İmamı Rabbani (K.S.) Kimdir?

Âriflerin ışığı, Velîlerin önderi, İslâmın bekçisi ve Müslümânların Baştâcı IMÂM-I RABBÂNÎ AHMED-I FÂRÛKÎ SERHENDÎ rahmetullahi teala aleyh, Hz. Ömer'in soyundan olup, ikinci bin yılın müceddidi (yenileyicisi) dir.

İmamı Rabbani (K.S.) Kimdir?

Aynı zamanda müçtehid (Kitap, Sünnet ve İcmadan hükümler çıkaran alim) dir. İmam-ı Rabbani, kendisine ilim ve hikmet verilmiş, ilmi ile amel eden, ilim ve amel bakımından eksiksiz ve kâmil âlim demektir. İslam hükümleri ile Allah'ı anlama, tanıma ve kavuşma olan tasavvufu birleştirmesinden dolayı "Sıla" ismi verilmiştir.

Kendisi 1563 yılında, Hindistan'ın Serhend (Sihrind) kentinde dünyaya gelmiştir. Ailesi salih ve alim kimselerdir. 17 yaşında iken bütün ilimlerden diplomasını alan İmam-ı Rabbani Hazretleri'nin ilk derslerini babası vermiştir. Dönemin diğer bazı tanınmış alimlerinden de icazet almıştır. Risalet-üt-Tehliliyye, Redd-i Revafid, İsbat-ün-Nübüvve adlı eserlerini yazmıştır.

Zekası, olgunluğu ve tevazusu ile herkesi hayrette bırakan Imamı Rabbani (r.a) , Muhammed Bakibillah Hazretlerinin talebesi olmuş, üstadının da lütuf ve himmeti ile çok kısa bir süre içinde kimsede görülmeyen hallere kavuşmuştur. Hocasına karşı çok hürmetkar ve edepli bir şekilde davranmıştır. Bu üslubunu eserlerine de taşımış, insanı dünyâda ve âhirette yükseltecek olan tevâzunun ne olduğu ve kurtuluşun ancak Ehl-i sünnete uymakla olduğu bildirmiştir. Hocasından aldığı izinle, kendi öğrencilerini yetiştirmeye başlamıştır. Talebelerine ilim tahsilini sıkı sıkı emretmiş, tassuba ve yobazlığa karşı cihada çok önem vermiştir. Dîni, câhillerden öğrenmeyi men etmiştir. Devamlı kitap okumalarını, ilim öğrenmelerini istemiş, önce itikâdı düzeltmenin, sonra fıkh bilgilerini öğrenmenin gerekliliğini anlatmıştır.

Allahü teâlâ onu, Peygamber Efendimiz'den (s.a.v.) bin sene sonra, müslümanların zayıf düştüğü, küfrün, sapıklığın ve sapık kimselerin her tarafı kapladığı bir zamanda, din-i İslamı kuvvetlendirmek için göndermiştir. İnsanlar, nice bilinmeyen ve çözülmesi zor meseleleri ondan sorup doyurucu cevaplar almıştır. Yazdığı mektup ve kitapları insanları gafletten uyandırmış, herkesin kalbini ilim ve nur ile doldurmuş ve kuvvetlendirmiştir. Müslümanların içinden fitneyi ve ötekileşmeyi uzaklaştırmıştır. Binlerce insan, çok sayıda fasık ve facir onun güzel hallerini görüp, sohbetini işitip tevbe ederek salih Müslüman olmuştur. Zamanının padişahlarını, valilerini, kumandanlarını, âlimlerini ve hakimlerini, çok tesirli mektupları ile, dine, sünnet-i seniyyeye teşvik etmiş, çok âlim ve veli yetiştirmiştir. Çok sayıda keramet göstermiştir.

İkna edici delillerle sapık fikirlerinin çürütüldüklerini, Ehl-i sünnet itikadının ve doğru din bilgilerinin yayıldığını, bid'atlerin kalktığını gören bazı sapık kimseler, Imamı Rabbani Hazretleri'ne cephe aldılar. Haset ve iftira etmeye başladılar. Bundan dolayı, bir müddet hapis yatmış, ancak söylenilenlerin iftira olduğunu, delilleriyle ispat etmiştir. Hapishanedeyken dahi tebliğe devam etmiştir. Yaptıklarından pişman olan sultan, önce ikramda bulunmuş, sonra da O'nu serbest bırakmıştır. Ayrıca döneminin sözde alimlerine karşı imani mücadele vermiştir.

Eserlerinde, derin bir iman ve Kuran ahlakı anlatılmakta, Ehl-i sünnetin üzerinde hassasiyetle durulmaktadır. Allah'ın varlığını, birliğini, sıfatlarını, ihlası, ruhu, şeytanla ve nefsle olan cihadı ve Allah'a samimi olarak nasıl yakınlaşılabilineceğini, Peygamberlere ve dört halifeye uymaya çalışmanın gerekliliği anlatmaktadır. Müminlerin kendi içinde bölünmüş olduğunu, ancak sadece Ehl-i sünnete uyanların kurtulacağını bildirmiştir. Birlik olunması ve Müslümanlığın yayılması gerekliliğini üzerinde hassasiyetle durmuştur.

Eserleri:

1) Mektûbât: Kelâm ve fıkıh bilgilerini, tasavvufun mârifetlerini açıklayan uçsuz bir deryâ gibi eşsiz bir eserdir. Mektubat farklı kişiler tarafından Türkçe'ye çevrilmiştir. Bunlar;
a) 1962'de Mehmet Süleyman Teymuroğlu tarafından tek cild halinde "İmam-ı Rabbani Ahmed Faruki'nin Mektubatı"
b) 1955 senesinde Necip Fazıl Kısakürek tarafından yayınlanan "Küçük Mektubat".
c) Süleyman Sa'deddin Efendi'nin Osmanlıca çevirisi esas alınarak yapılan ve bir cild halinde "Müjdeci Mektublar" adı altında yayınlanan Mektubat.
d) 1968 senesinde Hüseyin Hilmi Işık tarafından yapılan ve sadece birinci cildi teşkil eden 313 mektup tek cild halinde neşrolunan Mektubat.
e) 1977 senesinde Abdülkadir Akçiçek tarafından çevirilip iki cild halinde İstanbul'da neşrolunan Mektubat.
2) Redd-i Revâfıd: Ehli sünnete aykırı Râfızî meshebini reddetmektedir. 
3) İsbâtün-Nübüvve: "Peygamberlik nedir?" adı ile Türkçe'ye tercüme edilmiştir. 
4) Mebde' ve Me'âd 
5) Âdâb-ül-Mürîdîn, 
6) Ta'lîkât-ül-Avârif, 
7) Risâle-i Tehlîliyye, 
8) Şerh-i Rubâ'ıyyât-ı Abd-il-Bâkî, 
9) Meârif-i Ledünniye, 
10) Mükâşefât-ı Gaybiyye, 
11) Cezbe ve Sülûk Risâlesi.