Elleriyle kazandığı hayatında çalışmaktan hiç vazgeçmedi
Yürüme engeli nedeniyle yaşama sevincini yitirmeden hayata sıkıca tutunan 52 yaşındaki Ali İhsan Coşkun, ilkokuldan sonra başladığı çalışma hayatına 9 metrekarelik bıçak bileme dükkanında devam ediyor.
Yürüme engeli nedeniyle yaşama sevincini yitirmeden hayata sıkıca tutunan 52 yaşındaki Ali İhsan Coşkun, ilkokuldan sonra başladığı çalışma hayatına 9 metrekarelik bıçak bileme dükkanında devam ediyor.
Coşkun, 3 yaşındayken rahatsızlanınca ailesi doktora götürmek için harekete geçti. Köyde yaşadıkları için araç bulmaları zaman alan aile, iğne yapmayı bilen bir tanıdıklarının yardım teklifini kabul etti.
İddiaya göre, iğne sonrası durumu daha kötüye giden ve ertesi gün hastaneye götürülen Coşkun, tüm müdahalelere rağmen yürüme yetisini kaybetti.
Coşkun, AA muhabirine, durumunu ilk olarak 8 yaşında fark ettiğini ve annesine sorular sormaya başladığını söyledi.
Annesinin kendisini okula sırtında götürüp getirdiğini dile getiren Coşkun, "İlkokula 9 yaşımda başladım. Kardeşlerim ve komşu çocukları yürüyor ben sürünüyorum. O an dedim ki 'Demek ki ben yürüyemeyeceğim'. Anneme kaç kere 'Bunlar yürüyor da ben neden yürüyemiyorum?' diye sordum. Annem de bana yaptırdıkları iğne yüzünden böyle olduğumu söyleyince bazen kızardım." dedi.
Coşkun, annesine eziyet etmeme düşüncesiyle ilkokuldan sonra eğitime devam etmediğini anlattı.
Bir akrabalarının kendisine yardım etmek için pedallarını eliyle kullanabileceği araç aldığını aktaran Coşkun, şöyle devam etti:
"Eniştemin eniştesi beni görünce 'Sen böyle zorlanmıyor musun? Ben sana elle çevirmeli bir araç alsam sürebilir misin?' dedi. 'Sürerim abi tabii.' dedim. Bir hafta sonra aracı aldı geldi, sevincimden dünyalar benim oldu. İstediğim her yere daha kolay gidebiliyordum. Sanayileri gezmeye başladım. Oradaki bir abimiz de 'Sana bu aracın arkasına bir sepet yapalım simit sat.' dedi. Simit satmaya başladım. Biraz para kazanmaya başlayınca ve bir şeylerle uğraşınca kendimi daha iyi hissettim ve çalışmaya devam ettim.
- "Elle yapılabilecek her şeyi yaparım"
Coşkun çalışmayı çok sevdiğini vurgulayarak şunları söyledi:
"Bir gün plastik ayakkabı fabrikasının önünden geçerken içeri girip yetkiliye orada çalışıp çalışamayacağımı sordum. Bana 'Ne yapabilirsin?' dediler. Ben de 'Elle yapılabilecek her şeyi yaparım.' dedim. İlk denemeden sonra bana 'Yarın gel başla.' dediler. Ayakkabı kenarındaki plastik fazlalarını makasla kesip paketlemeye başladım. İşimi çok sevdim, 19 yıl boyunca orada çalıştım. İşe girdikten sonra 1989'da evlendim. 6 yıl sonra eşim, KOAH rahatsızlığına bağlı kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi. 1996 yılında ikinci evliliğimi yaptım. İlk eşimden 3, ikinci eşimden 2 çocuğum dünyaya geldi. 8 torun sahibiyim. Bu süre boyunca hep çalışarak ailemin geçimini sağladım."
Emekli olduktan sonra yaklaşık 15 yıl da kömür sattığını anlatan Coşkun, "Ayakkabı fabrikasında çalıştığım zamanlarda kullandığım makası keskinleştirmek için bileme makinesini kullanırdım. Orada öğrendiğim bilemeyi işe dönüştürdüm ve Kurban Bayramı yaklaşırken bıçak bilemek için işe koyuldum. İlk zamanlar köylere gittim, anons ettirdim. Bıçak, keser, balta gibi birçok aletin bileme işlemini yaptım ve Allah'a şükür ekmeğimi de kazandım."
- "Boş durmayı hiç sevmem"
Çevreden talep artınca küçük de olsa bir yer açma gereği duyduğunu belirten Coşkun şöyle devam etti:
"Bıçak ve keskin aletleri bilemenin dışında çaydanlık tencere gibi ev aletlerinin kaynak işlerini de öğrendim. İşini yaptığım insanlar mutlu olunca ben de çok mutlu oluyorum. Kazanç için bu işi yapıyor olsam da bir insanın ihtiyacını gidermek, ona yardım etmek beni daha çok hayata bağlıyor. Parlattığım bir cezvenin önceki halini görseniz belki çöpten almazsınız. Sahibinin, verdiği ürünün yeni halini görünce 'Eline sağlık.' demesi beni mutlu ediyor. Allah'a şükür işime devam ediyorum, bir şikayetim yok. Bu yaşımın sahibiyim okuldan çıktıktan sonra hiç boş duramadım. Boş durmayı hiç sevmem, inşallah Rabb'im bana güç verdiği sürece çalışmaya devam edeceğim."
Hayvanları ve bitkileri çok sevdiğini anlatan Coşkun, insanlardan engelli birini gördüklerinde acıma duygusuyla değil yardım etme amacıyla yaklaşmalarını istediğini sözlerine ekledi.
Kaynak: