İbrahim Karagül uyarmıştı: Plan tıkır tıkır işliyor
Müslüman dünyayı Doğu’dan kuşatmak: Terör fırtınası Asya’yı daha çok vuracak.Türkiye’yi dört bir yandan çevrelemek: İşte tam o an içeride fırtına koparmak! Peki, millete atılan yumruklar ne olacak?
Yeni Şafak Gazetesi yazarı İbrahim Karagül Sri Lanka’daki kilise saldırısı ile ilgili çarpıcı bir yazı kaleme almıştı.Bugün saldırının terör örgütü DAEŞ tarafından yapıldığı açıklandı.Yabancı bir haber ajansında yapılan bir haberde Sri Lanka saldırısının Yeni Zelanda'nın Christchurch kentinde iki cami saldırısına misilleme olarak yapıldığı yazıldı.Yapılan bu algıyla Karagül’ün yazısında bahsettiği “din savaşı çıkarılmak isteniyor” iddiasını güçlendirdi.İşte Karagül’ün o çarpıcı yazısı:
Sri Lanka’da önceki gün dünyayı paniğe sevk eden çok ağır saldırılar oldu. Kiliselere ve otellere yerleştirilen bombaların patlamasıyla 290 kişi hayatını kaybetti. Ülkede dün de 87 bomba düzeneği bulundu.
Yeni Zelanda’da cuma namazını katliama çeviren saldırıdan sonra bu, Asya’yı vuran ve vurmaya da devam edecek olan terör fırtınasının ikinci ayağıdır. Devamı gelecektir, Çin ve Hindistan dünyası ile İslâm dünyası arasında çatışmaların artırılmasına yönelik terör saldırılarına yenileri eklenecektir.
Elbette İslâmî kılıklı bir terör örgütü bulunacaktı ve bulundu da. “Ulusal Tevhid Cemaati…” Sakın ola ki bir örgüt üzerinden, bu olayları anlamaya kalkışmayın. Hiçbir sonuca ulaşamazsınız.
İSLÂM DÜNYASI; BUDİST VE HİNDU DÜNYASI İLE DE Mİ ÇATIŞTIRILACAK?
Neden?
Bir süredir, “İslâm’ı Doğu’dan kuşatmak” temasıyla bazı şeylere dikkat çekmeye çalışıyorum. Yeni Zelanda saldırısından hemen sonra, konuyu tekrar tartışmış, yeni saldırıların geleceğine dair endişelerimi paylaşmıştım.
Önce cümleleri hatırlatayım:
Batı’nın, Atlantik İttifakı’nın, ABD-İsrail ekseninin yıllardır sürdürdüğü İslâm’ı, Müslümanları tarih dışına itme, yeniden güç olmalarını engelleme, istilâ ve iç savaşlarla bunaltma, bu olmazsa doğrudan istilâ projelerine şimdi yenileri mi ekleniyor?
Batı’dan kuşatılan İslâm, bundan sonra Güney’den ve Doğu’dan da mı kuşatılacak? Hristiyan-Yahudi aşırı sağının yönettiği Batı’dan saldırılara, bundan sonra Budist dünya ve Hindu dünyası da mı katılacak?
İSLÂM’IN BÜTÜN MEDENİYETLERLE SORUNU VAR TEZİ İŞLENİYOR
İslâm tüm medeniyetler için ortak sorun haline mi getirilecek? Batı-İslâm, Hristiyan-Yahudi medeniyeti ile İslâm çatışmalarına bundan sonra Budist medeniyeti-İslâm, Hindu medeniyeti-İslâm çatışmaları mı eklenecek?
Batı siyasi aklının; her ne kadar başka söylemler üzerinden pazarlamaya çalışsa da, Müslüman dünyaya yönelik tehditalgılaması ve müdahaleleri tamı tamına medeniyet eksenlidir.
İslâmî kimliği kullanan her terör yapılanmasının altından kendi istihbarat teşkilatları çıkan bu akıl, Müslüman dünyayı Batı’nın küresel hâkimiyeti önündeki tek güçlü siyasal tez ve tehdit olarak görmektedir.
