II. Selim'den "Kabe'de yüksek bina yapılmasın" emri

Osmanlı Arşivleri'nde Kabe'nin çevresindeki ortalama 5 metreden yüksek binalar ile bitişiğindeki evlerin yıkılmasının emredildiği fermana rastlandı.

II. Selim'den "Kabe'de yüksek bina yapılmasın" emri

Osmanlı Arşivleri'nde, son dönemlerde özellikle İslam alemi tarafından sıkça eleştirilen Kabeçevresindeki yüksek binalarla ilgili bir fermana rastlandı. Sultan II. Selim tarafından dönemin Harem Şeyhi Kadı Hüseyin'e 30 Eylül 1574'te gönderilen fermanla Kabe'nin çevresindeki ortalama 5 metreden yüksek binalar ile bitişiğindeki evlerin yıkılması emredildi.

Konuyla ilgili Yedikıta Tarih ve Kültür Dergisi'nin son sayısında makalesi yer alan tarihçi-yazar Selman Soydemir AA muhabirine yaptığı açıklamada, Osmanlı Arşivleri'nden çıkan belgenin, özellikle Mekke ve Medine söz konusu olduğunda Osmanlı padişahlarının ne kadar hassas davrandığını gösterdiğini söyledi.

Yavuz Sultan Selim'in 1517'de Mısır'ı fethiyle Mekke ve Medine hizmetlerinin Osmanlıların uhdesine geçtiğini anlatan Soydemir, Hicaz'ın yönetimini Memluklulardan devraldıktan sonra İslam dünyasının tek lideri olan Osmanlı Devleti'nin, artık hac hizmetlerini de üstlendiğini, II. Selim'in kendisini "Hadimü'l-Haremeyn" yani "mukaddes toprakların hizmetçisi" olarak gördüğünü aktardı.

"Osmanlı padişahları kutsal topraklara gözleri gibi baktı"

Soydemir, Yavuz Sultan Selim'in mukaddes topraklarının hizmetçisi olduğunu belirtmesinin bile Osmanlıların mübarek topraklara ne gözle baktıklarını güzel bir şekilde özetlediğini vurgulayarak, Hicaz'ın Osmanlı Devleti himayesine geçmesiyle mübarek beldeler için yeni bir devir başlattığını, Hicaz halkına, bölgeye gelen hacılara, Resulullah'ın ziyaretçilerine ve yolculara yönelik hizmetlerin arttığını anlattı.

Bu kimselerin istirahatları, yol emniyetlerinin sağlanması ve devamlı olarak dinin ve İslami hükümlerin korunması gibi durumların da Osmanlı Devleti tarafından itinayla takip edildiğini ifade eden Soydemir, Osmanlıların bu beldelere hizmetlerinin II. Selim ile başladığını, hemen hemen bütün Osmanlı sultanlarının bu mübarek beldeler üzerinde ehemmiyetle durduklarını bildirdi.

"Hacılar rahatsız oldu, padişah emretti"

Soydemir, bu hassasiyetlerin bir örneğinin de Osmanlı Arşivi'nde rastladıkları bir belgeyle tescil edildiğini kaydederek, arşivlerde ulaşılan 30 Eylül 1574 tarihli belgeye değindi.

Selman Soydemir, Sultan II. Selim'in Harem-i Şerif'in etrafındaki tuvaletlerin kokusundan hacıların rahatsız olduğunu belirterek, bu tuvaletlerin Harem-i Şerif'ten uzaklaştırılmasına, Harem-i Şerif'e bitişik olan evlerin hacılara ve Beytullah'a verdikleri zarardan dolayı yıktırılmasına dair Harem Şeyhi Kadı Hüseyin'e ferman gönderdiğini söyledi.

 "Revaklar dahi Kabe'den alçak inşa edildi"

Padişah Selim'in Kabe'nin çevresinde 6 arşın yani ortalama 5 metreden yüksek bina yapılmamasının da emrettiğini dile getiren Soydemir, hatta Sultan Selim'in, Harem-i Şerif'in duvarına bitişik bir ev satın aldığını, bunun geliriyle Fetih Suresi okutup testilerle su dağıttırdığını, ancak o evin de istisna tutulmadan yıktırılmasını emrettiğini vurguladı.

