Gül bahçesine yapılan ilk defin Konya’da! “Gök kubbeden daha iyi türbe mi olur”

Gül bahçesine yapılan ilk defin Mevlana’nın babası Sultanu’l Ulema Bahaeddin Veled’e ait. Sultanü’l-Ulema’nın ölümünden sonra kendisini sevenler Mevlana’ya müracaat ederek babasının mezarının üzerine bir türbe yaptırmak istediklerini söyleseler de Mevlana; “Gök kubbeden daha iyi türbe mi olur” diyerek bu isteği reddetti.

Gül bahçesine yapılan ilk defin Konya’da! “Gök kubbeden daha iyi türbe mi olur”

Gül bahçesine yapılan ilk defin Mevlana’nın babası Sultanu’l Ulema Bahaeddin Veled’e ait.

Konya Vakıf Eserleri kitabında yer alan bilgiye göre detaylar şu şekilde;

Mevlâna Külliyesi Hz. Mevlâna’nın türbesinin etrafında yaptırılmış olan semahane, mescit, derviş hücreleri, matbah-ı şerif, meydan-ı şerif, şadırvan, Şeb-i Arus çeşmesi, selsebil ile bahçede yer alan altı adet türbeden oluşmaktadır. Sultan Alâeddin Keykubat’ın Konya surlarının dışında yer alan gül bahçesini Anadolu Selçukluları döneminde, 1230’lu yıllarda Mevlâna’nın babası Sultanu’l Ulema Bahaeddin Veled’e bağışladığı bilinmektedir.

mevlana-1.png

GÜL BAHÇESİNE YAPILAN İLK DEFİN

1231 senesinde vefat eden Bahaeddin Veled gül bahçesine yapılan ilk defindir. Mevlevi kaynaklarında, Hz Mevlâna’nın, mezarının üzerine türbe yapılmasına izin vermediği anlatılmaktadır. Babasından 42 yıl sonra 17 Aralık 1273 tarihinde vefat eden Mevlâna, babasının mezarının baş uçuna defnedilmiştir. Mevlâna’nın mezarı üzerine bir yıl sonra Selçuklu Sarayı’ndan Gürcü Hatun ile büyük oğlu Sultan Veled tarafından külliyenin çekirdek yapısı olan türbe yaptırılmıştır.

mevlana-2.png

Konya Panorama Müzesi’nden alınan bilgilere göre ise detaylar şu şekilde;

Bugün müze olarak kullanılmakta olan Mevlâna Dergâhı’nın yeri, Selçuklu Sarayı’nın Gül Bahçesi iken bahçe, Sultan Aleâddin Keykûbat tarafından Mevlana’nın babası Sultanü’l- Ulema Bahaeddin Veled’e hediye edilmiştir. Sultanü’l-Ulema 12 Ocak 1231 tarihinde vefat edince türbedeki bugünkü yerine defnedilmiştir. Bu defin, gül bahçesine yapılan ilk defindir. Sultanü’l-Ulema’nın ölümünden sonra kendisini sevenler Mevlana’ya müraacat ederek babasının mezarının üzerine bir türbe yaptırmak istediklerini söylemişlerse de Mevlana; “Gök kubbeden daha iyi türbe mi olur” diyerek bu isteği reddetmiştir.

mevlana-3.png

Ancak kendisi 17 Aralık 1273 yılında vefat edince Mevlana’nın oğlu Sultan Veled Mevlana’nın mezarı üzerine türbe yaptırmak isteyenlerin isteklerini kabul etmiştir. “Kubbe-i Hadra” (Yeşil Kubbe) denilen türbe 4 fil ayağı (kalın sütun) üzerine 130.000 Selçukî dirhemine Mimar Tebrizî Bedrettin’e yaptırılmıştır. Bu tarihten sonra inşa faaliyetler hiç bitmemiş, 19. yüzyılın sonuna kadar yapılan eklemelerle devam edilmiştir.

MEVLANA MÜZESİ OLARAK DEĞİŞTİRİLDİ

Mevlevî Dergâhı ve Türbe 1926 yılında “Konya Âsar-ı Atika Müzesi “adı altında müze olarak hizmete başlamıştır. 1954 yılında ise müzenin teşhir ve tanzimi yeniden gözden geçirilmiş ve müzenin adı “Mevlana Müzesi” olarak değiştirilmiştir.

Mevlâna’nın hocalarından, arkadaşlarından ve ailesinden vefat edenlerin bir kısmının türbenin iki yanına defnedilmesiyle birlikte Mevlevi Mezarlığı teşekkül etmeye başlamıştır. Selçuklular döneminde türbenin yakınına bir küçük semahane ile mescit yapılmışsa da günümüze değin ulaşmamıştır. 1996 senesinde, Müze Müdürlüğü tarafından yapılmış olan kurtarma kazılarında açığa çıkarılan mescit ve semahaneden oluşan yapıların temel izleri ve döşemeleri semahanenin zemininde koruma altına alınmıştır.

mevlana-4.png

Mevlâna Türbesi Karamanoğlu Alâeddin Ali Bey zamanında bugünkü dilimli şeklini almış ve ilk kez çinilerle kaplanmıştır. Türbesinin doğu ve batısında yer alan “Kıbab-ul Aktap” olarak adlandırılan mezarları örten kubbeler ve Ahmet Eflaki Türbesi’nin bu dönemde yapılmış olabileceği düşünülmektedir. Türbenin kitâbeli ilk onarımı kalem işi süslemeleridir.

II.Bayezid zamanında Halepli Abdurrahman isimli bir nakkaşa yaptırılmıştır. Mevlâna Dergâhında yer alan semahane, mescit, derviş hücreleri, şadırvan ile Hasan Paşa, Sinan Paşa, Hürrem Paşa, Fatma Hatun ve Mehmet Bey türbeleri XVI. yüzyılda, Şeb-i Arûs Havuzu, Meydan-ı Şerif ile Çelebi Konağı XIX. yüzyılda yaptırılmıştır.

 Muhabir