Hayvancılıkta maliyet bitiyor! Konya'da yetişiyor, su da gübre de istemiyor
Sürdürülebilir ve ekonomik hayvancılık için mera alanlarının değerlendirilmesi gerektiğini ifade eden Ramazan Acar, çalı formasyonu ile kolay yetiştirilebilir, kaliteli ve masrafsız yem elde edilebileceğini belirtti. Acar, günümüzde yüksek fabrika yemi fiyatlarının hayvancılığın sürdürülebilirliğini zora soktuğu fakat çalı formasyonu ile ucuz yem elde edilerek et ve süt fiyatlarının istikrara kavuşabileceğini söyledi.
Mera alanlarının değerlendirilmesinin birçok alanda katkı sağladığını ifade eden Konya Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ramazan Acar, çalı formasyonu yem bitkileri ile hayvansal üretimin sürdürülebilirliğinin garantili olabileceğini de ifade etti. Ramazan Acar, Bazı yemlik çalıların Konya iklimine uygun olduğunu vurgulayarak üretiminin kolay, masrafın düşük, su ve gübre istemeyen bir bitki gurubu olduğunu belirtti.
‘MERA ISLAHI ÇOK ÖNEMLİ’
Mera ıslahının öneminden bahseden Acar, “Mera ıslahının önemi çok yönlüdür. Biz meraları genellikle hayvan besleme açısından düşünüyoruz ama meralar aynı zamanda gen kaynağıdır. Kültür bitkilerinde melezleme çalışmaları yaparken kaynak olarak bu alanlara müracaat ederiz. Türkiye’de tarla ziraatının büyük bir kısmının gen kaynağı mera alanlarında bulunur. Erozyon önleme de de çalıların önemi büyüktür... Değişen iklim şartlarında, iklimin daha fazla değişmesine engel olmak istiyorsak mera alanlarını korumamız ve ıslah etmemiz gerekiyor. Yeraltı sularının beslenmesi için meraların otlu vaziyette olması gerekir ki buharlaşma ve diğer sebeplerle su kayıplarını minimize edilerek depolama şansına sahip olabilelim. Arıcılık için de biyoçeşitlilik için de meralar çok önemlidir.” ifadelerine yer verdi.
‘HAYVANSAL ÜRETİMİ GARANTİ ALTINA ALABİLİRİZ’
Hayvansal üretimin mera alanlarının değerlendirilmesiyle garanti altına alınabileceğini belirten Acar, “Mera alanlarımızın büyük bir kısmı step veya yarı step dediğimiz alanlardır. Step alanlarının kırılganlıkları fazladır. Eğer otlatma kurallarına uymazsanız çabucak elden çıkar. Bu tip alanların çabucak elden çıkması demek erozyonun tetiklenmesi anlamına gelir. Türkiye erozyona çok açık bir bölgedir ve en fazla olan yer mera alanlarıdır. Yüzde 55’lik kısmı mera alanlarında meydana gelir. Bu sebeple de mera alanlarının ıslah edilmesi çok önemlidir. Ama en önemlisi mera alanları iyi derecede yem kaynağıdır. Sürdürülebilir, ekonomik hayvancılığın yapılabilmesi mera alanlarındaki ıslah ile sağlanır. 13 milyon hektar mera alanı birçok ülkenin yüzölçümünden daha fazladır. Böyle bir alana devletin yeniden katkı sağlaması gerekir. Biz eğer bu alanlarda üretim yaparsak köyden kente göçü de azaltmış oluruz. Bu alanlar et ve süt ihtiyacını karşılamak için pahalı yemleri yerine, doğal mera alanlarını en iyi şekilde kullanmak suretiyle üretici de desteklemiş oluruz. Hayvansal üretimi garanti altına almış oluruz.” diye aktardı.