Soydemir, şu bilgileri verdi:

"Osmanlı revakları dahi hürmeten Kabe'den alçak inşa edilmişti. Fermanda yer alan diğer bir husus ise Mescid-i Haram'ı yüksekten görecek şekilde evler yapılması ve bu evlerde uygunsuz davranışlarda bulunularak ibadet edenlerin rahatsız edilmesi konusu. Fermanda, bunların da engellenmesi emrediliyor. Burada Osmanlıların Mescid-i Haram'ı yüksekten görecek şekilde yapılan binalara pek sıcak bakmadıkları dikkati çekiyor. Bugün bu anlayışın maalesef devam ettirilmediğini görüyoruz. Ecdadımız bu konuda çok hassastı, Kabe'nin etrafına yaptıkları revakları, hürmeten Kabe'den alçak bina etmişlerdi."

Fermanın Türkçesi

Sultan II. Selim tarafından dönemin Harem Şeyhi Kadı Hüseyin'e 30 Eylül 1574'te gönderilen fermanın Türkçesi şöyle:

"Mekke-i Mükerreme Kadısına ve Harem Şeyhi Kadı Hüseyin'e hüküm ki; hala İstanbul'a tafsilatlı arzuhal sunulup Harem-i Şerif duvarlarına bitişik evlerin ve medreselerin tuvaletlerinin sıcak günlerde kokmakta olduğu ve bu kokudan hacıların ziyade sıkıntı çekmekte olduğu ifade edilmiştir. Ayrıca bazı Rafızi itikatlı Acemler hakikaten Harem-i Şerif haricinde yüksek evler yapıp, Beytullahi'l-Haram'a ve Harem-i Şerif'e yüksekten bakıp uygun olmayan çeşitli hareketlerde bulunup Harem-i Şerif'te ibadet eden salih zatları rahatsız etmektedir. Bunların geceleri aileleriyle beraber döşekleri ve beşikleri ile Harem-i Şerif'in üzerine çıkıp yattıkları ve buna benzer çeşitli uygunsuz hareketlerinin bitmek bilmediği bildirildi."

Padişah kendi evinin de yıkılmasını emretti

Sultan II. Selim'in gönderdiği fermanda kendi evininin de yıkılmasını emretmesi şu cümlelerinden anlaşılıyor:

"Şimdi, daha önce tarafımdan Harem-i Şerif duvarına bitişik bir ev satın alınıp, yılda 120 altın sikkeye kiraya verilip, devletimin ve saltanatımın devam ve bekası için Sure-i Fetih okunup testilerle su dağıtılırdı. Harem-i Şerif duvarına bitişik olması uygun görülmeyip, evvela bu evin yıkılması ve zikrolunan paranın Cidde mahsulünden tayin olunması babında Cidde Emini'ne hükm-i hümayunum gönderilmiştir. Buyurdum ki, hükm-i şerifim sana ulaştığında asla geciktirmeyip emrim gereğince ilk başta o evi ve daha sonra Harem-i Şerif duvarlarına bitişik olan diğer evleri, kimin olursa olsun tamamen yıkarak ortadan kaldırasın ve Harem-i Şerif dahilinde binadan eser bırakmayasın. Medrese tuvaletlerini dahi kaldırıp, Harem-i Şerif'in dışında münasip bir yerde yaptırasın."

Yüksek binalara ilişkin emir

Fermanda, Kabe'nin çevresinde yüksek binaların yaptırılmaması ve yıkılmasına dair ifadeler de şu şekilde yer alıyor: 

"Harem-i Şerif'in haricinde 4 tarafı ev vesair binalardan altışar zira yer ayırtıp, her taraftan 6 arşına varıncaya kadar olan evleri dahi yıktırıp, Beytullahi'l-Haram ve Harem-i Şerif'e yüksekten baktırmayasın. Amma bu bahane ile mübaşirlere aldırmaktan ziyade kaçınasın. Zikrolunan parayı her sene Cidde Emini'nden alıp, eskiden olduğu gibi Sure-i Fetih okutup testilerle su dağıttırasın. Bu husus bundan sonra gizlice takip edilecek olup, kimini himaye ve kiminin hatırını kırmamak için aksine bir durum görürsem ve Harem-i Şerif'e bitişik veya 6 arşından yakın ev veya bina olduğu halde yıktırmamışsan neticesi size ait olup özrünüz kabul edilmeyecektir. Kimseye itimat etmeyip, kendiniz bizzat ilgilenip, ihmal ve gevşeklik etmekten kaçınasınız."