Geleceğimizin inşasında eğitim
15 Temmuz’dan beri yaşanan önemli gelişmeler, bu gün itibarı ile 1 aylık zaman diliminde, toplumda sosyal, ekonomik, siyasi anlamda inanılmaz gelişmeler yaşandı.
Ülkemizin ve toplumumuzun geleceğini ilgilendirebilecek önemli gerçeklerin ortaya çıkmasını sağlayan bu gelişmelerden çıkarılabilecek derslerin, geleceğimizin inşasında yol gösterici olabilmesi için gerekenlerin yapılması önem arzediyor.
Son olaylardan ülke çapında etkilenmeyen hiç bir fert, aile kalmadı. Ülkenin geleceği ve selameti açısından her akıl sahibi, kendi düşünce doğrultusunda, bilgi seviyesine göre “Akıl aşıdırmaya” çalışıyor.
Televizyon ekralarında konuşulanlar, gazete köşelerinde yazılanlar, meydanlardaki kalabalıkların sesi, siyasi partilerin tavrı, sivil toplum kuruluşlarının (STK) açıklama ve önerileri, “Ortak aklın” oluşmasına önemli katkılar sağlayabilir.
15 Temmuz sürecine geliş sebeplerine bakıldığında, ülkemiz için yapılması gerekenlerin neler olduğunu kolayca tesbit etmek mümkün.
Anadolu Eğitim Kültür Bilim Vakfı Konya Şubesi merkezinde, geçen hafta, ülkenin gündemi ile alakalı değerlendirme yapmak amacı ile, öğretim üyeleri, siyasetçiler, çeşitli mesleklere mensup kişiler, eğitimciler, bir araya gelerek önemli paylaşım yaptılar.
Bu paylaşımlar doğrultusunda, üzerinde durulan önemli tesbitlerin bazılarını siz değerli okuyucularla paylaşmak, toplumun yeniden inşasında “Devlete akıl vermek” maksadı ile değil, ”Toplumdaki fertlerin düşüncelerininin ne olduğunu” ortaya koyma açısından gerekli olduğu kanaatindeyim.
-Son zamanlarda güçlenme pozisyonunda olan Türkiye’nin dikkat çeken gelişmesine engel olmak gerekiyordu.
-Bu harekete “Cemaat Hareketi” demek, sığ bir değerlendirme olur. FETÖ ve arkasında olanlara dikkat edildiğinde, büyük bir güçle karşı karşıya olduğumuz otaya çıkıyor.
-Sosyal bilimcilerin Türkiye üzerinde yaşayan halk ile ilgili, - sosyal yapı analizi, toplum mühendisliği adına- yaptıkları değerlendirme analizlerinin gerçeği yansıtamadığı anlaşıldı.
-Bu kalkışma hareketini yapanlar, sosyal bilimcilerin analizlerine dayanarak yaptıklarından başarısızlığa uğradılar.
- İnsanımızın mayasında var olan, genetiğine işleyen “Doğrunun yanında olma, doğru yolda olma” gerçeğini hesap edemediler.
-Siyasi, ideolojik, etnik farklılıklar, silik toplum yapı görüntüsü, gayesiz, kaygısız gençlik topluluğu algılarının toplumda deruni kutuplaşma ve ayrışmaya sebep olamadığı görüldü.
-Bu tür düşmanlıkların, hareketlerin bitmesini düşünmek, tarihi gerçeklerle bağdaşmaz. Her dönemde şekil değiştirerek, farklı metotlarla yeniden karşımıza çıkacaktır.
-14 Temmuz kalkışmasının başarısız tarafı, yeni yöntemlerle mücadelesini sürdürecektir. Bundan sonra kullanabileceği en önemli yöntem “CEPHELEŞME” olacaktır.
-Dünya hakimiyetini elinde bulunduran güçler, sömürdüğü İslam dünyasını kaybetmek korkusu ile, “Osmanlı Misyonunu” yüklenebilecek görütüsünü çağrıştıran güçlü bir Türkiye asla istemez.
-Son 200 yıldır yapılan askeri darbelerin hepsi de dış güçlerle bağlantılı olduğu gerçeğini hepimiz biliyoruz. Bu son kalkışmanın da bundan farklı olmadığını, demokrasi havarisi sözde dost ülkelerin tavırlarından yaşayarak öğrendik.
-Bütün darbecilerde görülen en belirgin ortak özelliğin, toplumun okumuşları, entel oluşları.
- O halde bu toplumun okumuşları ile önemli bir problemi var. Son kalkışmaya karşı gelen halk, okuyan, dindar görünümü veren samimiyetsizlere karşı duruşu bunun önemli bir göstergesi.
-Bu Necip Milletin temel yapısını oluşturan en önemli değerlerin kaynağı, Kur’an ve Sünnet . Din eğitimi bu doğrultuda yapıldığında, toplum yapısındaki ayrışmaların zararsız hale gelmesi önlenebilir.
Geleceğimizin inşasında eğitimin rolünün nasıl olması gerektiğini yeniden ortaya konması, gerekli çalışmaların seferberlik anlayışı ile yapılması gerektiğine dair toplumda ortak bir anlayış var.
Din eğitiminin okullarımızda, gerçek kaynaklarından öğretilmemesi durumunda, meydana gelen boşluğun, ehil olmayanlar tarafından doldurulması kaçınılmaz bir gerçek olduğunu, tehlikeli anlayışlara ve ayrılıklara sebep olduğunu görebiliyoruz.
Eğitim konusunda yapılacak her türlü çalışmalara “Global” açıdan bakmanın hayır getiremiyeceğini, “Milli ideolojik” ,” Vahiy ve Risalet” açısından bakmanın, geleceğimizin inşası açısından önemli olduğunu düşünenlerdenim.