‘KOLAY YETİŞİYOR VE YEMİ KALİTELİ’
Çalı formasyonu yem bitkileri hakkında detaylı bilgi veren Acar, “Çalı formasyonu dünyada problemli alanlarda kullanıldığını belirtmiş ve İsrail, Avusturalya, Amerika’nın güney kesimleri, Avrupa’nın güney kısımlarında ve dünyanın çeşitli yerlerinde de kullanıldığını örnek olarak vermiştir. Çalı formasyonunun iki önemli katkısı var. Doğrudan kendisi yem sağlar ve mikroklima bir alan oluşturarak diğer otlarında garantili bir şekilde büyümesini sağlar. Kolay yetişir ve fide ile diktiğimiz için kritik dönemi atlatır ve merada iki yıl boyunca muhafaza edildikten sonra çok iyi şekilde ot sağlayan çalı formasyonunu Tarım Orman Bakanlığının da desteklediğini de ifade etmiştir. Çalı derin köklüdür, zor şartlara dayanır ve yemi kalitelidir. Acar, İç Anadolu Bölgesi’nin en kötü iklim şartlarına bağlı olan Karapınar’da bunu denedik ve başarı sağladık demiştir. Bugün ise Türkiye’de 25 ilde aktif olarak çalı formasyonuyla mera ıslahı yapılıyor” şeklinde konuştu.
‘TÜRKİYE’NİN YEM AÇIĞI KAPANABİLİR’
Türkiye’deki yem açığının çalı formasyonu ile meraların ıslahı sonucunda önemli bir kısmının kapanabileceğini vurgulayan Acar, “Step alanlarda dahil mera ıslahına çalı formasyonu yapmakla verimi 5-6 misli daha arttırabiliyoruz. Türkiye’nin yem açığına bu şekilde olumlu bir katkı sağlayabiliriz. Kullanacağımız pahalı yeminin azalmasına ve hayvancılığın sürdürülebilir olmasına fayda sağlayacak. Giderlerin yüzde 70’ini oluşturan yem bu şekilde karşılanacak. Bugün bir torbası 500-600 lira olan yem ve samanla yapılan hayvancılığın sürdürülemez olduğu artık ortaya çıktı. Hayvancılıkta masrafları azaltarak üreticimizin en büyük problemi olan yem giderlerini çözmüş olmakla sürdürülebilirliği sağlamış oluruz.” dedi.
‘VERİM VE OTALAMA PERİYODU ARTACAK’
Acar, çalı formasyonu ile yem üretiminin artmasının yanında otlama periyodunun da uzayacağını ifade ederek sözlerini şu şekilde sürdürdü; “İç Anadolu’da ortalama otlatma süremiz 180 gündür. Doğal mera alanlarında bu süreyi aşacağız. Erken ilkbaharda yeşillenen bu çalılar, kar yağıncaya kadar rahatlıkla otlatılabiliyor. Verim arttığı gibi otlatma periyodu uzamış olacak. Türkiye’de bu çok iyi bir şekilde değerlendirilmeli. Aktif olarak kullandığımız Amerikan tuz çalısı, bozkır otu, boz çalısı ve teke dikeni var. Bunların üçü Türkiye menşeili. Kendi gen kaynaklarımızı kullanarak mera alanlarını ıslah etmiş oluyoruz. Bu çalışmanın sonunda kazanan hayvancımız, çiftçimiz olacak. Vatandaşlarımız hayvancılıktan kaçmayacak. Daha ucuz et ve süt üretilecek. Et, süt fiyatları bu kadar artmayacak. Fabrika yeminden tamamen uzaklaşalım demiyoruz. Ama pahalı kaynak oranını ne kadar düşürürsek bizim karımız o kadar olacak.”
‘GÜBRE VE SU İSTEMİYOR’
Acar, çalının yetiştirilmesi hakkında detaylı bilgilendirme yaparak şu sözlerle konuşmasını sonlandırdı; “Bu alanda makineli ekim yapacak hale geldik. İç Anadolu’da kritik dönemi geçirebilmek için fide yöntemini tercih ediyoruz. Sonbaharda, yağmurlardan önce fide dikimi yapıyoruz. Kuvvetli bir bitki haline geliyor. Getirisinin yanında masrafı oldukça düşük. Üretimi çok kolay, ekstra hiçbir şey istemiyor. Özel bir toprak gerektirmiyor. Fidelerini seralarda veya kısmen açık alanlarda üretilebiliyor. Bozkır otu ve boz çalıda tohumla rahatlıkla ekilebiliyor. Gübrelemeye ihtiyaçları yoktur. Can suyu duruma bağlı veriliyor. Güz ayında ekmek suretiyle sulanmadan yetişebiliyor. Konya’da hiç sulanmadan da bu çalı yetişti.”