Böyle olunca da, Müslüman dünyayı hem bütün çevrelerden kuşatma, hem kendi içinde sonsuz savaşlara sürükleme, bu iç savaşlar için bütün farklılıkları ve kimlikleri çatışma gerekçesine dönüştürme, hem de İslâm medeniyetini dünyanın bütün medeniyetleriyle çatışmalı, kavgalı hale getirmeye dönük çok büyük bir hesap uygulanıyor.
HEM SİLAH OLARAK KULLAN HEM SONSUZ İÇ SAVAŞLARA SÜRÜKLE..
Batı, İslâm’a ve Müslümanlara karşı açık bir savaş yürütüyor.Müslüman coğrafyayı, bu coğrafyadaki siyasi otoriteleri dağıtmaya dönük kapsamlı bir plan uyguluyor. Bu yetmemiş olacak ki, Doğu medeniyetlerini de İslâm’a karşı savaşa katmak için yepyeni bir süreç başlattı. Bu okumaya göre, Keşmir, Doğu Türkistan, Orta Asya’nın Çin ile sınırları ve Malay dünyası hareketlenecektir.
Aynı Batı bunları yaparken Müslümanları en etkili silah olarak kullanıyor. Yine Müslümanları, küresel güç mücadelesinde en elverişli malzeme olarak da kullanabiliyor.
Atlantik ile Çin arasında, Atlantik ile Rusya arasında, Atlantik ile Avrupa arasındaki güç mücadelesi ağırlıklı olarak Müslüman coğrafyada kendini hissettiriyor. Afrika’nın derinliklerinden Mezopotamya’ya, Orta ve Güney Asya’dan Endonezya’ya kadar her alanda bu mücadelenin yol açtığı yıkımı görüyoruz, daha çok göreceğiz. Afganistan ve Irak işgalleri, Suriye savaşı, Libya’daki kaos, Sudan’daki darbe, Türkiye’deki 15 Temmuz, bu savaşın ana cepheleridir.
ÇEVRELENEN TÜRKİYE: BÜYÜK GÜCÜ DİZE GETİRMEK. YENİ ÇOKULUSLU MÜDAHALE Mİ?
Türkiye, hem coğrafyası, hem siyasi tarihi hem de Müslüman dünyanın en köklü gücü olarak bu küresel çatışmanın tam merkezindedir. Suriye’nin kuzeyinden kuşatılması ondandır. Bugünlerde Ege adalarının silahlandırılarak çevrelenmesi ondandır. Doğu Akdeniz’de köşeye sıkıştırılmak istenmesi ondandır.
Libya’dan Sudan ve Somali’ye kadar elinin kesilmek istenmesi ondandır. PKK ile yıllardır uğraştırılmasının, FETÖ ile Suriyeleştirilmek istenmesinin, FETÖ yerine yeni “ikame yapıların” harekete geçirilmesinin nedeni budur.
Müslüman dünya nasıl bütün coğrafyalardan çevrelenip sonsuz iç savaşlara sürüklenmek isteniyorsa Türkiye de kendi coğrafyasından çevrelerin içeride ağır bunalımlara sürüklenmek isteniyor.
Bu hal bile, Türkiye’nin nasıl bir güç olduğunun, nasıl bir yükseliş grafiği izlediğinin, ne büyük kavgaların içinde olduğunun göstergesidir. Gezi olaylarında nasıl bir dış müdahale olmuşsa, 15 Temmuz’da nasıl bir çokuluslu müdahale olmuşsa, bugünlerde yeni bir çokuluslu müdahalenin hazırlıklarıyapılmaktadır.
TÜRKİYE, KENDİ TARİH HAVZASINA DÖNDÜĞÜ İÇİN HEDEF. MESAJ BU!
Yeni Zelanda’daki saldırının mesajı Türkiye’ye veriliyorsa, Müslüman dünya ile ilgili her gelişmenin mesajı Türkiye’ye veriliyorsa, bu mesajları kimler veriyorsa, içerideki yeni oluşumun sahipleri de tam olarak onlardır.
Türkiye, Batı’nın küresel ölçekte yürüttüğü medeniyet savaşının hedefidir. Hem Türkiye olarak, hem Müslüman dünyanın öncüsü olarak hedefidir. Batı ile arasında yüzyıllara dayanan mücadele tarihi yüzünden hedefidir.
