“İplikçi” ismi nereden geliyor? Konya’daki meşhur cami ve tüm bilinmeyenleri
Konya’nın merkezinde yer alan ve şehrin en önemli eserlerinden biri olan İplikçi Cami ve tüm hikayesi…
Konya’nın Meram ilçesine bağlı Kürkçü Mahallesi’nde yer alan İplikçi Cami, Altınapa ismi ile de biliniyor. Konya’nın en önemli simge eserlerinden biri olan İplikçi Cami, günümüzde halen ibadete açık.
Konya Eserleri kitabında yer alan bilgilere göre İplikçe Cami ile ilgili detaylar şu şekilde;
İplikçi (Altınapa) Camii
Cami, Meram, Kürkçü Mahallesi, Mevlâna Caddesi, No. 16’da yer almaktadır. Eser Konya’da ilk yapılan Selçuklu eserlerinden birisi olarak kabul edilmektedir. Konya Alaaddin Camii’nin iç kale içinde olması, İplikçi Camii’nin de ticaret merkezine yakın olmasından dolayı Selçuklu ve Beylikler döneminde eser ulu cami işlevine sahip bir yapı olmuştur. Caminin H. 598 / M. 1201 senesinden önce Tebrizli Ebu Fazl Abdulcabbar tarafından yaptırıldığı kabul edilmektedir. Giriş kapısının üstündeki H. 733 / M. 1332 tarihli kitâbeden de caminin bu tarihte yenilendiği anlaşılmaktadır. Celî sülüs hatla Arapça yazılmış kitâbe dört satırdan oluşmaktadır.
İPLİKÇİ ADIYLA BİLİNİYORDU
Kitâbede; “Bu mübarek mescidi, Allah’ın rahmetine muhtaç, zayıf kul, hacıların ziyneti olan, İplikçi adıyla bilinen Mes’ud oğlu Hacı Ebûbekir, 733 yılı Recep Ayı’nın ortasında yaptı ve yeniledi. Allah hayırlarını kabul etsin ve iyiliklerini arttırsın” yazmaktadır. Kitâbede ismi geçen Samurcu (Kişçi) Mes’ud oğlu Hacı Ebubekir, H. 733 / M. 1332 senesinde camiyi genişletmiş, yenilemiş ve imar etmiştir. Yine yapı üzerinde yer alan diğer bir kitâbeye göre Turgut oğlu Ebul Fazl Ahmet Bey H. 834 / M. 1430-31 senelerinde camiyi ihya etmiştir. Caminin batı duvarının üstündeki iki satırlık inşa kitâbesinde; “Allah’ın mescitlerini yalnız Allah’a, ahiret gününe iman getirip, namazı dosdoğru kılan, zekâtını veren, din babından ancak Allah’tan korkan kimse mamur kılar, işte bunlar yol bulanlardan olabilir. Secde edilen yerler (mescitler) Allah’ındır. Onun için oralarda Allah’la beraber hiç kimseye ibadet etmeyiniz” yazmaktadır.
YANGIN GEÇİRDİ
Kuzey duvarı üzerindeki girişin üstünde yer alan, Osmanlı dönemine ait Arapça yazılmış iki satırlık onarım kitâbesinde ise: “Bu mescid-i şerifi 947 yılında Lâtif, Malik ve Rahman olan Tanrı’nın rızası için Şeyh Bedrettin oğlu Abdullah oğlu Abdurrahman tamir ettirmiştir” yazmaktadır. Vakfiyesine göre caminin yangın geçirmesi nedeniyle H. 992 / M. 1584 yıllarında tüccar ehlinden Hacı Emrullah tarafından tamiratı yaptırılmıştır. Cami, 1945 yılında Müzeler Umum Müdürlüğü tarafından bugünkü şekliyle onarılmıştır. 1951 yılında Konya Müzesi Klasik Eserler Şubesi hâline getirilerek İslam öncesi eserler bu camide sergilenmiştir. Daha sonra 1961’de tekrar ibadete açılmıştır.
SİVRİ KEMERLİ PENCERELER AYDINLATIYOR
Cami enine dikdörtgen planlıdır ve kıble duvarına paralel üç sahından oluşmaktadır. Caminin beden duvarları ve minaresi tamamen tuğla malzemeden, payeler ise tuğla ve taş malzemeden inşa edilmiştir. Yapının orijinal şekli hakkında araştırma yapan Haluk Karamağaralı’ya göre caminin planı mihrap duvarına dik yedi sahından oluşmaktadır. Mihrap önü kubbesi ve önündeki eyvanın bütün örtü sistemi beşik tonozludur. Cami cepheleri oldukça sadedir ve üzerinde süsleme bulunmamaktadır. Kuzey-doğu ve batı cephede üç adet basık kemerli giriş kapısı vardır. Kuzey cephede bir tanesi kapının üzerinde olmak üzere 7 adet, güney cephede 4 adet, doğu ve batı cephelerde ise ikişer adet sivri kemerli pencere iç mekânı aydınlatmaktadır.
BİTKİSEL SÜSLEMELİ MİHRAP KALINTISI BULUNUYOR
Güney cepheye bitişik kubbeli kare mekânın günümüzde mevcut olmayan cami medresesine ait olduğu düşünülmektedir. 1945 senesindeki restorasyon sonrasında parapet duvarları yükseltilerek örtü sistemi görülmez hale getirilmiştir. İç mekân, mihraba paralel üç sahından meydana gelmektedir. Sahınlardan mihrap önünde bulunan iki tanesi “T” şeklindedir, kare kesitli payelere oturan sivri kemerlerle birbirinden ayrılmaktadır. Güneyden itibaren ilk sahın beşik tonozla, diğerleri çapraz tonozla örtülüdür. Mihrap ile kuzeydeki giriş kapısı eksenindeki üç bölüm kubbeyle örtülmüştür. Bu kubbelerden mihrap önündeki kubbe daire formunda diğer iki kubbe ise elips şeklindedir. Caminin mihrabı kıble duvarının ortasındadır. Bu mihrap sonradan eklenmiştir ve siyah mermer malzemeden yapılmıştır. Mihrap nişi çokgen şeklinde ve sekiz sıra mukarnas kavsaralıdır. Etrafını sade bordürler kuşatmıştır. Mihrabın alt bölümünde Selçuklu döneminde yapılmış, firuze ve patlıcan moru renkte mozaik çiniden, geometrik ve bitkisel süslemeli mihrap kalıntısı bulunmaktadır