Batı’nın küresel sömürü düzenine meydan okuma potansiyeli olan bir ülke olarak hedeftir. Türkiye, kendi tarih, medeniyet havzasına döndüğü için hedeftir. Bugün biraz gözünüzü kaldırıp çevremize bakın. Ege’ye, Akdeniz’e, Suriye tarafına bakın. Türkiye’nin etkisi olan her ülkeye, bölgeye bakın. Ne göreceksiniz?
YENİ BİR FIRTINA EKİLİYOR, İÇERİSİ BUNA HAZIRLANIYOR
Çatışma, müdahale buralarda. Çevrelenmek istenen ülke biziz. Bu, bir paranoya değil, bir fırtına ekiliyor ve çok yakında nasıl bir sarsıntı kopacağını göreceğiz. İşte tam bu sırada içeride olanlara, kimlerin hangi cepheye yerleşmeye çalıştığına dikkatli bakın.
Ne zaman etrafımızda bir ağ örülse içeride kıyametler koparılır. İçeride kıyametler koparılsa çevremizden sessiz sessiz bir şeyler tezgâhlandığı ortaya çıkar. Bugünlerde içeride olanlar, yine dışarıda olanların parçasıdır. İç işgalin temellerini oluşturanlar, Türkiye’ye çok ağır yeni bir müdahalenin hazırlıklarını yapıyorlar.
31 Mart seçimlerinde PKK ile, FETÖ ile ortaklık yapılmasının mimarı bu yeni hareketlenmedir. Siyasi partileri açıktan terör örgütleriyle tek çatı altına sokan akıl o akıldır. Seçime yönelik organize hırsızlık, seçmen iradesine darbenin mimarı bu çevrelerdir.
MİLLİ OLANA NE VARSA SALDIRIN! “TÜRKİYELİ” OLANA SALDIRIN!
Milli olan ne varsa, Türkiye’nin mücadelesine adanan kim varsa hedef haline getirenler onlardır. Selçuklu’dan bu yana tarih yapan, coğrafya inşa eden siyasi genetiğe böyle hayasızca saldırılara girişen onlardır. İçeride bu yeni senaryo için organizasyonlar yapan, adam devşirip piyasaya salan onlardır.
Ama unutmasınlar ki; bu ülke sadece Türkiye kadar değil. Coğrafyamızda bin yıl kadardır. O bin yılda neler var, neler yaşanmış, bir bakın, Türkiye’nin ne olduğunu anlayacaksınız. Sadece bugünlerde içeride kimlerin sinsi sinsi hangi çokuluslu aklın arkasına sığındığına dikkat edin yeter!
Peki, bunlar o saldırıdan daha mı hafif?
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na şehit cenazesinde yapılan saldırı kesinlikle kabul edilemez. Edilemediği için de herkes kınadı zaten. Kendisine geçmiş olsun diyorum.
Ama..
Burada “ama”yı özellikle kullanıyorum çünkü bu sefer buna gerçekten ihtiyaç var.
PKK ile, bu ülkeye silah doğrultanlarla ortak hareket etmek, o yumruktan daha mı hafifti?
15 Temmuz’da bu ülkeye açıkça saldıran, tarihimizin en büyük ihanetine imza atan FETÖ ile ortaklık o yumruktan daha mı hafifti?
Terör örgütleri ile ortak bir cephe kurmak o yumruktan daha mı hafifti?
Terörle mücadelede şehit olanlarla, onların yüreğine ateş düşmüş aileleriyle alay etmek o yumruktan daha mı hafifti?
Bu milletin dini değerleriyle, inancıyla, ahlâkıyla alay etmek o yumruktan daha mı hafifti?
S-400’ler için, F-35’ler için, Kıbrıs için, bu ülkenin bekasıyla ilgili en hassas konular için Türkiye’ye parmak sallamak daha mı hafifti?
Türkiye’nin kurucu partisini terör örgütleri eline teslim etmek, Kandil’den ardı ardına ültimatom yemeyi, şantaja maruz kalmayı hazmetmek bundan daha mı hafif?
Sırtını Anadolu’ya, milletimize, Türkiye Ekseni’ne vermek varken, dışarıdan müdahale eden her ülkeye alkış tutmak bundan daha mı hafif?
Yazacak daha çok şey var…
Ama bu milletin vicdanını, öfkesini, hafızasını küçümsemeyin, rencide etmeyin!